Top
Kerem Alkin

Kerem Alkin

kalkin@bloomberght.com

29/05/2019

Piyasa da ‘proaktif’ olmalı

İç ve dış siyasi gelişmelerin Türkiye'nin gündemindeki ağırlığı ve yoğunluğu, görünen o ki, özel sektörü, piyasaları fazlaca kitliyor; fırsatları değerlendirmek, yatırımlara yoğunlaşmak noktasında paralize ediyor. Oysa, ekonomi yönetimi cephesinde 'proaktif' çalışmalar sürmekte. Bir cephede, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) birincil ve ikincil para politikası araçlarıyla, gerek piyasadaki TL miktarını, gerekse de döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmayı yönetmeye çalıştığına şahit oluyoruz. Piyasadaki TL fazlasıyla döviz satın almaya yönelmiş ise, TL'nin miktarını kısacak ve maliyetini yükseltecek tedbirlerle bu eğilimi törpülüyor; döviz mevduatındaki artışı, zorunlu karşılıkları yükselterek, döviz rezervini güçlendirmeye kullanıyor. Dövize eğilim azalınca da, bu defa piyasadaki TL likiditesinin maliyetlerini azaltacak adımlara yöneliyor. Eş zamanlı olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı cephesinde, reel sektörün finansmana erişiminde pek çok mikro paket devreye alınıyor; geçen haftaki İVME paketi ile 30 milyar TL devreye alınırken, KGF Destek Kredisi Projesi ile de, Avrupa Yatırım Fonu'nun KGF'ye sağladığı hibe fonla hayata geçirilen 'KOBİ'lerin Rekabet Edebilirliği (COSME) Programı'na da devam ediliyor. Söz konusu proje kapsamında KOBİ'ler azami 500 bin liralık krediyi yüzde 80 KGF kefaletiyle kullanabilecek. Portföy Garanti Sistemi ile kullandırılacak kredilerin vadesi 12 aya kadar geri ödemesiz olacak. Süre asgari 36 ay, azami 60 aya kadar uzatılabilecek. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal ise, 2020 yılında program bütçe sistemine geçileceğini açıklayarak; mevcut bütçe sisteminde paranın hangi amaçla harcandığının görülemediğini; program bütçe ile, kamunun parayı nerede harcadığının değil, esas hangi amaçla harcadığının ortaya konulacağını belirtti. Yani, kamu harcaması ulaştırmaya mı, sağlığa mı, işsizlikle mücadeleye mi harcanıyor; bütçede şeffaflık, hesap verilebilirlik artmış olacak. Meclis, bütçenin gerçekte hangi amaçlarla kullanıldığı daha net görürken, kamu kaynakları dağıtılırken nelere öncelik verildiğini kamuoyu da şeffaflık sayesinde görecek. Böyle, kamu bütçesinin kullanımında, bütçe dengesinin ve kamu borçlanmasının yönetiminde Türkiye bir kademe daha saygınlık kazanmış olacak. Turizmde ise, 70 milyona koşan turist sayısında nicelik değil, artık nitelikli turiste ağırlık verilecek. Bunca siyasi tartışmanın ortasında, kamu tarafı odaklanmayı kaçırmıyor. Piyasanın da işlere odaklanmayı ve 'proaktif' olmayı kaçırmamasında yarar var.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp