Kurtlar Vadisi ve Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın senaristi Bahadır Özdener'in kalemi zaten mizaha göz kırpıyordu. İki dizinin de mizah bölümleri hem seyirciden büyük ilgi görüyor, hem de sert abilerin vahşetini, dehşetini biraz olsun yumuşatıp izleyiciye nefes alma fırsatı sağlıyordu. Atv'nin fenomen dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da ise mizah dozu giderek arttı. Baktılar ki cevher orada duruyor, daha derin kazıp Eşkıya karakterlerinin rol alacağı bir komedi filmine giriştiler. İyi ki de girişmişler. Bugün vizyona girecek Aman Reis Duymasın, en iddialı komedi filmlerinin bile gülümsetmediği dönemde, bana en az beş sahnede kahkaha attırdı. Kişisel istatistiklerime göre bu 'kayda değer' bir skor. Film, bir kıyı kasabasında tatil yapmak için yola çıkan Eşkıya zevatının eğlenmeyi, dinlenmeyi bile nasıl yüzlerine gözlerine bulaştırdığını anlatan eli yüzü düzgün bir komedi filmi. Yönetmen Onur Tan'ın da tecrübesini konuşturduğu film, sıra dışı oyunculuklar da barındırıyor. Özellikle dizide Boran karakterini canlandıran Mustafa Üstündağ, İlyas Reis'i canlandıran Ozan Akbaba ve Behzat'ı oynayan Emir Benderlioğlu, komedi performanslarıyla öne çıkıyor. Ama Sivaslı Zafer'i canlandıran Ömer Kurt bir adım ileride duruyor. O küçücük rolü almış, şişirmiş şişirmiş, meteoroloji balonu yapıp en yükseğe uçurmuş. Eşkıya'daki sert abilerin ve ablaların bu 'tatlış' hallerine seyircinin kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum. Peki hayatında bir bölüm bile Eşkıya seyretmemiş bir izleyici bu filmden aynı keyfi alır mı? Sanmam, çünkü kimin kim olduğunu anlayana kadar filmin sonu gelir. Belli ki yapımcısı 'Eşkıya'nın izleyicisi bize yeter' demiş... Ahlak medeniyeti Kuruluş Osman dizisinin son bölümünde şöyle diyordu Osman Bey: 'Bu topraklarda bir ahlak medeniyeti kurana dek durmak yok...' Ahlak medeniyeti... O kadar önemli bir söz, öyle yüce bir amaç ki... Devletimizin temel harcında 'ahlak' olması, Anadolu'ya Türklerin ektikleri ilk medeniyet tohumlarının nüvesinde 'ahlak' bulunması belki de bizi 1000 yıldır bu coğrafyada var eden en önemli güçtür. Çünkü ahlakını kaybeden toplumlar, giderek her şeylerini yitirirler. Ahlak, vicdan ve inanç üzerine inşa edilen yapılar ise ilelebet payidar kalır. Kuruluş Osman'da sadece bir cümle ile özetlenen bu büyük tarihi dersten hepimiz nasiplenmeliyiz. Şeref kürsüsü Kastamonu'nun Sada köyünde yaşayan Halil Demir, çocuklar servis beklerken üşümesin diye durağın içine odun sobası kurdu. Her sabah erkenden kalkıp sobayı yakarak üzerine de süt koyan Halil Amca kürsümüze şeref verdi. Zap'tiye Vicdansızlar, zeytinleri daha çabuk siyahlaştırmak için paslı demir kullanıyorlarmış. Şarküteriye uğramadan önce tetanos iğnesi olmayı ihmal etmeyin! Ne demiş? 'Vasiyetimdir, türcü insanoğluna mesajımdır. Hayvanlara öldü diyemiyorsanız, kendinize hakaret sayıyorsanız, bana da öldü demeyin, Ömür telef oldu dersiniz.' (Hayvan hakları savunucusu yazar/şarkıcı Ömür Gedik'in sözleri)