Top
Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

24/09/2019

İklimi koruma seferberliği

Konu savaş ve barış gibi güncel meseleler kadar önemli, hatta onlardan daha “hayati”, çünkü söz konusu olan, üzerinde yaşadığımız yerkürenin ve dolayısıyla insanlığın geleceği.

Kısaca “iklim değişikliği” diye adlandırılan meseleden söz ediyoruz.

Konu şu sırada dünya gündeminin tepesinde.

BM Genel Kurul toplantıları için New York’ta bulunan dünya liderleri, mutat görüşmelerin dışında, bir İklim Zirvesi’nde bir araya geliyorlar. Amaç, ciddi küresel bir kriz yaratan iklim değişikliğini durdurmak için ne yapmak gerektiğini tartışmak ve 2015 yılında Paris’te imzalanan konuyla ilgili antlaşmanın nasıl hayata geçirilebileceğinin yollarını aramaktır.

Bu olağanüstü zirve bir yandan iklim değişikliğinin yarattığı bir dizi doğal afetin, diğer yandan uluslararası bir kampanyanın yol açtığı baskıların ışığında gerçekleşiyor.

Son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde görülen korkunç fırtınalar, seller, aşırı hava ısınması, kuraklık ve erozyona gibi çeşitli doğal afetler küresel çapta bütün insanların günlük yaşamını tehdit ediyor.

Artık dünyanın çeşitli yerlerinde sıradan insanlar da bu tehlikenin farkında. Yani halklar uyanıyor, tepkilerini gösteriyor ve ne yapılacaksa bir an önce yapılmasını istiyor.

***

İşte geçen cuma günü, 150’den fazla ülkede milyonlarca insan bu amaçla sokaklara döküldü. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının desteklediği okul öğrencilerinin hareketi Türkiye dâhil birçok ülkede yeni kuşağın bu konudaki duyarlılığını ortaya koydu.

Bunlar karamsar tabloyu bir nebze aydınlatan, umut verici gelişmeler. Ancak gelinen noktada artık iklim değişikliğine yol açan (özellikle karbondioksit emisyonu gibi) faktörlere karşı etkin tedbirlerin alınması hususunda harekete geçilmesi için uluslararası “bir siyasi iklim değişikliği”ne de ihtiyaç var. Maalesef Paris Antlaşması’nın hayata geçirilmesi konusunda dahi böyle bir siyasi irade şu ana kadar görülmedi. İklim değişikliğinden asıl sorumlu devletler, açıkçası hâlâ yan çiziyor.

Evet, halklarda bir uyanma, tehlikeyi sezme eğilimi giderek yaygınlaşıyor. Ama bu duyarlılığı eyleme dönüştürecek devlet mekanizmalarının da harekete geçmesi şart.

New York’ta ki İklim Zirvesi siyasilerin, devlet iradesinin bu konuda ne kadar istekli, kararlı ve muktedir olduğunu gösterecektir.-***

Türkiye’de bu alanda dışarıdakine benzer bir duyarlılığın gösterilmesi ve özellikle çocukların, gençlerin bu harekete katılmaları umut veriyor.

Açıkçası, Türkiye çevre konularında şimdiye kadar gereken ilgiyi göstermemiş, bireyler “Dünyayı ben mi kurtaracağım!” zihniyeti ile Türkiye’nin doğasını bozan alışkanlıklarını sürdürmüş, devlet yetkilileri de gereken tedbirleri yeteri kadar almamıştır.

Son gelişmeler bu bakımdan Türkiye’de de yeni bir sayfa açabilir. Türkiye, 2015’te imzaladığı Paris Antlaşması’nı Meclis’ten geçirip iklimi koruyacak tedbirleri uygulamaya koyabilir. Aynı zamanda bu yeni uyanış sonucunda vatandaşlar çevreyi korumak, doğayı bozmamak konusunda daha bilinçli ve sorumlu hareket edebilir. Unutmayalım: Bu vatan bizim, yeryüzü de hepimizin…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp