Top
Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

13/01/2020

‘Bazen budama bıçağıyla vura vura bir yol açmak gerekebilir’

‘Bazen budama bıçağıyla vura vura bir yol açmak gerekebilir’

1KISA BİR TARİHÇE

Bürokrasi: “Devlet daireleri, devlet işlerinin görüldüğü ofisler anlamındaki “büreau”, hakimiyet ve “iktidar” anlamındaki “cratie” kelimelerinin birleşmeleriyle oluşan bir terim olup en genel tanımı ile devlet dairelerinin hakimiyetini ve iktidarını ifade etmektedir.” (1)

Bürokrasi tarihimiz 150 yıl, hatta daha fazla bir geçmişe götürülebilir.1839 Tanzimat Fermanıyla başlayan idaredeki yeni yapılaşma, değişik düzenlemelerle Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğundan bu yana Kara Avrupası ve Fransa idari sistemi benimsenmiştir. İdari yapılanmada bazı anglo-sakson ülke uygulamaları görülse de yapılanmadaki temel fonksiyon korunmuştur.

2SİSTEMİN GETİRDİKLERİ

Eski sistemde bakan, müsteşar, müsteşar yrd, genel müdür vb. dikey yapılanma esas alınmış olup, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bu yapılanma özünde köklü değişikliğe uğramıştır. Müsteşarlıklar ve yardımcılıkları ile bazı genel müdürlükler kaldırılmış, bakanın yanında, bakan yardımcılıkları, politika kurulları, ofis ve bağlı kuruluşlar yapılanmasına gidilmiştir. Bunların yetki                ve görevleri kuruluş mevzuatında yazılıdır.

Kısaca  “Yeni yönetim sistemiyle birlikte yürütme erkinin doğrudan millet tarafından seçildiği ve yürütmenin tek başlı olduğu kuvvetler ayrılığının sert bir şekilde tatbik edildiği sisteme geçiş yapılmıştır. 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte fiilen uygulanmaya başlayan yeni sistemle birlikte, resmi aktörler içerisinde politika oluşturma aktörlerinde de ciddi değişiklikler yaşanmıştır” (2) 

“24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı 1 No’lu kararnamesi ile devrim niteliğinde kararlar alınmış ve bir nevi merkezi yönetimin bütün yapıları tekrar sil baştan dizayn edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde merkezi yönetim yapısı; ofisler, politika kurulları, bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar olmak üzere dört yapıdan oluşmuştur .

Yeni yönetim sistemiyle birlikte cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanlığı politika kurulları sayesinde geniş seçmen kitleleri arasındaki gruplarla etkileşim içerisinde olacak ve onların istek ve dileklerine daha çok kulak kabartacaktır. Sorunların çözümü noktasında kamu politikaları belirlenirken politika modellerinden grup modeli ve kamu tercihi modelinin problem akış havuzunda daha çok gündem oluşturması, karar ve uygulama aşamasında ise yeni sistemin özelliği gereği revizyonist ve rasyonel bir kamu politikası modelinin başat rol oynaması beklenmektedir”  (3)

Buna göre politika kurulları politikaları belirleyecek, bakanlıklar uygulayacak, ofisler denetleyecek, bağlı kuruluşlarda stratejik önem ve fonksiyonları gözetilerek Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışacaklardır.

Eski yarı parlamenter sistem; hantal kamu bürokrasisinin, devletin işlerliğini ve verimini düşürdüğü müzminleşmiş bir yapıydı. Vatandaşın yaşam kalitesini negatif etkileyen eski sistem yerini meşruiyetini direkt halktan alan ve tüm unsurlarıyla millete hesap veren Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine (Başkanlık) geçiş kaçınılmazdı. Sistemin süreç içerisinde aksayan yönleri varsa giderilecekti ve de giderilmektedir. Nitekim başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yetkililer buna değinmişlerdir. Teşkilatlanmaya bakılacak olursa açıkta kalan ve dokunulmayan hiçbir husus yoktur. Eksiklik, aksama veya sorun sayılabilecek durum varsa, bu sistemin işleyişini sağlayan insan unsurunda ve koordinasyonun yeterli olmamasında ve de halka yeterince anlatılamamasındandır. Bunun içinde yapılması gereken (daha önceki bir yazımda da ifade ettiğim gibi) (4) “düşünce biçimlerinin değişmesi” ve “adanmışlık” bilincinin gelişmesidir. Filozof Bacon’un benzetmesiyle ; “Karınca kendisi için yararlı, ancak bahçeye zararlı bir hayvandır. Kendine aşırı düşkün kişiler de ülkelerine böyle zarar verir. Kendine düşkünlüğü ile ülkenin düşkünlüğü arasında bir ölçü olmalıdır. Kendini öyle düşünmelisin ki, başkalarına ama özellikle kralına ve vatanına haksızlık yapmamalısın.” (5) Aksi takdirde her şey söylemde kalır ve eyleme geçmez.

3 BÜROKRASİ VE LİYAKAT

Öncelikle yeni bir insan kaynakları mevzuatının ivedi olarak çıkarılması, bu bağlamda hizmet şartları, nitelikleri, ilerleme ve yükselmeleri, aylık ve ödenekleri vb. için farklı bir sistem getirilmelidir. Devlet Memurları Kanunu ivedi yürürlükten kaldırılmalıdır. Bu konuda ciddi çalışmalar olduğu bilinmekte ve bunun süratle kanunlaşması beklenmektedir.

İnsan kaynakları ve bunu oluşturan insan grupları,  temel eğitim almış ve liyakat esasına göre  oluşturulmaktadır. Hedef; kamu veya özel sektör olsun insan odaklı iyi bir organizasyon, iyi bir iş yönetimi, performans, verimlilik, öngörülebilirlik, sorun çözücü ve adil vb. bir yönetimi sağlamaktır.

Belki de bu unsurlar içinde en dikkati çeken “liyakat” unsurudur. Liyakati açıklamaya gerek olmamakla birlikte inancımız gereği  “işi ehline verin” ilkesi her şeyi anlatmaktadır. Bu ehliyette olması gerekenler; üstleneceği görevde hukuku, adaleti ve insan onurunu önceleyen, bilgi birikimi, fiziksel ve ruhsal olgunluk,  empati yapabilen, varsa egosunu yenerek astıyla üstüyle sağlıklı iletişim kurabilen, paylaşabilen, makul ve yerinde olan eleştirilere açık, gerektiğinde astlarına karşı inisiyatif alabilen, öngörülü ve mevzuat çerçevesinde şeffaf ve hesap verebilir olmasıdır.

Bürokratlarımızın bunları bildiklerinden kuşkumuz olmamakla birlikte, uygulama ve atamalarda bu kriterlere uyuluyor mu, ne kadar uyuluyor? Kategorik olarak uyulduğunu kabul etmek zorundayız zira Cumhurbaşkanınca üst düzey bürokrat atamaları ile diğer yetkililerce yapılan atamalarda liyakat ölçüsünün vazgeçilmez unsur olduğu ve bunun atamaya yetkili makam/makamların menfaatine olduğu gerçektir.

1. Fuat Çelebioğlu, “Bürokrasi ve Davranışsal Açıdan Eleştirisi” T.C.İ.Ü İş.Fak.Der.IV (1), Nisan 1975,s.297)2. Dergipark.org.tr/en/download/article-file 598212.Erişim Tarihi:09.01.2020 s.15:45 Uluslararası Toplum Dergisi OPUS,Dr.Berat Akıncı’nın makalesinden alıntı,(Eren ve Akıncı, 2018, s.35-71; Bülbül, 2017, s.1-4)”3. Agd..(Dye, 2013,s.16; Yıldız ve Sobacı, 2013, s.45-66).4. ”Kollektif Aksiyon Gücü ve Yeniden Yapılanma “ 05.08.2017-06.08.2017. tarihli Milliyet Gazetesi.5. Francıs Bacon, Denemeler, İş Bankası yy. 2.b. Şubat, 2018, s.107

DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp