Top
03/01/2020

Fransız Prof. Eva’nın sarsıcı hidayeti

Fransız düşünür ve akademisyen Prof. Dr. Eva de Vitray Meyerovicth'in Müslüman olmasının düşündürücü ve ibretli bir hikayesi var. Bazı insanlar İslam ülkesinde doğar, ezanı duyar, Kur'an'ı görür ama bir gram hidayeti yakalayamadan ölüp giderler. Belki de hiç inanmadan. Ama bazıları da islam'dan uzak diyarlarda binde bir şansla İslam'ı duyar ve hidayete ulaşır. Garip. Sarsıcı ve ders verici. Hidayet işte böyle bir şey. Bazısı burunlarının ucunu göremez, bazısı ise ta ufukları kucaklar. Fransız Eva İslam'dan habersiz yaşar. Ama bir gün bütün hayatını etkileyen bir şey olur. Muhammed İkbal'in Mevlana'yı anlatan: 'İslam'da dini düşüncenin yeniden inşası' adlı eserini görür. Bu eseri okuyunca Mevlana'dan haberdar olur. Sarsılır. Dünyası değişir. Şöyle der; 'Ya şimdiye kadar okuduğum Yunan felsefesinin dedikleri doğru veya Mevlana'nın dedikleri doğrudur.' Fransızca yazılmış eser bulamayınca İkbal'in İngilizce yazılmış eserlerini terceme eder. Eflatun'da Simgeler adlı doktora çalışmasını bırakır ve Mevlana Celaleddin'in mistik düşüncesi ve 'İslam'da Şiir' adlı doktora çalışmasını başlatıp bitirir. 'Tanrım Bana Bir İşaret Ver' Eva, Mevlana'yı incelerken İslam'a girmeyi düşünür. Ancak bulunduğu çevre, şartlar, bağnazlık buna birer bariyer gibi engeller oluşturur. Geceleri İslam'a girmeye karar verir, ama gündüzleri kararını değiştirir. Bir gün şöyle bir dua eder yürekten: Tanrım! İslam'a girip girmeme konusunda bana bir işaret gönder. O gece ilginç bir rüya görür. Bu rüyada mezar taşını görür. Mezar taşında Eva isminin, Havva olarak yazıldığını görür. Bu rüya onun tereddüdünü bitirir. Rüyanın akabinde şu espirili yorumu yapar etrafındaki Fransızlara; 'Anladım ki Allah Fransızcayı da biliyor.' Böylece duasının kabul edildiğini belirtmek ister. Mevlevihanedeki Kabir Taşı Eva Müslüman olduktan sonra İslam ülkelerini dolaşır. Türkiye, Mısır, Mekke dolaştığı yerlerdir. Türkiye'de ise hiç unutamayacağı bir şey olur. Galata Mevlevihanesi'ni ziyaret ettiğinde gözü mezarlığa takılır. O esnada tüyleri diken diken olur. Zira üç yıl önce rüyasında gördüğü mezar taşı işte karşısında. Yanındakilere; İşte rüyamda gördüğüm mezar taşı buydu der. Mezar taşına yaklaşır. Üzerindeki yazıyı okuyunca dehşeti çoğalır. Zira bu mezar taşı 'Havva' isimli bir Mevlevi Hanıma aittir. Eva ağlamaya başlar. Zira rüyası birebir gerçekleşmiştir. Kendine 'Sen artık bir Mevlevisin' diye fısıldar. İnşallah Hacca Gidersin Bir gün Eyüp Camisi'nde namaz kılar. Onu Eyüp'e götüren taksi şoförü de namaz kılar. Geri döndüklerinde taksiciye para uzatır. Ama taksici almak istemez. Eva ısrar eder. O esnada da şaşırır. Zira yaşadığı ülkede –Fransa'da– böyle bir manzaraya asla şahit olmamıştır. Parayı vereceksin de almayacak! Eva; Benim param çoktur. Senin de evlatların fazla. Al parayı der. Ama şoför elini göğe kaldırıp: 'İnşallah hacı olursun' der. Ve paranın ancak yarısını alır. Eva da amin der. Hacca Gider Eva Paris'te Müslüman Yazarlar Derneği'ni kurar. Oradaki yazarlarla hacca gider. Orada ahireti, mahşeri hatırlatan manzaradan etkilenir. İslam kardeşliğinin ihtişamlı etkisi onu başka bir aleme götürür. El – Ezher'de felsefe hocalığı yaparken şöyle der: Ben ve Roger Garudi gibi bir çok Fransız filozof maalesef felsefe doktorası yaparken bile İslam felsefesinden bihaber Sorbon Üniversitesi'nde çalışmalarımızı yürüttük. Mevlana'dan ilham alan Eva; İslam'ı anlatmaya çabalar. 'İslam'ın güler yüzü' adlı eserini bu niyetle yazar. Beni Konya'ya Gömün O kendini manevi mürşidi Mevlana'ya ait hisseder. Paris'e dönerken dostlarına vasiyet eder: 'Beni Konya'ya gömün: Mevlana'nın yakınlarında mütevazi bir yere' Bir müddet sonra Eva – Havva- hanım hastalandı. Bir müddet yalnız yaşadığı evinden hastahaneye taşındı. Sonra evine. 24 Temmuz 1999'da Paris'te vefat etti. Bakıcılığını yapan Cezayirli kadın şöyle der: Vefatından önce bana gülümsedi. Ayşe seni seviyorum. Artık hep beraber olacağız dedi. Ve Kelime-i Şehadet getirip vefat etti. Perspektif portre yazarına göre Paris'teki Müslümanlar onu unutmadılar. Naaşı Konya'ya Taşındı Eva'nın vefatından on yıl sonra naaşı uçakla Konya'ya getirildi. Ve en önemli vasiyeti yerine getirildi. Mesnevi'nin Fransızca'ya çevrilmesi en büyük dileğiydi. Ailesinin onayıyla ve bir törenle naşı Konya'da Mevlana'ya yakın bir yere gömüldü. Bu haber gazetelerde yer aldı. Eva 1998'de Konya'daki bir sempozyumda şöyle demişti: Benim gibi bünyesi yaşlı, hasta biri yolculuk Mevlana için ise katlanır. Ama beni Konya'ya gömün. İman Bir Nimettir İslam ülkelerinden birinde doğup, İslam'dan habersiz hatta düşmanlıkla dolu olarak yaşayıp öteki aleme hüsran içinde havale edilmek vardır. Ama Paris, Köln veya başka bir yerde doğup milyonlarca Müslüman'ı aşıp imanın hazzını tatmak da vardır. Siz trilyonlar, dünyalar verseniz de imanı satın alamazsınız. O kişinin isteği Allah'ın da lütfuyla ulaşılan bir zirvedir. Elhamdülillah Müslümanız. Hamd olsun Allah'ı biliyoruz. Hamd olsun Kur'an'ı tanıyoruz. Hamd olsun Hz. Peygamber (s.a.v.)'i kabul ettik. Müslüman olarak anılmaktan haz ve şeref duyuyoruz. Allah'ım bizi bu iman ve teslimiyetle yanına al. Amin.

***

Günahı kime karşı işledin Günahın küçüklüğü veya büyüklüğünden daha önemli olan günahı kime karşı işlediğinin farkına varmaktır. Ebu Osman şöyle derdi: Ağlamayı temenni edip ağlayamayacağınız – mahşer gününü kastediyor- vakitten önce ağlayın. Servetinize, aldanmışlığınıza, gençliğinize ağlayın. Geri kalan vakti ganimet bilin. Amir Şabi de şöyle derdi: Geçirdiğim zamanlarıma hep ağlamışımdır. Burada ağlamaktan bahsedilmiyor sadece. Pişmanlık, nedamet, hayıflanma, tevbe ve aynı günaha bir daha dönmemek kastediliyor. Kalbiniz göz yaşı dökmüyorsa göz ağlasa neye yarar.

***

İmsakla namaz kılabilir miyim? Bulunduğum şehirde güneş 08:00'da doğuyor. İmsak ise 06:30'da. Ama ezan saat 07:00'de okunuyor. Ben ezan okunmadan, yani imsak saatinden itibaren namaz kılabilir miyim? Yoksa ezanı mı beklemeliyim? Sabah namazının vakti imsak saatiyle girer. İmsak saati 06:30 ise, o andan itibaren sabah namazını kılabilirsiniz. İllaki ezanı beklemeniz gerekmez. Ezanlar zaman zaman geç okunabiliyor. Ramazan ayında herkes oruç tuttuğu için hocalarımız imsak saatinde mutlaka ezan okuyorlar ki insanlar imsak saatini geçirmesinler. Ölülere Kur'an okumanın faydası var mı? Ölünün de, yaşayanın da Kur'an'a ihtiyacı vardır. Kur'an-ı Kerim Allah'ın kelamıdır. Hasta olana okunduğunda manevi bir güç verir. Ölüye okunduğunda Rabbimiz onun için af vesilesi kılabilir. Diri olana okunduğunda ibret alır, hayatına yön verir ve mesajını alır. Netice itibariyle Yüce Allah'ın vahyinden herkes durumuna, ihtiyacına göre yararlanır. Ölülere Fatiha, Yasin ve benzeri sureleri okumak bizim hem kültürümüzde, hem geleneklerimizde ve hem de kitaplarımızda yer alır. Hz. Peygamber (s.a.v.) ölmüş annesi için kişinin Hacca gidebileceğini ve diğer ibadetlerin sevabını verebileceğini ifade eder. Ölmüşlerle yakınları arasında manevi bağ elbette devam eder.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp