Top
Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

yuksel.aytug@sabah.com.tr

21/01/2020

Hey gidi günler…

Maksim, Çakıl, Gar, Taşlık... Orta yaşın üzerindekiler, bir dönem eğlence hayatına damga vuran 'aile gazinolarından' söz edeceğimi anlamıştır. Ben de anneannem sayesinde onlarla tanışmıştım. Rahmetli, her hafta salı günü Yenikapı'daki Gar Gazinosu'nun kadınlar matinesini kaçırmazdı. Gördüklerini öyle ballandıra ballandıra anlatırdı ki, bir hafta sonra ben de onun eteğine yapışır, gazinonun yolunu tutardım. Sevgili dostum Serhat Hacıpaşalıoğlu, Büyük Kulüp yönetiminin desteği, tecrübeli müzik insanı Hakan Eren'in de yardımıyla 'aile gazinosu konseptini' yıllar sonra Caddebostan'da hayata geçirdi. İçeri girdiğimde sanki zaman tünelinde yolculuğa çıkmış gibi oldum. Ortada bir T sahne, tavanda kocaman kurdeleli bir dekor, sahne fonunda ve yanlarda ağır kumaş perdeler, ihtişamlı avizeler, hatta Çingene kıyafetiyle çiçek satan kızlar, girişte müşterileri akordeon çalarak karşılayan kadınlar ve tuvaletin kapısında eski Yeşilçam filmlerinden fırlamış gibi duran, çileli yüzleriyle misafirlere kolonya tutan kadınlara kadar hiçbir ayrıntı atlanmamıştı. Ve merhum 'Gazinocular Kralı' Fahrettin Aslan'ın bile yaşasaydı gıpta edeceği muhteşem kadro... Banu, Semiha Yankı, Rana Alagöz, Ersan Erdura, İskender Doğan, Hilal Özdemir, Gülden Karaböcek, Seyyal Taner ve 25 yıl sonra sahneye adımını atan Gönül Yazar... Hepsinin de gözleri ışıl ışıl... Yıllar sonra gazino seyircisi tarafından dakikalarca alkışlanmanın mutluluğu, dizlerinin bağlarını çözen heyecanlarına karışmış. Bazıları para bile almamış, hatta ceplerinden para harcayıp bu özel gece için kostüm yaptırmışlar. Kendimi tüm şarkılara eşlik ederken bulduğumda irkildim: Yahu ben bayağı bir yaşlanmışım. Ama o şarkıların yaşı yok ki... Bir de neye kanaat getirdim biliyor musunuz? Eskiden şarkıcılar 'ses sanatçısı', şarkılar ise 'melodi' imiş... Üzüldüğüm ama kendimi çok şanslı hissettiğim nokta ise bu şahane konserin sadece bir geceye özgü olması. Oysa geleneksel hale getirilse, her ay assolist ve alt kadrosu değişse, gelirin küçük bir kısmı da sanatçılar için yapılacak huzurevine aktarılsa, tadından yenmez mi? Şunu bir daha düşün sevgili Serhat Hacıpaşalıoğlu... Ve anılar, anılar... Büyük Kulüp'teki 'Aile Gazinosu'nda sahne alan sanatçılar şarkı aralarında yıllar önce yaşadıkları ilginç olayları da paylaştılar. İskender Doğan, 'Resimdeki Gözyaşları'nı söylemeden önce Cem Karaca ile yaşadığı bir turne anısını anlattı. Cem Karaca'nın eşi Feride Hanım, oğulları Emrah'a hamile. Rahmetli Cem Karaca'yı bir babalık heyecanı sarmış. Bilgi sahibi olmak, babalığa hazırlanmak için kendini Almanya'dan getirttiği çocuk yetiştirme ve eğitimi üzerine kitaplara vermiş. Doğumdan birkaç hafta sonra İskender Doğan, Cem Karaca'ya sormuş: 'Abi o kitapların bir faydasını gördün mü gerçekten?' Karaca yanıtlamış: 'Ne gezer... Kendi kitabıyla doğdu hergele!' Gönül Yazar'ın anlattığı ise izleyenlere bir kez daha 'Uslan artık deli Gönül' dedirtti. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, sahne aldığı mekanda kendisini dinlemeye gelmiş. Eh, bizimki deli dolu ya, yine yapmış yapacağını ve ünlü şarkıyı ters yüz edivermiş: 'Zamlar vururken cama, vatandaş düşer gama, Özal amcam arkama, usulca sokul yeter...' Sanatçı dostu Turgut Özal ise her zamanki olgunluğu ve hoşgörüsüyle kahkahalar eşliğinde Gönül Yazar'ı ayağa kalkarak alkışlamış. Gaf kürsüsü İdlib'deki Esad bombardımanından can havliyle çoluk çocuk kaçan masumlar için 'Eli kanlı teröristler' diyen Kemal Kılıçdaroğlu, tıpkı CHP Genel Başkanlığı koltuğu gibi bizim Gaf Kürsüsü'ne de sıkı sıkı yapıştı. Zap'tiye Reytinglerde tüm rakiplerini sollayan yeni bir kanalımız oldu. Millet gece gündüz onu izliyor: Kanal İstanbul! Ne demiş? İbrahim Selim, programına konuk ettiği Berrak Tüzünataç'a 'Hiç estetiğin var mı?' diye sordu. Tüzünataç, gözleriyle göğüslerini işaret ederek 'İki tane var, bana kadar, karınca kararınca' diye yanıt verdi.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp