Top
Can Ataklı

Can Ataklı

canatakli@korkusuz.com.tr

06/11/2022

O bir dünya lideri! Ülkesi küresel güçtü!

ACAİP YAZILAR

O bir dünya lideri! Ülkesi küresel güçtü!

İran son 40 yılın en karışık günlerini yaşıyor.

Mollalar, 43 yıl önce Şah Rıza Pehlevi’yi devirip yönetime el koymuşlar bir süre sonra İslam Devrimi ilan etmişlerdi.

Ülkedeki sol-komünist güçlerle iş birliği yapan Mollalar bir süre sonra kendilerinden olmayan herkesi tasfiye ettikten sonra ülkeye tamamen hakim olup baskı ve zulüm dönemini açmışlardı.

İşte 40 yıl sonra sanki bu dönem artık sona eriyor gibi.

Molla rejimi tıpkı Şah gibi yine halkın sokaklarda günlerce verdiği mücadele sonunda yıkılacak, öyle görünüyor.

Aslına bakarsınız baskı ve zulüm söz konusu olunca din iman fark etmiyor.

Dün nasıl Şah Rıza kendini dünyanın lideri, ülkesini de küresel gücün en üstündeki ülkelerden biri gibi görüyorduysa; Mollalar da aynı karakterde.

Güç sarhoşluğu ve kibir onların da sonunu getirecek.

Bugün sizlere İran’da “asla devrilemez” sanılan Şah Rıza Pehlevi’nin dramatik çöküşünü sunmak istiyorum.

Yazarı kim tam bilemiyorum çünkü aynı yazı iki ayrı imza ile değişik yerlerde yayınlanmış.

Ama durumu güzel özetliyor.

Gelin birlikte okuyalım:

Muhammed Rıza Şah Pehlevi, İran’ın son hükümdarıydı.

İsviçre’de eğitim gördü, 1941 yılında baba şah hayattayken tahta çıktı.

Başından 3 evlilik geçti.

İlk eşi Fevziye ve ikinci eşi Süreyya hanedanın devamı için erkek çocuk doğuramadığı gerekçesiyle uzaklaştırıldı, üçüncü ve son eş Farah Diba ile 1959 yılında evlendi.

3 kızı ve 2 oğlu dünyaya geldi.

İran eski bir medeniyet, verimli toprakları ve zengin petrol yatakları olan bir ülke.

Rıza Şah babasından kalan ülkesini daha zengin ve modern hale getirdi.

Tarımda, sanayide hızlı gelişme sağladı.

“Ak devrim” adıyla kalkınma programını hayata geçirdi.

Yollar, köprüler, hastaneler, havalimanları ve çeşitli yatırımlar yaptı.

Amerikan dostuydu. Daha sonra Avrupalı liderlerle de iyi ilişkiler kurdu.

İran halkının desteğini almıştı.

1957 yılında ABD’nin desteğiyle İran Gizli Polis Teşkilatı olan SAVAK’ı kurdu.

1961 yılında Millet Meclisi’ni kendine bağladı.

İsrail devleti kurulunca Türkiye’den sonra tanıyan iki Müslüman ülkeden biri oldu.

Kendisine bağlı özel koruma ordusu kurdu.

Liyakati değil, sadakati ön plana aldı.

Yakın çevresini yandaş yalakalarla doldurdu.

Kendisine muhalefet yapan, eleştiren herkesi düşman gibi görmeye başladı.

Siyasetçi, yazar, gazeteci, akademisyen, aydınlar, sinema sanatçıları ve hatta film senaristlerini bile SAVAK kanalıyla baskı ve zulüm altına almaya başladı.

Haksız tutuklamalar, tehditler, şantajlar, faili meçhul cinayetler hızla artış gösterdi.

Rıza Şah Pehlevi 1967 yılında kendini krallar kralı Şehinşah, karısı Farah Diba’yı ise en büyük imparatoriçe Şahbanu ilan etti.

Şah, kendisini dünya lideri; İran’ı ise küresel güç olarak görmeye başladı.

Kibir ve gurur içinde, bütün dünya liderlerinin kendisini kıskandığını ve kendisine gizli hayranlık duyduğunu sanıyordu.

Altın, mücevher ve süs tutkunuydu.

Gösterişe büyük önem veriyordu.

Rıza Şah Pehlevi aslında ülkesini soyuyordu.

Soygunu üç kanaldan yapıyordu.

1) Vakıf 

2) Banka 

3) Özel büro.

Kendisine bağlı çeşitli vakıflar hayır işleri yapıyormuş gibi gösterip milletin kene gibi kanını emiyordu.

İran’daki bütün bankalarda Pehlevi ailesinin parası vardı ama içlerinden bir tanesi özeldi ve bütün yurtdışı para transferlerini o kanaldan gerçekleştiriyordu.

Ayrıca Merkez Bankası, Şah’ın tam kontrolü altındaydı.

Dövizlerde kur değişikliği, emisyon hacmi ve rezervlerde Şah’ın izni olmadan işlem yapılmıyordu.

Ve üçüncü ayak Özel Muhasebe Bürosu güçlü bir holding gibi çalışıyordu. İhaleler, finansman işlemleri, ekonomik bütün hisse hareketleri buradan yönetiliyordu. Petrol ihracatından önemli pay alıyordu. Dünyada 207 tane çok uluslu şirkette ortaklık vardı.

Gelelim filmin sonuna…

Şah, ailesi ve çok yakınlarından oluşan 20 kişilik bir grup, 16 Ocak 1979 günü Tahran Havalimanı’ndan özel uçakla havalandı.

Birçok ülkeye sığınma başvurusu yapmıştı.

Eğitimini yaptığı ve adeta ikinci vatanı gibi sevdiği İsviçre ret yanıtı veren ilk ülke oldu.

Aşık olduğu ikinci karısı Süreyya’nın yaşadığı ve kendisinin de çok sevdiği ve yaşamak istediği Paris’in Elysee Sarayı’ndan da ret cevabı geldi. Fransa, Şah’ı istemiyordu. Fransa’nın yavrusu minik bir prenslik olan Monaco’dan da ret yanıtı geldi.

Şah’ı ve ailesini kimse istemiyordu.

Oysa dünyanın pek çok ülkesinde bankalarda serveti yatıyordu.

Şah’ın en güvendiği ülkelerden Meksika ve Kanada yanıt verme zahmetine bile katlanmazken İngiltere kısa bir açıklamayla Şah’ı kabul edemeyeceğini açıkladı.

Kendisini küresel lider gibi gören Şah açıkta kalmıştı.

Sonuçta ABD’nin efsane Dışişleri Bakanı Kissinger devreye girdi, Rockefeller ve Başkan Carter’ın aracılığıyla Bahama Adaları, Şah’ı sadece 3 aylığına misafir edebileceğini açıkladı.

Ancak 3 ay dolmadan Bahama bu ünlü ailenin ülkeden çıkmasını istedi.

Tekrar Kissinger’e ricada bulundular ve geçici süre için Meksika’ya sığındılar.

Bu arada Güney Afrika Cumhuriyeti’ne başvurdular ve ret yanıtı geldi.

Panama ev hapsi koşuluyla Şah ve ailesini kabul etti.

O günlerde imparatoriçe Farah Diba Pehlevi, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın karısı Cihan’a telefon açıp ağlayarak yalvardı ve acil yardım istedi.

Mısır, Pehlevi ailesini ülkesine davet etti.

Kadın dayanışması ve annelik hissiyatı bir aileyi kurtarmıştı.

Mısır Devlet Başkanı Sedat, Şah ve ailesine Kahire’de bir saray tahsis etti ve Rıza Şah Pehlevi yaşama gözlerini kapadığı 27 Temmuz 1980 tarihine kadar burada yaşadı.

Pankreas kanserinden ölmüştü ve fırtınalı geçen hayatı 59 yaşında noktalanmıştı.

Şah’ın kişisel ve aile fertleriyle birlikte servetinin ne olduğunu hiç kimse öğrenemedi.

Halen de bilinmiyor. Ortada sadece tahminler var.

Şah’ın ve ailesinin İran dışına ne kadar para kaçırdığı bilinmiyor. Zira farklı ve gizli, sahte isimlerle pek çok ülke ile vergi cenneti olarak adlandırılan bazı adalarda açılan binlerce hesap vardı.

Büyük diktatör Rıza Şah Pehlevi, 59 yaşında öldü.

Mahsun prenses Süreyya tek başına yaşadı, 2001’de Paris’teki evinde öldü, mirasçısı olmadığı için tüm serveti devlete kaldı.

Son eş Farah Diba, 1980 yılında dul olarak Kahire’den ayrıldı.

Kızı Leyla 31 yaşında kokain ve ilaç komasına girerek öldü. Oğullarından Ali Rıza Pehlevi 45 yaşında başına kurşun sıkarak yaşama veda etti.

Pek çok ülkede yüzlerce bankaya transfer edilen paralar devletlerin hazine hesaplarına geçti ve bir masal noktalandı.

NOT: Bazı benzerlikler bulmaya çalışmak sizin kişisel tercihinizdir.

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta iki fıkramız var

Bu pazar için Yıldırım Tuna’dan gelen iki fıkrayı sunuyorum;

Alışkanlık

Kadın, yeni satın aldıkları otomobildeki televizyonu söktürmek için servisine gitmiş…
“Aa?… Neden?…” diye şaşırarak sormuş servis müdürü…

“Ben otoyolda 130 km. hızla giderken kocam film seyrediyordu..!”

“E iyi ya işte?…”

“Ama filme ara verilip reklamlar başlayınca seninki tuvalete gitmek için aniden dışarı çıktı…!”

Trafik kazası

Eşim bir trafik kazası yapıp arabayı çarpmış, olayın oluş şekli hakkında en ufak bir fikrim olamadan haberi gelir gelmez karakola koştum, tam gittiğimde eşim polise ifade veriyordu, “Ama adam olay sırasında telefonla konuşuyor ve o sırada pasta yiyordu…!” diyordu heyecandan ve sinirden titreyerek.

“Tamam da hanımefendi…” dedi ifadeyi alan polis, “Bahsettiğiniz yer, adamın züccaciye dükkanı… Vitrininden dalmışsınız… Beyefendi kendi mağazasında her istediğini yapma hakkına sahiptir ama…!”

KOMİK

Laz sözlerine devam edelim

Geçen hafta yayınladığım Laz şiveli sözler pek ilgi görmüş.

Hemen yenileri geldi.

O halde devam edelim;

 “Eğer karadeniz kızına kafa tutayisan, ya çok yağlu yidun dilun kayayi ya da mermidan daha hızlı koşayisun”

– “Sevduğuni alamadiysan, alduğinu sevecesun”

 “İçune atarsun ama içunden atamazsun”

– “Bakmayun siz hamsinun ufak olduğune, sülalesi kalabaluktur”

 “Dün başka bugün başka, s…yım bole aşka”

– “Oksijen değilsun hoş, sensuz de yaşarum”

“Gözlerun ayder yaylasi gadar cuzel culdugun zaman yüzün cunes cibi parlayi.”

– “Habu yalan dünyada ölecesun ölenlan, sevdaluk eyi şeydur edecesun bilenlan.”

 “Haçan gelin olursun ederler seni huri; sonra mısır ekmeği vermezler sana kuri.”

– “Sevdaluk, gönüllü yanmak demektur, beterdur!.”

 “Kiz çay yaprağına benzer, zamanını çeçurdun mi kartlaşur.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp