Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

07/02/2019

Yeni havalimanı ve enflasyon

Ekonomide ilk duyulan ama bilincine en son varılan ilişkilerin başında “Her şey, her şeye tesir eder” ilkesi gelir. Bu kavramla tanışmam 1957'de ODTÜ'de aldığım ilk iktisat dersinde oldu. Hocamız “Domates fiyatı ile kamyon lastiği fiyatı arasındaki ilişkiyi açıklayın” diye sınav verince uyanmıştık. Aslında bu “her şeyin her şeyi etkilemesi” iktisada mahsus bir tespit değildir. 18. yüzyılda bu konu tartışılmıştır.

Çinlilerin, binlerce yıl önce bunu irdeledikleri biliniyor. Meteoroloji uzmanı matematikçi E. Lozenz (1917-2008) 1963 yılında yazdığı bir makalede bu ilişkiye “Kelebek Etkisi” (Butterfly Effect) demiştir. Lorenz'e göre, çok düşük bir ihtimalle dahi olsa “Brezilya'da Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, Texas'ta bir hortuma sebep olabilirdi.” Şimdi, fiyatların neden arttığını merak edenlerin şu soruya yanıt aramalarının tam zamanıdır. 8 milyar Euro dış borç alarak İstanbul'a yeni bir havalimanını inşa etmek ve en az bu kadar değerli Atatürk Havalimanı'nı hurdaya çıkartmak, fiyatları nasıl etkiler?

ENFLASYONUN VERGİSİ

Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin artması ve artmaya devam etmesidir. Hayat pahalılığı ise aile gelirlerinin, enflasyon kadar artmaması yani ailelerin “reel gelirlerinin” düşmesidir. Reel gelirin düşmesi, satın alınan mal miktarının azalmasına, o da milli gelirin düşmesine sebep olabilir. Ailelerin reel gelirleri düşerken kamu harcamaları artıyorsa (ki 2018'de başlayan ve bu yıl devam eden durum aynen budur) aileler “Daha fazla vergi ödüyor” demektir. İşte bu verginin adı “enflasyon vergisi”dir. Bu vergi, dolaylı olarak market fiyatlarına gömdürüldüğü için vatandaş farkında olmadan devlete vergi vermekte. Hazine'ye devredilen Merkez Bankası'nın döviz pozisyon kârı işte bu vergidir. Hasılat garantili iş yapan yükleniciler “geliri-giderini karşılamayan” hastane, köprü, tünel, yol ve havalimanları yaptıkça üstelik devlet kışlık-yazlık saraylar inşa ettirdikçe “enflasyon vergisi” düşmez. AKP bu yatırımları savunurken, “Devletten tek kuruş çıkmayacak” demişti çünkü para “halkın cebinden çıkacaktı” zaten.

FRIEDMAN VE ENFLASYON

Enflasyon konusunda en büyük otorite şüphe yok ki Şikagolu Milton Friedman'dır (1912-2006. Nobel 1976) Onun “Enflasyon, her zaman ve her yerde parasal bir olaydır” önermesinde hikmet vardır. Ama bu “Kamu bol para harcasa da merkez bankası alacağı önlemlerle enflasyonu önler” demek değildir.

Enflasyon olgusu, Newton'un “Duran bir cisim, dışarıdan bir etki olmadan harekete geçemez veya hareket eden cisim dışarıdan bir etki olmadan duramaz” diyen hareket kanununa da tabidir. Türkiye'de enflasyon harekete geçerek bir atalet momenti kazanmıştır. Bu momenti yenmek için dışsal bir etkiye ihtiyaç vardır. 2000 yılı başında IMF Başekonomisti Stanley Fisher tarafından Türkiye'de uygulatılan “kur çıpası” bu momenti yenmek için düşünülmüştü. IMF, bu çıpayı tutturmak için döviz verdi. Konjonktür de yardım etti. Türkiye uzun süre nispeten düşük enflasyonla yaşadı. Ama anormal dış borç biriktirdi. IMF ile anlaşma söz konusu olmadığına göre “yeni çıpa” enflasyon vergisi olacak gibi duruyor.

Son söz: Devlet fiilen harcamışsa, halk da bunu fiilen ödeyecektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları