Kayseri Belediye Başkanı, "Ticaret ve endüstri bizim iliklerimize işlemiş" diyor...
Eee, ne var bunda?
Çok şey var, çok.
Eskiden Türkler ticaret yapmaktan utanırlardı.
Ekonomi gayrimüslimlere "bırakılmıştı"...
Tek gözde sınıf vardı:
Bürokrasi. Yönetici sınıf...
Bu bütün bir Osmanlı döneminde olduğu gibi cumhuriyette de böyleydi.
Gerçi İttihatçılar tarafından iki dönem bunu kırma çabası gösterildi ama...
Birincisi, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, özellikle İaşe Nazırı Kara Kemal Bey öncülüğünde...
"Milli burjuva" yetiştirmek istediler.
Saksıda yetişmiyordu tabii.
Çok küçük ölçekte başarılı oldular.
İkincisi, bu sefer İkinci Savaş yıllarında...
Gene İttihatçılar. Bu sefer Şükrü Saracoğlu yönetiminde, İnönü'nün de onayıyla.
"Varlık Vergisi"yle özellikle Yahudi tüccarın "belini kırmak" istediler. Sermaye el değiştirecekti.
Hiçbir işe yaramadı, atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi.
***
Bürokrasinin prangalarından kurtulabildiği ölçüde.
Bürokrasi buna ses çıkaramıyor ama bunun üstyapıdaki yansıması olan "siyasetin Türk tüccarının eline geçmesine" ifrit oluyordu.
Üç kere bunu zor kullanarak yıkmayı denedi:
1960, 1971 ve 1980.
Görünürde sola karşı, ama aslında boyun eğmeyen tüccara karşıydı!
1983'te Özal geldi ve bütün zincirleri kırdı.
Ticaret de sanayi de kanatlandı.
2002'de Erdoğan gelince de fişekledi, roketledi.
***
Başı örtülü hanımlar araba kullanıyorlardı!
Dünyanın sonu gelmişti.
Evet ama, o kabız İttihatçı bürokrat dünyasının...
Bürokrasi de, hep yaptığı gibi, son çare olarak Atatürkçülük kılıfına sığındı.
Bakalım 2023'te ne halt edecekler? "Rövanşı" alıp Türkiye'ye en az bir beş yıl vakit kaybettirecekler mi?
***
CHP milletvekili.
Benim babama da sorarsanız "ticaret en ayıp şey"di...
Devlet memuru.
İkisi de toprak altında.
Çok şükür, fikirleri de!