Top
Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

01/03/2019

Kanlı bir aşk hikâyesi

DOT ve Zorlu PSM iş birliğiyle sahnelenen “Bırak İçeri Gireyim”, iki kırılgan ve yalnız çocuğun birbirine tutunarak güç bulmasına odaklanan bir ilk aşk hikâyesi anlatıyor... 

Hani bazı filmler vardır ya, izleyip sevenlerin adeta içgüdüyle birbirini bulduğu, görmeyenlerden sakındığı. Klasik anlamda gişe rekorları kırmamıştır ama gönüllerdeki rekoru ona yeter de artar, üstelik kuşaklardan kuşaklara aktarılarak yaşar. “Let The Right One In” onlardan biri, aslında orijinal adı İsveççe ama yazması okumasından zor. John Ajvide Lindqvist, çok satan romanından senaryoyu da kendisi yazmış, Tomas Alfredson 2008 yılında çekmişti. 2010’da yeniden çevrimi de yapıldı ama kalpler hep ilkinde kaldı.

Şu anda Türkiye’de sahneye konduğu adıyla “Bırak İçeri Gireyim”, bir yanıyla bir vampir filmiydi ama vampirlerle de korku filmleriyle de işi olmayanların gözünde bu filmi kıymetli kılan, son derece dokunaklı bir dostluk, bir ilk aşk hikâyesi anlatıyor olmasıydı. İki kırılgan ve yalnız çocuğun birbirine tutunma, el ele vererek kendilerini daha güçlü hissetme durumuydu anlatılan, sevginin, biri tarafından sevilmenin korkuları defeden gücüydü. Ve bu, dünyanın en evrensel ve insana dair duygusuydu. Çocuklardan birinin vampir olması bunu değiştirmiyor, aksine, “öteki”lik durumunu ikiye katlıyordu.

İki tuhaf çocuk

Kısaca özetlersek, Oskar, okulda kendisinden kuvvetli çocuklar tarafından sürekli itilip kakılan, dalga konusu olan bir çocuk. Babası yok, alkolik annesinin ona gösterebileceği ilgi de sınırlı. Kendi kendisine onu ”kız” diye çağırıp eğlenen acımasız çeteye meydan okuyacağı günün provalarını yaparak yaşayıp gitmekte.

Günün birinde yandaki eve babasıyla yaşayan bir kız çocuğu taşınıyor; Eli. Okula gitmiyor, gündüzleri sokakta görünmüyor, ıslak köpek gibi kokuyor, şeker bile yemiyor. Eş zamanlı olarak çevrede kanı akıtılmış cesetler bulunmaya başlıyor, polis civarda yaşayan çocukları ormana gitmemeleri için uyarıyor. Oskar içinse okul ormandan tehlikeli. Neticede bu iki arkadaşsız ve “tuhaf” çocuk, birbirlerini buluyor ve ilk kez hayatta yalnız olmadıklarını hissediyorlar.

DOT’un yorumu

 “Bırak İçeri Gireyim” gibi bir kült filmin Jack Thorne tarafından sahneye uyarlanması ve ülkemizde de sahnelenecek olması filmin etrafındaki efsaneden dolayı, baştan beri haber değeri taşıyordu. DOT ve Murat Daltaban tarafından sahneye konacak olması da bu bekleyişi heyecanlı kılan bir diğer unsurdu. “Bırak İçeri Gireyim”, en nihayet bu sezon peş peşe ortak yapımlara imza atan Zorlu PSM iş birliğiyle perde açtı. Oyunla ilgili izleyenlerin fikirleri muhtelif, ama kesin olan şey, son derece özenli, çok iyi çalışılmış, izleyenin dikkatini her an ayakta tutan bir yapım olduğu. Murat Daltaban, oyunu Alper Derinboğaz tarafından tasarlanan bir eğimli, dev bir konstrüksiyona yerleştirmiş. Sahne geçişlerinde görevliler tarafından taşınarak değiştirilmesinin seyirciyi hikâyeden kopartan etkisi olmasa, son derece ilgi çekici ve Tan Temel’in koreografisine alan açan bir tasarım. Özellikle oyunun en önemli kozu olduğunu düşündüğüm Begüm Akkaya’nın (Eli) bir akrobatı aratmayan tırmanışları için biçilmiş kaftan.

Atmosfere dair bir diğer can alıcı unsur, Oğuz Kaplangı’nın sahnede piyano (Yelda Özkurşun), kontrbas (Oğuz Alp Erdoğmuş), keman ve viyola (İdil Sezgin) tarafından canlı icra edilen müziği. Sanat yönetiminde imzası olan Hande Tomris Kuzu imzalı kostüm tasarımı, Cem Yılmazer ve Kerem Duran’ın ışık tasarımı, Murat Daltaban’ın kurduğu dört dörtlük görsel dünyayı tamamlıyor.  Daltaban’ın yorumunda, Oskar’ı tehdit eden zorbalar çetesinin oldukça ağırlıklı bir rolü var ve bu noktada oyunculukları çok yeterli bulmadığımı, Melisa Kesmez imzalı çevirinin özellikle bu kısımlarda dublaj Türkçesine kaçtığını söylemek zorundayım. Benim için oyunu izlenmeye değer kılan en önemli kısım, filmde olduğu gibi Oskar ile Eli arasındaki o naif, o çocuksu ve insanın kalbine dokunan aşk hikâyesi oldu. Atakan Akarsu da Oskar’ın kırılgan dünyasını sunmakta başarılıydı, ancak Begüm Akkaya sahiden oyunun sırtlayıcısıydı. Hem beden hakimiyeti hem de duygusal yoğunluğuyla.

BIRAK İÇERİ GİREYİM / DOT-ZORLU PSM

Yazan: John Ajvide Lindqvist / Uyarlayan: Jack Thorne / Çeviren: Melisa Kesmez / Yöneten: Murat Daltaban / Koreograf: Tan Temel / Müzik Tasarımı: Oğuz Kaplangı / Işık tasarımı:   Cem Yılmazer, Kerem Duran / Sanat yönetimi - Kostüm tasarımı: Hande Tomris Kuzu / Oblique Land tasarımı: Alper Derinboğaz / İkinci yönetmen: Doğu Yaşar Akal / Oyuncular: Atakan Akarsu, Begüm Akkaya, Selçuk Borak, Baran Can Eraslan, Uygar Özçelik, Meriç Rakalar, Şirin Kılavuz Sevinç, Tan Temel, Uğur Baran, Umutcan Ütebay / Piyano: Yelda Özkurşun, keman ve viyola: İdil Sezgin, kontrbas: Oğuz Alp Erdoğmuş

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp