Top
Kemal İnat

Kemal İnat

kinat@setav.org

31/10/2015

Tek başına hükümet ve dış politika

Yarın yapılacak seçimler sonrasında sandıktan çıkacak hükümetin niteliği Türkiye'nin dış politikasının yönünü ve etkinliğini de belirleyecektir. Koalisyona ihtiyaç duyulmadan, bir partinin tek başına iktidarı sağlayacak sandalye sayısına ulaşması dış politika için ihtiyaç duyulan sağlam zemini de sağlayacaktır. Demokrasi kültürünün bütün kesimlerin içine sindiği ülkelerde koalisyon hükümetleri de etkin bir dış politika için gerekli istikrarı sağlasa da Türkiye'nin henüz bu olgunluğa ulaşmadığı görülüyor. Muhtemel bir koalisyon hükümeti, içerideki kavgaların dış politika alanına da taşınacağı ve ülkenin çıkarlarının bundan ciddi zararlar göreceği endişelerini de beraberinde getiriyor. Geçmiş dönemlerde yaşanan koalisyon tecrübeleri bu endişelerin hiç de yersiz olmadığının açık bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. Türkiye'nin, gerek terörle mücadele gerekse bölgesinde yaşanan çatışmalar açısından çok hassas bir dönemden geçtiği göz önünde bulundurulursa, geçmişteki koalisyon dönemlerinde yaşanan istikrarsızlığın 1 Kasım seçimi sonrasında da yaşanma ihtimali milli çıkarlar açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Türkiye'nin uluslararası çevrelerden ve onların yerli uzantılarından gelen manipülatif müdahaleler karşısında güçlü kalması ancak istikrarlı bir hükümetle yola devam etmesiyle mümkün olacaktır. 2013'ten beri yaşanan Gezi Olayları, 17-25 Aralık Darbe Girişimi ve PKK terörünün yeniden canlandırılması girişimlerinin, Türkiye'nin çevresinde yaşanan gelişmelere kendi çıkarları doğrultusunda gerektiği gibi tepki verme yeteneğini ne kadar zayıflattığı düşünülürse, içeride istikrarsızlığı artıracak bir koalisyon hükümeti bu konuda yaşanan olumsuzlukları daha da ciddi boyutlara taşıyacaktır. Türkiye'nin dışarıdan ve içeriden gelen tehditler karşısında sağlam durabilmesi ve etkin bir dış politika izleyebilmesi için sağlam bir ekonomiye ve istikrarlı bir siyasal yapıya sahip olması gerekmektedir. Bunun ancak tek parti iktidarıyla mümkün olabileceğini ise geçmiş tecrübeler açık bir şekilde ispat etmiştir. Çünkü 7 Haziran seçimi öncesi ve sonrasında yaşanan tartışmaların şiddeti Türkiye'nin koalisyon kültürünün temelini oluşturan uzlaşı anlayışından henüz çok uzak olduğunu göstermiştir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp