Top
Elvan Demirkan

Elvan Demirkan

elvan.demirkan@sabah.com.tr

24/01/2016

Haklı olmak mı huzurlu olmak mı?

Kendinize soracağınız en önemli sorulardan biridir bu!
Hepimizde çeşitli derecelerde (bazılarında takıntı boyutunda) başkalarını eleştirme ve değiştirme ihtiyacı var.
Arkadaşımızın çocuğunu nasıl yetiştirdiği, komşumuzun politik fikirleri, iş arkadaşınızın kocası ile ilişkisi; bize dert olur. Ya da siz bir yolu tercih ederken arabayı kullanan eşinizin başka bir yolu tercih etmesi, çocuğunuzun giyim zevki, tuvalet kapağının açık veya kapalı tutulması gibi bir yığın küçük küçük ama vazgeçemediğiniz, daha da kötüsü kronikleştirdiğiniz takıntılar...
Her gün bir başkasının görüşünün, davranışının, görüntüsünün yanlış olduğunu ispat etmek için ne kadar enerji sarf ediyoruz farkında mısınız?

KONTROLÜ BIRAKIN
Kendinizi en son ne zaman rahat hissettiğinizi bir düşünün. Belki gerçekten haklısınız; çevrenizdekiler eleştirdiğiniz yönlerini bir düzeltseler, belki daha iyi yaşayacaklar. Ama bu, yani onları değiştirmek; sizin işiniz değil! Bir an için kontrol etmeyi bıraktığımızı düşünelim. Bu düşüncenin yarattığı reaksiyon muhtemelen 'Ortalık toplanmaz, ev ödevi yapılmaz, ev yıkılır, hastalıklar başlar, gideceğimiz yere varamayız, ben hatırlatmasam her şey unutulur, ilişkiler bozulur. Buna izin veremem' olur.
Bu kadar derinden gelen negatif görüş doğamızda var.
Peki, sizce asıl sorun; karşımızdakinin, verdiğimiz aklı anlamaması mı, yoksa tekrarlanan negatif ve zorlayıcı ilişkinizin doğası mı?
Çünkü karşımızdaki, genelde ne söylediğimizden çok, nasıl söylediğimize karşı koyuyor.
En yakın arkadaşınızı, eşinizi, çocuğunuzu yargılamaya başladığınız anda, o karşı koyma ve direnme ihtiyaçları hemen ortaya çıkar. Ama yine de hepimiz birbirimize ne yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Sürekli kontrol etme arzumuz ve her şeyin nasıl olması gerektiğini yalnız kendimizin bildiğine inanmamız; başkalarının eleştirilmeye nasıl karşı koyduklarını fark etmemize engel oluyor.
Yıllarca yakınlarımı değiştirmek için enerji sarf ettim. Nihayet kendimi çok enerjik hissediyorum. Sebebi de özel bir diyet, yeşil sebze suları, vitaminler değil; enerjimi ne kadar yanlış yerlere harcadığımı fark ettim. Kendi hayatımda bilinçli olarak bazı takıntılarımı birer birer üzerimden atmaya başladığımdan bu yana vücudum bir zırh gibi kaskatı olmaktan çıktı. Duygusal enerjimi harcamadan yaşamayı öğrendim.
Burada tüm kontrol mekanizmanızı bir anda kesmekten bahsetmiyorum. Ancak kontrolü kaybetme endişemiz öyle hayati önem taşıyan konulardan bile değil. En büyük stresimizin çoğu, genelde en küçük, en önemsiz olaylara gösterdiğimiz tepkilerden kaynaklanıyor.
Peki ya siz? Enerjinizi nereye harcıyorsunuz? Duygusal enerjinizi artırmak için nelerden vazgeçmeniz gerekiyor?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp