Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

18/06/2020

Almanya’nın Türkiye takıntısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemde Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile iki kez görüştü, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman mevkidaşı Heiko Maas ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da muhataplarıyla iletişime geçti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bu konuda Berlin’de temaslarda bulundu. Bu diyalogların ortak yanı, Almanya ile Türkiye arasındaki hava köprüsünün bir an önce açılması ve Berlin hükümetinin koyduğu seyahat uyarılarını kaldırmasıydı. Türk Hava Yolları ve Alman Lufthansa Havayolları iki ülke arasındaki uçuş planlarını günler öncesinden açıklamıştı. İki havayolunun ortak kuruluşu SunExpress de öyle. Türkiye’de binlerce Alman şirketi faaliyet gösteriyor. Almanların burada ayrıca çok sayıda otel yatırımı var. Alman Fraport, Antalya Havalimanı’nın işletmecisi durumunda. Almanya’da yaşayan 4 milyona yakın Türkiye kökenli ile Türkiye’ye yerleşmiş durumda olan on binlerce Alman vatandaşını da unutmamak lazım. Bütün bunları, Almanya-Türkiye arasındaki güçlü ve özel ilişkiyi hatırlatmak için sıralıyorum. Ülkeler, vatandaşlarının can güvenliği ve sağlıklarından sorumludur, buna şüphe yok. Ancak Türkiye az gelişmiş bir Afrika ülkesi değil. Üstelik CovId-19 salgınını en iyi yöneten ülkelerden biri. Gerek altyapısı, gerekse iyi yetişmiş sağlık gücüyle dikkat çekici bir mücadele veriyor. Vaka sayısı, ölüm oranı ve iyileşen hasta gibi kriterlerde Türkiye, Avrupa ülkelerinden çok daha başarılı. Üstelik Türkiye’deki tesisler, çok ciddi denetim altında ve neredeyse tamamı TÜv Süd gibi Alman sertifikasyon kuruluşlarının belgelerine sahipler. Geçenlerde Türkiye’nin en önemli turizm markalarından Rixos Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince’nin Instagram’daki birkaç yayınına rastladım. Tesislerinde hijyenle ilgili alınan önlemleri madde madde açıklıyordu. Almanya’daki otellerin hangisinde bu şartlar eksiksiz yerine getiriliyor acaba? Türkiye’de sadece Rixos, Kempinski, Mandarin, d-Maris, Maxx Royal, Hillside gibi premium markalar değil ortalama konaklama tesisleri bile Avrupa’nın fersah fersah ötesinde standartlara sahip. Ne Fransa’da ne İtalya ne de İspanya’da Türkiye seviyesinde bir temizlik bulunabilir. Bugüne kadar Avrupa’daki belli başlı havalimanlarının neredeyse tamamına uçtum. Birçoğunda tuvalete giremezsiniz. Bu kadar açık bir tablo varken, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını ağustos ayı sonuna kadar uzatması anlaşılır ve kabul edilebilir gibi değil. Sınırlar sadece AB’ye açıldığında sorun olmayacak sanıyorlar. Almanlar, ülkelerindeki salgının önemli oranda komşuları Avusturya’dan yayıldığını hatırlamıyor galiba. Almanya’nın katı tutumunun, virüse dair kaygıların ötesine geçtiğini düşünüyorum. Alman vatandaşları, toplam 80 bin insanın hayatını kaybettiği İtalya ve İspanya’ya bu tür bir uyarı olmadan seyahat edebiliyorken Türkiye’ye salgının merkezi gibi davranılması çok büyük haksızlık. Berlin hükümeti; siyasi çevrelerdeki önyargılara, Türkiye karşıtlarına ve Alman medyasında nefret boyutuna varan karalama kampanyalarına teslim olmuş gibi görünüyor.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp