Bu ülkede, Atatürk'ün kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti”ni kısaca T.C.'yi sevmeyen hatta onun yıkılmasını isteyen çok insan var. Bunda da anlaşılmayacak bir şey yoktur. Çünkü T.C.'nin kurulması bir inkılâp yani bir devrimdir. Her devrim, kurulu düzende şiddetli bir etki yaratır. Her etki de, bir tepkiye neden olur. Tepki verenler, eski düzenden yana olanlardır. T.C.'nin kurulması zorunluydu. Çünkü Birinci Dünya Harbi'nde yenilip, yıkılıp parçalanan Osmanlı Devleti artık “yoktu”. Başkent İstanbul yaklaşık 4 yıl işgal altında kalmıştı. İstiklal Savaşı sonunda “T.C.”yi kuranlar, onu Osmanlı'nın yıkılmasına neden olduğuna inandıkları yapısal özelliklerden arınmış olarak tasarladılar. Kuruculara göre bu özellikler sırasıyla 1. Çok milletlilik 2. Dine dayalı bir devlet düzeni ve 3. Büyük Devletlerin oyuncağı olmaktı.
GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDEN MUAF OLAN TÜRKLER
T.C.'den hoşlanmayanlar arasında, günümüzde “liberal”, Osmanlı döneminde “mandacı” diye bilinen “Ecnebi Türkler” de vardır. Bunların, dinle diyanetle, Kürtlükle veya Alevilikle bir ilgisi yoktur. Ezici çoğunluğu Sünni-Türk ailelerden gelir. Ancak onlar Türk olarak doğmanın kendileri için çok büyük şansızlık olduğuna inanırlar. Türkleri üzen hiç bir şey bunları üzmez. Türklerin günahları onları bağlamaz. Çünkü onlar “Ecnebi Türk'tür”. Bu kesimin pazarladığı kavramlardan biri de Türk ulusunun “geçmişle yüzleşmesidir”. Ama yüzleşmesi gereken Türkler arasında onlar yoktur. Yüzleşmesi gerekenler, T.C. sevdalılarıdır.
ERMENİ TEHCİRİ
Başbakan'ın ne dürtüyle olursa olsun, Ermeni Tehciri sırasında Osmanlı Ermenilerinin yaşadığı çok feci olaylar için günümüz Ermenilerine taziyede bulunmasını takdirle karşıladım. Ben de o metne imza atarım. Ermeni tehcirine yol açan olaylar, Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar uzanan coğrafyada, esas olarak Müslümanların yaşadığı sayısız tehcir ve kıyamın bir parçasıdır. Hristiyan dünyasının, Türkleri, tehcirin tek suçlusu olarak ilan etmesinin sebebi, Ermenileri isyana teşvik edip tehcire sebep olmalarından dolayı çektikleri vicdan azabıdır. Her ulusun geçmişinde, “devletini koruma ve hayatta kalma” refleksiyle işlediği günahları vardır. Türkler için de bu böyledir. Bu günahlarla, yüzü kızarmak pahasına, yüzleşmek gereklidir. Ama bu yüzleşme, Türk ulusunu, başka milletlerle barışırken kendi kendiyle kavgalı hale getirmemelidir.
Son Söz: Mirası reddedenler, mirastan pay isteyemez.