Top
Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

yuksel.aytug@sabah.com.tr

05/11/2019

Şimdi Kuruluş’un tam zamanı

atv'nin yeni dizisi Kuruluş: Osman, ekrana gelmek için gün sayıyor. İzleyiciler de öyle. Daha yayınlanmadan tüm rekorları alt üst eden dizinin ilk tanıtımı 35 milyon kez izlenmişti. İkinci tanıtım ise daha iki hafta dolmadan 20 milyondan fazla kez izlendi. Kuruluş: Osman'ın ikinci tanıtımı bir hafta içerisinde yalnızca Twitter'da 52 milyon 625 bin etkileşim alırken; Twitter, Instagram, Facebook ve Youtube'da 35 milyondan fazla izlendi. İkinci tanıtım başta İngilizce, İspanyolca, Arapça, Rusça, Endonezce ve Urduca olmak üzere 25 ayrı dile çevirdi. Belli ki beklenti çok yüksek. Kuruluş: Osman yayınlandığı andan itibaren atv ekranlarında büyük bir fırtına estireceğe benziyor. Ben bu büyük ilgiyi, ülkemizin şu anda içinde bulunduğu duruma bağlıyorum. Dört bir yanı düşmanlar tarafından çevrilen, adeta İkinci İstiklal Savaşı'nı veren, yıllar sonra yeniden 'güçlü bir devlet olduğunun' ulusça bilincine varan Türkiye, sanki yeniden bir 'Kuruluş' mücadelesi veriyor. İşte bu nedenledir ki, Türkiye Cumhuriyeti'ni müdafaa etmek için harekete geçen gerçek vatandaşlar için Kuruluş: Osman son derece güçlü bir 'ilham kaynağı' olacağa benziyor. İşte, ilk tanıtımda Osman Bey'in ruhuna işleyen, yüreğinde kuruluş ateşini yakan o etkileyici ilahi metin: 'Ey oğul unutma, yolumuz ezelden ebede kadardır. Gayemiz gönüller yapmaktır. Davamız kul olmaktır. Ey oğul, hilalin gölgesinde adalet ol, merhamet ol, derman ol, gazi ol, devlet ol... Ey oğul, millete bey olasın. Mazlumlara Fatih olasın. Zalimlere Yavuz olasın. Diyarlara Süleyman olasın. Devlet-i ebed müddet olasın...' Devlet-i ebed müddet olmak... Anlamı; Türklerin kurdukları her devleti, bir öncekinin devamı olarak görmeleri ve böylelikle özünde 'birlik' anlamına gelen devlet kavramını bu topraklar üzerinde sonsuz kılmak için yeniden ant içmeleri... Aslında her 'Kuruluş' ne bir son, ne bir başlangıç. Bu topraklar üzerinde 'Türk olarak var olmanın' hediyesi... 4 yaşındaki çocuğu öldüren nar Ne yazık ki 'ucuz ölümler ülkesi' olduğumuzu yüzümüze vuran haberler birbiri ardına geliyor. Bu kez de Kayseri'de 4 yaşındaki kız çocuğu, yediği nardan zehirlenerek hayatını kaybetti. Aynı aileden altı kişi de son anda kurtarıldı. Tavuktan, etten, balıktan zehirlenmeyi anlarım. Midyeden zehirlenmeyi bir yere kadar normal sayarım. Mantarı saymıyorum bile. Ama nar yiyip de ölmeyi bir türlü aklım almıyor. Meğer bazı üreticiler, narlar erkenden çatlamasın diye üzerlerine beyaz toz şeklinde zehirli bir madde püskürtürlermiş. Çocuk ve ailesi de Adana'dan gelirken yolda aldıkları narları yedikten sonra fenalaşmışlar. Sonuç: 4 yaşındaki güzeller güzeli bir kız çocuğu kurtarılamamış... Gıda terörüyle ilgili dehşet verici haberler birbiri ardına ekranlara, gazete sayfalarına geliyor. Son günlerde önce Takvim, sonra a Haber, atv ve son olarak Sabah gazetemiz gelinen kaygı verici noktayı gözler önüne sermek için haber serileri hazırladı. İzleyip okudukça insanın artık sadece serumla beslenesi geliyor! Dalından nar toplayıp yemek benim çocukluğumun en masum etkinliğiydi. Onu bile çocuklarımızın elinden aldık. Artık o bilmeceyi de değiştirme zamanıdır: 'Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim hastane...' NOT: Ben bu satırları yazarken haber bültenlerinde ıspanaktan zehirlenen 23 kişinin haberi geçiyordu. Yok yok, en iyisi akşam yemeğinde serum yemek! Ne demiş? 'Siz hiç savaş çıkaran karnabahar ya da salgın başlatan sarımsak kolonisi gördünüz mü? Dünyayı bu hale biz getiriyoruz. Yetmedi bir de Mars'a gitmeye çalışıyoruz.' (Dr. Ümit Aktaş'ın çağla ile Yeni Bir Gün'deki sözleri) Zap'tiye ABD Başkanı Donald Trump, eşi için 'Ben vurulsam Melanie üzülmez' dedi. Ayıptır sorması, kim üzülür ki sayın Başkan? Şeref kürsüsü Öğrencilerine 29 Ekim'de kutlama yaptırıp marşlar okuttuğu için kahpe terör örgütlerinin hedefi haline gelen Şırnak İdil'deki köy öğretmeni Seçil Yıldız, kürsümüzün onur konuğu oldu. Devletimizle, milletimizle arkandayız öğretmenim.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp