Top
Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

hincal.uluc@sabah.com.tr

18/01/2020

Komet’ten Bedri Rahmi’ye Neşeli Sanat!..

Önce en önemli lafı söyleyeyim, hikayemi sonra anlatırım.. Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi 45 numarada Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu sergisi var.. Harika kere harika.. Bu hafta sonu, olmadı hafta içinde yolunuzu düşürün ve mutlak görün.. Bedri Rahmi'yi bu kadar güzel eserleriyle görme fırsatı kaçmaz.. Perşembe öğleden sonra uzun uzun vaktimi orda geçirdim. Ayrılmak istemedim.. Bedri Rahmi'yi zaten çok severim.. Bu defa bittim.. Çıkarken, bir dosta rastladım.. 'Aldığın resmi söyle de ona dikkatli bakalım' dedi.. Güldüm.. 'Ben Bedri Rahmi alacak kadar zengin değilim' dedim.. Lafın özü benim değil.. Komet'ten yürütme.. Tıpkı Bedri Rahmi gibi hem ressam, hem şair dostum, arkadaşlığı ile gurur duyduğum Komet'ten mülhem.. Yıllar evvel Milliyet'teki röportajında okumuştum.. 'Evinizde Komet resmi var mı' diye sormuşlardı da 'Ben Komet alacak kadar zengin değilim' demişti. İşin gerçeğini sorarsanız, ben Komet alacak kadar zenginim. Hatta öyle zenginim gibi, sahibi olduğum Komet'i her gün bir kaç defa çiğnerim.. Hayır, soyut laf değil, gerçekten, resmen çiğnerim.. Resmen pabuçlarımla üzerine basar geçerim.. Nasıl mı?. Benim Komet'im üzerinde adı yazılı olan bir paspas da ondan.. Yıllardan beri evimin kapısının önünde duruyor, her giren çıkan basıyor.. Yıllar önce bir Komet sergisinde pahalı fotoğrafları yanında, böyle seri imal ettiği ucuz şirinlikler de vardı.. Bir paspası anında kaptım.. Kapısının önünde Komet yazan kaç ev var dünyada?. Bize gelin sizi Komet karşılasın.. Çiğneyin geçin.. Anlayın ne kadar zengin olduğumu.. Ne güzel oldu, Komet'le Bedri Rahmi'yi arka arkaya izlemem.. Zuhal Demirarslan, NTV'de Komet belgeseli yayınlamış. Harika sanat belgeselleri yapar 'Benim Sanatım' başlığı altında.. Haber verdi. YouTube'da 'NTV Komet' yazdım. Tıkladım.. Harika iş çıkarmış Zuhal.. Komet, o büyük sanatçı, ama muhteşem insan ancak böyle anlatılır.. 'Muhteşem' deyişim lafın gelişi değil. Onunla yıllanmış dostluğumuz var.. Paris'te tesadüfen tanışmıştık. O kente gittiğimde 'mutlak'larımdan biridir, St. Germain'deki Cafe Fleur'de kahvaltı etmek.. (Kulakların çınlasın Dr. Mehmet Öz) O muhteşem bulvar kafesinde otururken, Ertekin'le, Komet geldi. Ertekin'in Paris yıllarından dostu.. Önce sarmaş dolaş oldular. Sonra Ertekin tanıştırdı. Adam sevilmeyecek gibi değil.. Türkiye'de olduğu zamanlar hep Ertekin'e gelirdi. Saatlerce oturur, sohbetleşirdik, Ortaköy'de.. Öyle can adamdır. Bir sergisinde, mavi üzerine harika bir resmine rastladım. Baktım fiyatı da uygun.. Hemen davrandım.. Komet 'O resim satıldı ne yazık' dedi. 'Ama merak etme, sana ayni maviyi yaparım..' Yıllar geçti, hâlâ yapacak.. Ertekin'in önce Ortaköy'ü sonra kendisi gidince, buluşamaz da olduk.. Zuhal'e 'Bir yemek ayarla da, yeniden buluşalım' dedim. Hafta içinde hasret gidereceğiz herhalde ve ben tabii 'Ne oldu benim mavi' diyeceğim.. Şimdi bu, filozof, şair, ressam ve dünyanın en matrak adamı Komet'i siz de You Tube'dan izleyin yarım saatinizi ayırıp.. Gelelim Bedri Rahmi'ye.. Gençlik yıllarımda kimbilir kaç genç kızın kulağına fısıldadığım Karadut şairi'nin 'Karadut' tablosunu ilk defa bu sergide gördüm.. Siz de sayfamda görüyorsunuz zaten.. O Karadut eşi Eren değil.. Sevgilisi, onu da bilin.. Benim en dikkatimi çeken, bakarken çok güldüğüm Turkish Key / Türk Anahtarı adlı tablosu oldu. Görür görmez Fransız ressam Gustave Coubert'in 1860'larda, zamanın Osmanlı Büyükelçisi Halil Paşa'nın siparişi üzerine yaptığı 'Origin of the World/ Dünyanın Merkezi' adlı tablosu aklıma geldi. Paşa, balerin sevgilisinin vajinasının resmini ünlü ressama yaptırmış, evinin salonuna asmıştı. Üzerinde bir perde vardı tablonun. Merak eden kaldırıp bakarmış. Enis Batur kitabını yazdı 'Elma' diye de, en çok satan kitabı oldu, Üstadın.. Kumarbaz Paşa, iflas durumuna gelince, tabloyu da satmış.. Şimdi Orsay Müzesi'nde sergileniyor, Paris'te.. Tabii o resmi köşeme koyamam.. Anladınız Bedri Rahmi'nin Turkish Key/ Türk Anahtarı'nı da koyamam.. Dünyanın Merkezi kapısını açan Türk Anahtarı'nı çizmiş, bizim Üstat da.. Coubert gibi, tıpkısının aynisi değil, tabii. Hafif soyutlamış Bedri Rahmi ki, üzerine perde örtme gereği olmasın. İşte size, sanatın eğlenceli ve neşeli yanlarını da sunan bir hafta sonu önerisi.. YouTube'da Komet.. Nişantaşı'nda Bedri Rahmi.. İşte Bedri Rahmi... İşte Bedri Rahmi'nin 'Karadut' tablosu ve işte Bedri Rahmi'nin 'Karadut' şiiri!.. Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin.

***

İki kadın!.. 'Yuvayı yapan dişi kuştur' demiş eskiler.. İstanbul bizim yuvamız.. Gazetem bizim yuvamız.. mı, acaba?. O zaman niye İstanbul'um hele trafiği ile öfke veriyor bana.. Gazetem niye kızdırıyor beni?. İkisini de 'Yuva' yapamadık da ondan.. Bu yüzden bugün İki Dişi Kuş'tan söz etmek istedim size.. Sabah evden çıktığımdan, gazetemde odama girene dek süren yolculuğumda karşıma çıkan iki 'Kadın' dan.. Akmerkez'i biraz geçtik ki, Ercan 'Sola bakın Hıncal Bey' dedi.. Baktım.. Lüks bir BMW.. Direksiyonda bir kadın var.. Sol elinde cep telefonu.. Sağ elinde bir kola kutusu.. Yok, ahtapot falan değil. Başka eli yok.. 'Arabayı kim sürüyor' diyeceksiniz.. Sağ taraf kaportada boydan boya yazılı kimin sürdüğü.. Mavi BMW sapsarı bir şeye (Taksi mi acaba) boydan boya sürtünmüş. Şaşmadım tabii. Nispetiye Caddesi'nin en kalabalık trafiğinde, kolasını içerken, telefonla konuşan bir yere sürter tabii. Ama ucuz atlatılmış bir kaza.. Maazallah, başkalarına da ölümcül zarar verebilirdi. Dünyada yapılan araştırmalar, kazalarda en çok ölüm sebebini 'Telefon' olarak yazıyor çünkü.. Bizim Dişi Kuş, bir de kola içiyor beraberinde.. Onlarca metre yan yana gittik. Kolayı iki bacağının arasına sıkıştırdı, boşalan elini telefona uzattı, bu defa da mesaj yazmaya başladı.. 'Yavaşla' dedim Ercan'a.. 'Cehennem olsun gitsin.. Bize de çarpmasın..' Bu dişi kuşun plakası 34 AND 261.. Bu kadar umursamaz oluşunun sorumlusu da İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu.. Kadında yakalanma korkusu yok çünkü.. Bir defa trafik polisinin çevirme ihtimali binde bir bile değil.. Yol boyu polis görmedik zaten.. Çevirse de ceza 3 otuz para.. Singapur'daki gibi binlerce Amerikan Doları para cezası kes, telefonuna el koy, bir de 3 aydan başlayan hapis talebi ile mahkemeye ver bakalım, 'pervasız' kalıyor mu, ülkede.. Trafik terörü, PKK teröründen çok daha fazla insan öldürüyor, her yıl, Sayın Bakanım.. Etkisiz hale getirilen PKK'lıları her gün görüntüleri ile izliyoruz. Peki Trafik Teröristi'ni yok etmeyi ne zaman düşüneceksiniz?. * Gazetenin kapısından girdim. Asansörlere yürüdüm. Orada bir kadın var. Tek kadın.. Gözümün içine bakarak, hem iniş, hem çıkış düğmesine bastı. Dolu bir asansör geldi. İnen yok. Bizimki iniş düğmesine bastı diye durdu. Bizimki tıkış tıkış girdi inen asansöre.. Gittiler. Az sonra ayni asansör bu defa yukarı için geldi. Tahmin ettiniz, bizim kurallara değil sadece, insanlara, ayni gazetedeki meslektaşlarına da saygısız dişi kuşumuz tek başına içerde.. Uyanık ya.. Sırasını beklemek, hakkına razı olmak yerine, inen çıkan herkesi eşek yerine koyuyor ve iki düğmeye birden basıyor.. ..Ve ben bu kadınla ayni gazetede çalıştığım için 'Takım' olacağım öyle mi?. Sabahçılar olacağız öyle mi?. Zor oluruz!. Yeni binaya taşınırken, ağır kurallar getirmeliyiz. Asansörlerde kamera var. Uyanıkları anında tespit mümkün.. Biz insanlıktan değil, 'ceza'dan anlarız ya.. Gereğini yapalım ki, kötü adetler de bizimle taşınmasın.

***

Kov Hocayı gitsin!.. Kendi poposunu kurtarmak isteyen Başkanların teknik direktör kovma adeti devam ediyor. İkinci yarının başlamasına günler kala Malatyaspor, Sergen Yalçın'ı kovdu. Sergen bu ülkenin en iyi top oynatan hocalarından biri. Malatya ligde Galatasaray'ın hemen altında.. O zaman niye?. Niyesi yok!. Sergen sezon başından beri işine son verilen 13'üncü teknik direktör. Kayserispor 3, Antalyaspor, Ankaragücü 2'şer hoca değiştirdi, yarım sezonda. Başarı uzun vadeli plan ve uzun vadeli hocalarla gelir. Dünyaya bakın. Bizim spor tarihimize bakın, göreceksiniz.. Zırt pırt değişen hocalarla da en çok küme düşülür.. Bir örnek vereyim. Sezon başında Hikmet Karaman Kayseri'ye çok iyi top oynatıyordu. Kulüp talihsiz çok puan kaybetti. Sabretmedi kovdular.. Samet Aybaba.. Onu da kovdular.. Bülent Uygun.. Onu da kovdular.. Şimdi Kayseri, 10 puanla sonuncu.. Ama gerçekler kimin umurunda.. Nasılsa parası cebinden çıkmıyor.. O zaman sen oy kaybedeceğine, kulüp kaybetsin.. Kov hocayı gitsin..

***

SEVDİĞİM LAFLAR Laf yetiştirmekte çok başarılı kişiler, kendini yetiştirmede çok başarısızdır. Albert Camus TEBESSÜM Kardan Adam, öbür Kardan Adam'a ne dedi?. - Haklısın!.. Benim de burnuma havuç kokusu geliyor.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp