Hz. Muhammed ile dalga geçen karikatürler yayımlayan mizah dergisinin işyeri, çıkaranları cezalandırmak isteyen bir gurup Müslüman genç tarafından basıldı ve 12 kişi öldürüldü. Fransızlar, bu tedhiş eyleminden murat edilen amacının, kendilerini hatta tüm Avrupalıları dehşete düşürüp benimsedikleri hayat tarzından taviz vermeye zorlamak oluğuna hükmetti. Bunun üzerine, terörden korkmadıklarını göstermek için önce Paris'in Cumhuriyet Meydanı'nda toplandılar. Ertesi gün de bir “Cumhuriyet Mitingi” düzenlediler. Bu mitinge “Cumhuriyet” adını, cumhuriyet, Fransızların bağlı olduğu değerleri temsil ettiği için verdik dediler. Dikkat ederseniz bu büyük toplanmaya “Demokrasi Mitingi” demediler. Çünkü demokrasi, içinde tercih edilen bir değer sistemi bulunmayan tarafsız (nötr) bir kelimedir. Cumhuriyet ise Fransa'da, temelinde laiklik olan özgür düşünme, özgür ifade ve özgür yaşama biçimini anlatır. Aynen Türkiye'de olduğu gibi “cumhuriyet” cins değil, özel isimdir.

AVRUPA LAİKTİR

Avrupa'da din, bir kültür kurumudur. Hristiyanlığın, sosyal ve iktisadi hayatı çerçevelediği ve hukukun nihai başvuru kaynağını (referansını) teşkil ettiği çağlar çok gerilerde kalmıştır. Sol eğilimli Avrupalılar için ise, Kilise fuzuli bir müessesedir. Hristiyanlığın kısıtlamalarını kabul etmeyen Avrupalıların, Müslümanlara karşı hoşgörülü davransalar bile İslam'ın dogmalarına saygı göstermesi beklenemez. Türkiye, 50 yıl önce Avrupalı bir devlet olmayı kendisine stratejik bir hedef olarak seçmişti. AKP de bu amaçtan vazgeçmediğini söylüyor. Diğer yandan tam gaz Türkiye'yi bir İslam Devleti haline getirmeye çalışıyor. Avrupa ile arasına ideolojik bir uçurum koyuyor. Halbuki Türkiye ile Avrupa'nın “laiklik” gibi bir ortak paydası vardı. Bu ortak değeri geliştirip, Türklerin Avrupa uluslarıyla benzeşmesini sağlamak gerekirken, Avrupa'da zorla bir “paralel yaşam” kurmaya çalışmak, Türkiye'nin AB hedefi ile bağdaşmaz.

LAİKLİĞİN İPİNE SARILIN

Paris Büyükelçimizin verdiği bilgiye göre 300 bini Fransız vatandaşı olmak üzere bu ülkede 650 bin Türk (bu tanımda Kürt-Türk ayırımı yapılmıyor) yaşıyormuş. Bunu dinleyen “Fransız Fransızlar” hayret ediyor ve biz çevremizde bu kadar Türk görmüyoruz diyorlarmış. Doğrudur; çünkü Türklerin önemli bir kısmı “Laik Müslüman”dır. Aynı şey diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler için de geçerlidir. Bundan 250 yıl önce Osmanlı, askeri olarak güçlü ve iktisadi olarak müreffeh olmak için “Batılılaşmaya” karar vermişti. Bu yolda atılan her adım, karşısında yobaz ulemayı buldu. Batılaşmada en büyük adımı, laikliği Cumhuriyet'in temel değeri olarak kabul eden Atatürk attı. Türklerin önemli bir bölümünün yaptığı gibi “Laiklik ile İslam”ı mezcedemeyen ve Dünya'yı “Dar ül Harb” olarak gören cihatçı Müslümanlar, Batı'nın korkulu rüyası haline geldi.

Son söz: Savaşlar berabere bitmez.