Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

02/02/2014

Her iktidar, bir gün tadacaktır!

Yine devalüasyon günlerinden geçiyoruz. Hazır dikkatlerimiz devalüasyona yoğunlaşmışken bu kavramı birlikte irdeleyelim. Türkiye'de sabit kur sistemi 24 Ocak 1980'de terk edildi. Dolayısıyla, o günden beri Merkez Bankası iradesiyle ve resmen Türk Lirası'nın değeri düşürülmüyor. Ama ulusal para birimimiz olan TL, bazen tersi de olsa, zamanla diğer para birimlerine göre değer kaybediyor. Bunun da adı resmen “devalüasyon”dur.

Devalüasyonun esas sebebi enflasyondur

Bir yerde “para” da bir mal veya metadır. Ancak her paranın, tek üreticisi vardır. O da o ülkenin Merkez Bankası'dır. Yani para, bir tekel ürünüdür. Dolayısıyla tüm tekel ürünlerinde olduğu gibi burada da dövizin bir “piyasa fiyatı” oluşmaz. Nasıl her sakallı dedemiz değilse, piyasada görünen her fiyat da “market price” değildir. Ancak tekel de olsa her mal gibi, paranın da arzı artınca fiyatı düşer. Enflasyon da zaten, para hacminin şişmesi demektir. Dolayısıyla, enflasyonu yüksek ülkenin parasının fiyatı, enflasyonu düşük ülkelerin paralarına karşı düşer. Böylece “dış ticareti yapılan malların fiyatları arasında” ülkeden ülkeye oluşan enflasyon farkları ortadan kalkar. Ama bu düzeltme, “sıcak para akımları” yüzünden zamanında olmaz. Hatta tersi olabilir. Ama günün sonunda cari açığı büyüyen ülkenin parası değer kaybeder.
Devalüasyon cari açığı kapatır mı?

Evet, kapatır. Ama bu nedensellik ilişkisi “devalüasyon oldu-cari açık kapanacak” kadar basit değildir. Birincisi, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi ekonomide de “sebeple-sonuç” arasında geçmesi gereken bir süre vardır. İkincisi, devalüasyon, enflasyona sebep olacağından, bir süre sonra aşınır. Cari açığın kapanmasına yarayacak devalüasyon “net devalüasyon” oranıdır. Üçüncüsü, cari açığın hızla kapanması ve hatta cari fazlaya dönmesi (2001'de olduğu gibi) ihracatın artması sayesinde değil, ithalatın azalması şeklinde ortaya çıkar. Bu, arzu edilmeyen bir sonuçtur. Çünkü beraberinde “fakirleşme” getirir. Böylesi bir cari açık azalışı, kısa sürede yerini tekrar cari açık artışına bırakır.
Devalüasyon kalıcı olursa yapısal değişim gerçekleşir
Türkiye'nin hedefi şimdiki gibi “el parasıyla” AVM inşa etmek değil “ihracatla büyüme” olmalıdır. Bunun için toplumun devalüasyonun kalıcı olduğuna inanması şarttır. Yoksa herkes “bu da geçer yahu” der, kendini değiştirme zahmetine ve riskine girmez. 5-10 yılda bir devalüasyon kapıyı çalar.
Son Söz: Carisi açık olan, parası döviz olana arkasını dönemez.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları