Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

21/09/2019

O dışladığınız çocuk sizinki de olabilirdi!

Dürtüsellik, yeni çağın sorunlarından biri. Temel anlamda, kişinin davranışlarına limit koyamaması ve yarattığı problemlerin çevreyi de rahatsız eder hale gelmesi.2 yaşından sonra teşhis edilebiliyor ve okul çağı çocuklarının dışlanmasına neden olabiliyor.İsteklerinin gerçekleşmesi konusunda ısrarcı ve sabırsızlar. Çoğu zaman, sonunu düşünmeden hareket ederek risk alıyorlar.Çocuğunuz kendisini ve çevresini tehlikeye attığında, ev ya da okuldaki huzuru bozduğunda tehlikeli hale gelmiş demektir. Söz kesme, sabırsızlık, iletişim bozukluğu, tehlikeli davranışlar, trafik ışıklarına tahammül edememe, dikkat eksikliği şeklinde kendisini gösterebilir!Doktorların tarifine göre dürtüsellik böyle bir şey peki ya ailelerin yaşadığı şekliyle?..Okul bulamıyoruz!“Affınıza sığınarak, değerli vaktinizi dürtüsel oğlum ve ailesi olarak bizim yaşadığımız sıkıntılardan bahsetmek için çalıyorum.10 ve 6 yaşlarında, 2 dünya tatlısı oğula sahibim.Büyük olanın ismi A,  küçük olan K.A’ya, yıllar önce dürtüsellik tanısı konuldu. İstem dışı hareketlerimiz ve uzun süre odaklanamama gibi sorunlarımız var. Bu yüzden ders esnasında bazı sorunlar yaşıyoruz. Derse odaklanamama, çok fazla hareket etme ve konuşma gibi sorunlar yüzünden sınıf düzenini bozabiliyoruz. Bu nedenle oğlum ve biz istenmeyen insanlarız.Veli baskıları ve öğretmenlerin bu şekilde davranan çocukları istememesi yüzünden sistemden tamamen dışlanmış durumdayız.A, bu sene 5. sınıfa, yani ortaokula başladı. Artık bir delikanlı oldu. Kendi isteğini kıramayıp Ankara’da S Kolejine yazdırdık. Okullar açıldıktan sonra 2. gün okula çağırıldık. Sınıfın düzenini bozduğu gerekçesiyle RAM’a (Rehberlik ve Araştırma Merkezi) yönlendireceklerini söylediler. Tamam dedik. Bize işlemleri başlatacaklarını ve bize haber vereceklerini söylediler. Bunu üzerine kendilerinden telefon bekleyerek tam 1 hafta geçirdik. Telefon çaldığında bizi tekrar okula çağırdılar. Hemen gittiğimizde bize bir İngilizce sınav kâğıdı çıkardılar ve bir şey okuttular. Oğlum sınavda başarılı olamayınca dürtüselliğinin de devreye girmesiyle boşluklardan birine küfür yazmış. Daha sonra pişmanlık duyup bu küfrü silmiş. Fakat silik de olsa biraz okunabiliyordu. Bunu bize okutup 2 seçenek sundular. Ya oğlumuzu disipline vereceklerini ya da okuldan alabileceğimizi söylediler. Yerin dibine girmekle beraber, çaresizce okuldan alacağımızı söyledik. Sonra başladık bu civarda bolca bulunan özel okul arayışına. Lakin durum felaket, çünkü, etraftaki tüm özel okullar bizden hastalıklı gibi kaçıyorlar. Kimse bizi kayıt için kabul etmiyor. Şu an çocuk ortada kalmış durumda. Tek çaremiz devlet okulu. Yarın sabahtan bize en yakın devlet okulunun kapısını çalarak buradan yolumuza devam edeceğiz ama bildiğimiz bir şey var. O da bu sıkıntıları orada da yaşamaya devam edeceğiz. Tabii okulun müdürü bizi okuluna kabul ederse. İnanın şu an bundan bile emin değiliz.5 yıldır yaşadığımız bu sancılı süreç, evin ister istemez huzurunu bozuyor. Anne baba birbirlerini suçlamaya başlıyor. Kavgasız geçmeyen gece olmuyor. Huzur her geçen gün daha çok bozuluyor. Gündüz çocukların suratına gülen ama akşam yüklendikleri negatif enerjiyle birbirlerine yüklenen 2 ebeveyn oluyor evde. Tam bir çıkmaz.Size şunu çok net söyleyebilirim ki bu durumda olan azımsanmayacak bir insan topluluğu var bu ülkede. Ve hiçbir dayanakları ya da destekleri yok. Hepsi bizim durumumuzda. Bir tarafta bizler bir tarafta ‘Normal’ denilen çocukların velileri. Bizler hep boyunları bükük, onlar ise bize karşı nefret dolu. Sanki biz istedik bu lanet hastalığı. Bu da nezle, grip gibi bir hastalık ve Allah vergisi. Biz istemez miydik çocuğunuz ‘Normal’ olsun?..”Özetin özeti: Bu konuda hoşgörü yoksa, bu konuda empati yapmayacaksak, hangi konuda yapacağız? MEB bu sorunu ciddiye almalı!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp