Top
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

oralcalislar@gmail.com

29/11/2017

ABD, YPG’den vazgeçer mi?

Tayyip Erdoğan-Donald Trump telefon görüşmesinden dışarıya yansıtılan en önemli konu, YPG’ye gönderilen silahların son bulacağıydı. Trump, “Bu saçmalıktı, artık buna son veriyoruz” demişti.

Her ne kadar, Türkiye’den gelen eleştiriler üzerine, “DEAŞ’ı bitirmek amacıyla bu desteği veriyoruz. Sonra kesilecek” dense bile, bunun bir stratejik tercih olduğu belliydi. Trump’ın yeni açıklamasıyla kafalar karıştı.

Çok geçmedi, Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı), “YPG’ye destek sürecek” diyerek, asıl amacın devam ettiğini tekrarlamış oldu.

İki ABD mi?

ABD açısından bir açmaz olduğu söylenebilir. Eski ve köklü müttefiki, NATO’daki en güçlü ortağı Türkiye ile, işler iyi gitmiyor. ABD’nin “derin güçleri", Tayyip Erdoğan’ı istemiyor. “Erdoğansız bir Ankara” planı yaptıklarına ilişkin çok sayıda veri ortalıkta dolaşıyor. Zarraf davasını zaten hepimizin gündeminde.

Ancak, Erdoğan, seçimle gelmiş, bir siyasetçi olarak, içerideki gücünü koruyor. Dış politikada ise, özellikle Rusya ile giriştiği ittifak siyaseti, bölgedeki dengeleri etkileyebiliyor…

Bu gerçeklerin farkında olduğunu düşündüğüm Trump, Türkiye’nin Batı ittifakı dışına itilmesine karşı bir arayış içinde gibi görünüyor.

ABD içinde bir farklılaşmadan söz edilebilir mi? “Erdoğan’ı istemeyiz” diyenlerle, “Türkiye Batı’dan kopmamalı” diyenler arasında bir ayrışma olabilir mi?

İran’ın güçlenmesi

İran, Saddam sonrası, bölgedeki en etkili siyasi ve askeri güç haline dönüştü. “Şii Yayı” diye tanımlanan ve Tahran- Bağdat-Şam-Beyrut’tan oluşan eksenin, esas olarak İran’ın denetimine girdiği görülüyor. Irak Kürdistanı’na yapılan son operasyonun temel gücünü İran’ın denetimindeki milislerin oluşturması, Tahran’ın etkisini gözler önüne serdi.

İran, ABD müdahalesine karşı Rusya ile birlikte hareket ederek, kendisine bir zırh edinmiş durumda. Esad’ın Batı ve ABD tarafından da kabul edilecek bir noktaya gelmesi, yine İran ve Rusya lehine yazılabilir. Bölgedeki en kalabalık unsurlardan olan Sünni Arapların tamamen iktidar dışı kalması da ayrı bir soru işareti ve patlama potansiyeli.

Geriye bölgenin en dinamik denge gücü olarak, Kürtler kalıyor. ABD’nin Kürtlerden (ya da daha açıkça: YPG’den) vazgeçmesi, bölgedeki askeri gücü açısından bir zaaf oluşturacak. ABD için “Hem YPG, hem Türkiye” formülü mümkün mü? Türkiye, bazı ödünler karşılığında, böyle bir formüle evet diyebilir mi? Derse, bölgedeki dengeler yeni baştan şekillenebilir mi?

Türkiye’nin, YPG konusunda izlediği sert çizgi, bölgedeki etkinliğini zayıflatıcı sonuçlar doğurmuştu. Bu pozisyon değişebilir mi?

Geleceği karmaşık bir coğrafyadan söz ediyoruz.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp