Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

24/01/2019

Seyyar esnaf sabit satış yeri

Yazının başlığı tam bir oksimorondur. “Oksimoron, zıt anlamlı kelimelerle yapılan sıfat tamlaması” demektir. Seyyar, gezici demektir. Eğer bir esnaf, seyyarsa sabit değildir. Sabitse, seyyar değildir. Kalubeladan beri bu ülkeyi yönetenler, hep pahalılıkla mücadele etmiştir. Düstur, pahalılığın görüldüğü yerde başının ezilmesidir. Pahalılık (fiyat artışları) “perakende” noktasında gözle görülür hale geldiğinden, mücadele de hep perakendeci esnafa karşı verilmiştir. “Sallandır iki kasap, bak et fiyatları nasıl düşüyor” diyenler bile çıkmıştır. Kamu yöneticileri bu sorunu, manav-bakkal-kasap üçlüsünün karşısına “devlet/belediye” mağazaları açarak veya seyyar esnafı örgütleyerek çözmek istemiştir. Mesela 1986 senesinde aynen bugünlerde olduğu gibi pahalılıkla savaş gündemdeydi. İstanbul Belediyesi dahiyane bir fikirle birçok yerde “seyyar esnaf sabit satış yerleri” tesis etti. Pek tabii bu pazarlar, fakir yerlerde değil, dükkan kirası yüksek zengin semtlerindeki kamusal alanlar üzerinde kuruldu. İktisadi hayatın doğal akışına ters ve doğru muhasebeye dayanmayan bu uygulamalar yürümedi.

TANZİM SATIŞI VE “MİGROS TÜRK”

1949'dan 1957'ye kadar İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Kerim Gökay idi. Gökay, manav, kasap ve bakkallardan hiç hoşlanmazdı. Her şehirli tüketici gibi o da bu aracıların (?) gereksiz olduğunu düşünürdü. Aracılar ortadan kaldırılırsa, fiyatların düşeceğine (enflasyonun ineceğine diye okuyun) inanmıştı. Bu aracıları yok etme veya en azından onları “düzene/nizama” sokma sorumluluğu da belediyeye aittir dedi ve harekete geçti, “tanzim satışlar”ı yapmaya başladı. “Önüme önlük bağlar, icabında Taksim Meydanı'nda domates satarım” dedi. İşin içinden çıkamayan Dr. Gökay, İsviçre'de faaliyet gösteren Mi-gros (yarı-toptancı) ile anlaşarak, 1954 yılında “Migros Türk” isimli kamyon imtiyazlı bir perakende zincirini kurdu. Ankara'da da kamu bankaları tarafından GİMA (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri) satan diğer bir zincir kuruldu. İzmir'in TANSAŞ'ı (Tanzim Satış) mağazaları bu serinin sonuncusudur. Kendilerine tanınan tüm imtiyazlara rağmen bu girişimlerin hepsi başarısız olmuş ve özelleşmiştir.

MARKETLERE VUR AMA ÖNCE DİNLE

Hükümet “enflasyonla topyekün mücadele”de mağaza sayıları 25 bine varan 200'e yakın market zincirlerinden beklediği desteği alamamaktan şikayetçidir. Buna kanıt olarak marketlerdeki ürün fiyatlarının pazarcı fiyatlarından yüksek oluşunu göstermektedir. Enflasyon çok karmaşık bir olgudur. Çoğu zaman kendi kendini besler. Hükümetin, market fiyatlarını değerlendirme yöntemi yanlıştır.

1) Enflasyonun düşmesi “fiyat artışlarının düşmesi” demektir. Pazarcı fiyatları, her zaman market fiyatlarından düşük olmuştur. Bugün düşük olması, onların daha küçük oranda zam yaptığını ispatlamaz. Bakılması gereken mutlak fiyatlar değil, artış oranlarıdır.

2) Bu iki perakende kanalının tüketiciye sundukları hizmetin kapsamı ve doğal olarak maliyet yapıları çok farklıdır.

3) En önemlisi bunların, kayıt içi veya dışı olma oranlarıdır. Aslında Maliye Bakanlığı'nın üzerinde en çok çalışması gereken şey, bu iki perakende sisteminin devlet bütçesine yaptığı katkıyı eşitlemek olmalıdır.

Son söz: Hiç tam vergi verenle, vermeyen bir olur mu?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları