Top
27/12/2015

Yıllarca yakışıklıyım diye ciddiye alınmadım

'Küçük Prens Müzikali' isimli bir projede rol almaya hazırlanan Burak Kut, kariyeri boyunca yakışıklı olmanın dezavantajını yaşadığını söylüyor. Ünlü sanatçı, "Ben sadece yakışıklı, hoş çocuk olarak kalmak istemiyordum. Dış görünüşümden dolayı ciddiye alınmadığım zamanlar oldu. Onu yıkmak için çok çalıştım" diyor

Burak Kut, 'Küçük Prens Müzikali' isimli projede 'Pilot' karakterini canlandırmaya hazırlanıyor. Üçüncü albümünün ismi de 'Küçük Prens' olan ünlü sanatçı; müzikaldeki hologram ve üç boyut teknolojisinin kendisini çok etkilediğini söyledi. Oyun 8 Ocak'ta seyirciyle buluşacak. Burak Kut, hakkında merak edilenleri anlattı... 'Küçük Prens Müzikali' için provalarınız devam ediyor. Projeden biraz bahseder misiniz? 'Küçük Prens', dünyanın en popüler romanlarından biri. Sevgili dostum Alev Baymur projenin yapımcılığını ve yönetmenliğini yapıyor. Altan Gördüm, oyuncu yönetmenliğini, Ebru Cansız da koreografileri üstlendi. Ben 'Pilot' karakterini canlandırıyorum. Çok heyecanlıyız. Uzun süredir prova yapıyoruz. 8 Ocak'ta seyirciyle buluşacağız. İRONİK BİR TESADÜF Bu projede sizi etkileyen şey neydi? 1997'de çıkardığım üçüncü albümümün ismi de 'Küçük Prens'ti. Yıllar sonra yeniden 'Küçük Prens'le ilgili bir projede yer almak çok ironik oldu. Ben birçok oyun ve müzikal teklifi alıyorum ama burada projenin teknolojiyle harmanlanması, hologram ve üç boyutlu teknolojinin kullanılması çok ilgimi çekti. 'Küçük Prens'i iki küçük oyuncu canlandıracak ve aynı zamanda müzikalde birçok çocuk yer alıyor. Çocuklarla aynı sahnede olmak nasıl bir duygu? Çocuklarla çalışmak çok eğlenceli. Ata Berk Mutlu ve Yalgın Yeter dönüşümlü olarak 'Küçük Prens'i canlandıracaklar; ikisi de çok özel çocuklar. Sadece onlar değil, çocuklarımızın hepsi çok yetenekli. Hepsi de inanılmaz. Çocuklarla olan bağımı ve onlara olan düşkünlüğümü herkes bilir. Belli bir yaştan sonra çocuğunuzun da sizinle gurur duyacağı veya onun da ilgisini çekebilecek işler yapmaya hevesleniyorsunuz. Bu anlamda böyle bir işin karşıma çıkması çok hoş oldu. Kariyeriniz boyunca yakışıklılığınızın avantajını ya da dezavantajını yaşadığınız oldu mu? Aslında yakışıklılığımın avantajını gördüm. Kariyerimin başlarında 'yakışıklı çocuk' olarak anılmak bir anlamda bana ışık oldu. Ama ben sadece yakışıklı, hoş çocuk olarak kalmak istemiyordum. Aynı zamanda müzikal birikimi de olan, dolu biri olmak istiyordum. Dış görünüşümden dolayı ciddiye alınmadığım zamanlar oldu. Onu yıkmak için çok çalıştım. Yani açıkçası; yakışıklılığımın dezavantajını da gördüm. YAŞLANMAKTAN KORKMAM Şu an 40'lı yaşlardasınız. Halen yakışıklı olarak anılmak nasıl bir his? Ben hiç öyle hissetmiyorum. Sahnede olan insan kilosuna ve görünüşüne dikkat etmek zorunda. Bu işin en zor yanlarından biri de bu. Dışarıdan sefa sürdüğün sanılıyor ama seyircinin karşısına fit çıkabilmek için aç yaşıyorsun. Kadın olsanız, Ajda Pekkan gibi estetik cerrahiyle genç kalabilirsiniz. Peki, bir erkek olarak estetiğe bakışınız nasıl? Evet, Ajda Pekkan idolüm! Zamanla derdi olan biri değilim. Yani 'Eyvah yaşlanıyorum' gibi bir endişem yok. Yaşlılık kaçınılmaz ama korkmuyorum. Elbet yaşlanıp öleceğiz. Ama önemli olan yaptığım işlerin seviyesinin yükselmesi. Tecrübelerimi mezara götürecek halim yok. Bunları birilerine aktararak kariyerimi devam ettirmek istiyorum. Kızınız Aden'le nasıl bir ilişkiniz var? 'Küçük Prens'i biliyor mu? Biliyor tabii ama daha okumayı sökmedi. Provalarımıza geldi. Sahne sanatlarını çok seviyor. Bizim müzikalin provalarını izleyip konser veriyor. 'Keşke yurt dışına açılsaydım' dediniz mi? Her şeyin bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Olgunlaşmam gerekiyormuş demek ki. Belki daha genç yaşlarda yapsaydım kafa karışıklığı olabilirdi. Şimdi Ortadoğu'yla ilgili projelerim var. Arap ülkelerinden de pek çok yorum alıyoruz. O coğrafyadaki önemli bir isimle düet yapmayı planlıyorum. Ben nadas dönemini bitirdiğimi düşünüyorum. SİNEMA PROJEM VAR Dizi oyunculuğu da yapmıştınız. Tekrar yeni bir dizi projeniz olacak mı? Evet. Dizi çok büyük bir deneyimdi benim için. Kariyerime büyük katkısı oldu. Üçüncü jenerasyon beni dizi oyuncusu olarak tanıdı. O da büyük şans. Dizi teklifleri var ama tekrar aynı tarz bir rol oynamaktan endişeliyim. Yani yine kılıbık rolünü canlandırmaktansa ters köşe bir karakter olursa sıcak bakabilirim. Ayrıca sinema projem var; hem yapımcılık, hem de oyunculuk anlamında. Oyunculuk sonradan gelişen bir süreç sizin için. Sevdiniz mi? Oyunculuğu sevdim. Müzik konusunda mütevazı olmama gerek yok ama oyunculuk konusunda haddimi biliyorum. Bu konuda çok çalışıyorum. Aslında oyunculuk müzikle beraber başladı. Rahmetli babam oyuncu olmamı çok istiyordu. Babamın bu arzusu hep içimde bir yerde duruyordu. Ancak haddimi bildiğim için kendimi hep geride tuttum. Şimdi oyunclukta verimli olabilirim. YUNAN DİVAYLA DÜET YAPTIM 'Küçük Prens Müzikali' dışında yeni bir projeniz var mı? Yunanistan'ın divası Kaiti Garbi'yle düet projemiz oldu. Geçen hafta dijital olarak yayınlanmaya başladı. Onun klibi çıkacak. İki şarkılık bir albüm oldu. Kaiti ile çok iyi anlaştık. Hem burada, hem de Yunanistan'da konserlerimiz olacak. Siz daha önce de Yunan bir sanatçıyla düet yapmıştınız, değil mi? Evet, 1997 yılında Sakis Rouvas ile düet yapmıştım. O dönem Yunan hayranlarımdan mektuplar alıyordum ama kendimle o kadar meşguldüm ki, ne olduğunun bile farkında değildim. BİR GÜN PARMAKLA GÖSTERECEKSİNİZ! Çocukların sahnede olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu projenin içinde bale ve dans var. Baleye başlama yaşı 5. Demek ki çocuklar 5 yaşından itibaren sahneye çıkabilir. Çocuk gönüllüyse ve yetenekliyse, sahnede yer almasında bir sakınca yok. Benim yeteneğimi de okuldaki öğretmenlerim keşfetti. Onların beni yönlendirmesi sayesinde uluslararası başarılara sahip oldum. Bu anlamda çocukların aileleri ve öğretmenleri de itici güç oluyorsa bir mahsuru yok. Siz çocukken başarılı olacağınızı hayal ediyor muydunuz? Bunların hayalini kurmak aslında o kadar kolay değil. Mahalle arasında, kramponlarla futbol oynayan bir çocuktum. Ben hiçbir zaman şekle önem vermedim ama biraz dikkat çeken tatlı bir çocuktum. Öyle olunca, mahallede gıcık tipler beni oyunlara almazdı. Ben de çok bozulurdum. O zamanlardan birinde "Bir gün beni parmakla göstereceksiniz" diye bağırdığımı hatırlıyorum. Bunu çok mu istemişim, bilmiyorum. Böyle övgülere layık olacağımı ve büyük paralar kazanacağımı hiç hayal etmedim. Hatta ilk başarımı, liselerarası müzik yarışmasını kazandığımızda yaşamıştım. Broadway müzikali yapmaktan sayısını hatırlayamadığım pek çok düete imza attım. Şansım da yaver gitti sanırım.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp