Top
03/07/2022

Uluslararası sermaye aslanın miıdesinde

Dünya ekonomisi darboğaza girdi. Bol likidite dönemi geride kaldı. Faizler yükseliyor. Belirsizlik döneminde yatırımcılar risk almaktan korkuyor. Önümüzdeki 9 ila 12 aylık dönemde gelişen ülkeler uluslararası sermaye çekmekte zorlanacaklar

Gelişen ülkeler için oldukça zorlu bir dönemin içerisindeyiz. Koşulların kısa vadede iyileşmesi beklenmiyor. Hatta havanın biraz daha sertleşmesi muhtemel. Bol likidite dönemi geride kaldı. Enflasyonun (hem rakamsal hem de mahcubiyet bakımından) altında ezilen merkez bankaları, para musluğunu sıkıştırıyor. Faizler yükseliyor. Senkronize biçimde gelişebilecek bir küresel resesyon, birçok uluslararası finans kurumunun baz senaryosu olmuş durumda. Onlarca farklı belirsizliğin kol gezdiği bu ortamda yatırımcılar, risk almaktan mümkün mertebe kaçıyor. Gelişen piyasa varlıkları küresel satış dalgasının dövdüğü ilk limanlardan biri.



Grafikten görülebileceği üzere, gelişen ülkelerden bahar aylarında çıkan uluslararası portföy yatırımlarının toplamı 19 milyar dolar civarında. Yaz aylarına iyi bir giriş yapıldığı da söylenemez.
Yılın ilk 6 ayı itibarıyla gelişen ülke borsaları son 24 yılın en kötü performansını yaşadılar. Güney Asya krizinden (1997-1998) sonra böylesi uzun soluklu bir satış dalgası yaşanmamıştı. Uluslararası sermaye, gelişen ülkeler için şu sıralar aslanın ağzında bile değil, tam anlamıyla midesinde. Cari açık veren ve/veya yüksek oranda dış borcu olan ülkeler için süreç biraz daha zorlu.

YUMUŞAK İNİŞ ARAYIŞI
Amerikan ekonomisi tüm bu sürecin merkezinde. Fed de oyunun bir numaralı aktörü. Fed, enflasyonu düşürebilmek için resesyonu göze almış durumda. Faizleri artırmaya devam edecekler.



Amerikan ekonomisinin 2023 ortasından itibaren resesyon kuşağına girme ihtimali her geçen gün artıyor. Ama ABD'de emek piyasası halen güçlü. Bir başka ifadeyle, işsizlik oranı düşük, açık iş pozisyonları ise yüksek. Para politikasının sıkılaşmasıyla işsizlik rakamları artacak olsa da emek piyasasının mevcut gücü sayesinde mal ve hizmet talebinde ekonomiyi daraltacak kadar düşüş yaşanmayabilir. Bazı Fed üyeleri halen bu umudu koruyorlar. Bu senaryoyu 'yumuşak iniş' olarak adlandırabiliriz. Bu senaryo geçerli olduğu müddetçe Fed faizleri artırmaya devam eder.
Faiz artışları 2022 ile sınırlı kalmaz, 2023'e de taşınabilir. Yok eğer parasal sıkılaşma Amerikan ekonomisini sert bir resesyona sürüklerse, o zaman Fed yetkilileri faiz artış döngüsünü planlanandan erken sonlandırabilirler. Bu iki senaryonun gelişen ülkeler açısından artıları ve eksileri var. Ama hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, önümüzdeki 9 ila 12 aylık dönemde gelişen ülkeler uluslararası sermaye çekmekte zorlanacaklar. Uzun vadeli trende baktığımızda 2014'ten bu yana doların gelişen ülke para birimleri karşısında değer kazandığını görüyoruz. Dolar bir süre daha güçlü seyrini sürdürecek.



İHRACAT KANALI
Güçlü dolar en azından dış ticarette gelişen ülkelerin lehine çalışabilir mi diye bir soru akıllara gelebilir. Kısa vadede çok mümkün gözükmüyor. Bir yandan üretim ve taşımacılık maliyetlerinin yüksek seyretmesi, diğer yandan küresel ekonominin vites küçültmesi gelişen ülkeler için ihracat artışını zorlaştırıyor. Arada istisnalar çıkabilir; ancak gelişen ülkelerin çoğu için ihracat pazarlarından ilave döviz girişi sağlamak da bir süre zor olacak. Önümüzdeki bir yıllık dönemde mevcut ihracat ve turizm gelirlerini korumak bile bazı gelişen ülkeler için başarılı bir performans sayılabilir. Bu zorlu süreçten sıyrılma yolunda gelişen ülkelerin borç servislerini iyi yönetmeleri ve ilave belirsizliklere neden olabilecek politikalardan uzak durmaları gerekir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp