Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

04/01/2015

Osmanlı tarzı finansman

Artan hava yolcu trafiğini karşılamak için, Atatürk ve özellikle Sabiha Gökçen havalimanının büyütülmesi bir tarafa atıldı. İstanbul'un en sert iklimli Karadeniz kıyısına, bataklık bir arazi üzerine yeni bir hava limanı inşasına karar verildi. Bu yer seçiminin bir sonucu olarak, ulaşımı kolay Atatürk havalimanının yıkılması ve yolu-izi belli olmayan yeni havalimanına ulaşmak için de üçüncü bir boğaz köprüsü ve çevre yolları inşa etmek mecburiyeti doğdu. Yeni havalimanına gitmek için Anadolu'dan tren veya karayoluyla İstanbul'a gelecek yolcular mecburen yine Boğaz'ı geçecekler. Bunun zamansal ve parasal bedelini de ceplerinden kendileri ödeyecek.

ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKMAZ

“Rant ve İnat” için inşasına devam edilen yeni havalimanını savunan Ulaştırma Bakanı, “devletin kesesinden bir kuruş çıkmayacak, üstüne her yıl yüzlerce milyon lira gelir sağlanacak” demiş. İngilizlere İzmir-Aydın ve Almanlara Bağdat demiryolunu inşa-işletme ve Fransızlara İstanbul'da elektrik santrali kurup elektrik satma imtiyazlarını (ve daha nicelerini) veren padişahlarımız da böyle düşünmüştü herhalde. Onlar da “cebimizden bir kuruş çıkmayacak, ülkemiz hem eser kazanacak hem de devletimiz gelir elde edecek” demişlerdi. Ne oldu günün sonunda? Osmanlı Devleti dış borçlarını ödemede acze düştü, Maliye'sini yabancılara devretti.

GELİR DEVRETMEK, ÖDEME YAPMAKTIR

Yap-İşlet (devret veya kira ödeyerek devam et) modeliyle kamusal yatırımların özel sektör tarafından yapılmasına veya mevcutların özelleştirme yoluyla devrine kategorik olarak karşı değilim. Karşı olduğum husus, bu konuda kamuya yanlış bilgi verilmesidir. Herhangi bir özel girişimci, yerli ve yabancı bankalardan borç alıp bir havalimanı inşa ediyorsa, devlet mutlaka “müstakbel gelirlerini” bu girişimciye devrediyordur. Başka türlü olması mümkün mü? Hazine kendisi borçlanıp, bu yeni havalimanını Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü'ne inşa ettirse ve burayı işlettirse, “girişimcinin kasasına akacak müstakbel gelirler” devletin kasasına girmeyecek mi? Mademki, “devletin cebinden tek kuruş çıkmadan” altyapı yatırımları yapmak gibi “sihirli” bir model var, niçin “Hızlı Tren” aynı yöntemle inşa edilmedi? Niçin önümüzdeki yıllarda inşa edilecek yeni demiryolları aynı modelle inşa edilemeyecek? Çünkü demiryollarının, havalimanı gibi tatlı gelir yaratan bir özelliği yok.

Son söz: Almadan vermek, müteahhitlere değil Allah'a mahsustur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları