Top
20/01/2019

İyi geldi mi Rutkay Bey?

Ortalama zekaya sahip bir insan en fazla 150 kişiyle gerçek anlamda kontak kurabiliyormuş. O bile çok zor ama yalnızca insanların ismini hatırlamaktan bahsetmiyorum. Sözünü ettiğim, 150 kişiyi özellikleri ve diğer insanlarla olan bağlarıyla 'tanıyıp' kurulan bir ilişki. Yani yalnızca Ali, Veli değil... Ali ne iş yapar? İçki içer mi mesela? Evli midir? Kimin oğlu, kimin kardeşidir? Dünya görüşü nedir vs. Tabii daha da önemlisi bu verilere vakıf olmanın gereğini yerine getirmek yani ilişki ağını sürdürmek.

***

Ne zaman bu konuyu düşünsem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bunca 'bireysel ilişkiyi' nasıl yönettiğine şaşırıyorum. Çok ağır ve yoğun bir rutinin içinde kurduğu sayısız insani ilişkinin hiçbir gerekliliğini atlamıyor. Kimi zaman Trump'la ve Putin'le görüşmesinin arasında vatandaşlara taziye telefonları açıyorlar; en samimi şekilde acılarını paylaşıyor... Bazen bir çocuğun çağrısını duyuyor... Dakikalarca çocukla çocuk oluyor. İkinci kez karşılaştığı birinin sigarayı bırakıp bırakmadığını ya da saçındaki ve mutlaka bıyığındaki değişimleri bile belleğinde tutuyor. Bir önceki sohbetten alıntılar yapıyor! Dün de yine onca dünya ve memleket meselesinden fırsat bulup Fazıl Say'a verdiği sözü tuttu. Konserine gitti. Ve sahnede, davetine icabet ettiği Say'la ilgili hiçbir ayrıntıyı atlamadığını hissettirdi. Kuşkusuz harika bir jestti. Fazıl Say da her zamanki harika bir performans sergiledi, göğsümüzü kabarttı.

***

Evet, kimi gergin densizlerin 'Mozart dinle, iki bira iç, iyi gelir rahatlarsın' dediği bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz. Acaba dün, Erdoğan mütevazılığın, rahatlığın, sahiciliğin manifestosunu yazarken ne haldelerdi? Muhtemelen yine bir an bile gerçek bir ilişki kuramadıkları halde, iki de bir 'halkım' diye hitap ettikleri bizlerden yakınmakla meşguldüler. Fazıl'a çok bozulduklarını da tahmin etmek zor değil. Dillerinden düşürmeseler de Mozart'ı Beethoven'den ayırmadıklarını zaten biliyoruz. Ama muhtemelen bundan sonra Fazıl'ı hepten unutacaklardır. Ne gam! Bir tarafta kendinden geçmiş bir tutuculuk, diğer tarafta sanat ve insaniyet! Kaybedenin hangi taraf olduğu ortada
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp