Top
Sait Gürsoy

Sait Gürsoy

sait.gursoy@sabah.com.tr

18/10/2019

Müzede drama projesi

Kültürel miras ve toplum buluşmasını sağlayabilmek için, toplumun kültür varlığının somut belgeleri olan müzeler eğitimin merkezine oturtulmalı. Keşfetme arzusuyla dolu oldukları gerçeğinden hareketle, çocuklarımızı öncelikle müzeler ve kültürel mirasımız ile tanıştırmalıyız. Kültürel mirasımızı toplum ile nasıl buluşturabiliriz? Bu konuyu, Arkeolog ve Yaratıcı Drama Eğitmeni Gül Bulut'la masaya yatırdık. Gül hocanın, müzede drama projesi var. Müze deneyimi öncesi, müze deneyimi ve müze deneyimi sonrası olmak üzere üç aşamada müfredat gerçekleştiriliyor. Müfredat ile uyumlu Yaratıcı Drama Atölyeleri, Müzede Drama Atölyesi ve Görsel Sanatlar Atölyesi'nden oluşuyor bu proje. Ayrıca, müze deneyimi sırasında bir 'Müze Etkinlik Kitapçığı' ile de destekleniyor. Proje, çocuk ve genç kesimine yaşayarak öğrenme olanağı sağlıyor. Günümüzde 'Duvarsız Sınıf' ve 'Okula Alternatif Yer' olarak tanımlanan ve çocuk gelişimi ve eğitiminde büyük payı olan müzelerin öğrenim süreçlerine dâhil edilmesi çok doğru bir karar. Müzeler, yapılandırmacı eğitim yaklaşımının, uygulanmasına uygun bir zemin sağlıyor. Müfredat programlarında belirlenmiş olan birçok kazanımın elde edilmesini sağlayabilecek potansiyele sahip verimli bir öğrenme ortamı olarak da yerini buluyor. Öğrenmede kalıcılık ve yaratıcılığı geliştiriyor. Oyunun gücünü de kullanan bir yöntemle müzeler, en etkin sınıf dışı eğitim mekânlarına dönüştürüyor. Eğitimin içinde aktif olmalı Çocukları erken yaşlardan itibaren müzelerin eğlenceli yüzüyle tanıştıran bu projede bugünün çocuk ve gençlerine, yaşadığımız coğrafyadaki kültürel çeşitliliğin insanlığın ortak mirası olduğu belirtiliyor. Toplumumuzun en önemli varlıklarından biri olan kültürel mirasımızı korumanın bir yurttaşlık görevi olduğu anlatılıyor. Bu proje ile hem ülkemizin geleceği ve umudu olan çocuklara ve gençlere kültürel mirasımızın tanıtılması ve kültürel mirası sürdürme bilincinin kazandırılması hem de müzelerin eğitim işlevini ön plana çıkararak müzelere yaşayan kurum niteliği kazandırmak amaçlanıyor. Söz konusu projeyi, mevcut müze eğitim programlarından farklı kılan en önemli özelliği ise, ağırlıklı olarak Yaratıcı Drama yöntem ve tekniklerinin kullanılması. İşte bu nedenledir ki, bu proje aynı zamanda her yaş grubundan ve her kesimden öğrenci, yaşam boyu öğrenme felsefesine inanan herkes için uygulanabilir bir niteliğe bürünüyor. Sanat, tarih, doğa tarihi, bilim ve teknoloji müzeleri özgün ve sayısız renk renk hikâyeleriyle sizleri bekliyor. Kısacası, yaşayarak öğrenmenin farkını yaşayın.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp