Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

21/07/2019

Geleceğin meslekleri?

Tercihler konusunda olduğu gibi geleceğin meslekleri konusunda da donanımı olsun, olmasın herkes ahkâm kesiyor!

Bugünden yarına çok şeyler değişecek, bu kesin. Bir araştırmaya göre, 2030’da bugünkü mesleklerin yüzde 30’u yok olacakmış. Bu tahmin de yüzde 10’luk artı ya da eksi sapmayla doğru olabilir. Bu yüzden, direkt meslek ismi vermek yerine, gidişata bakmakta yarar var.

Tamam hayatımız daha fazla dijitalleşecek ama temel ihtiyaçlar dün olduğu gibi gelecekte de hiç değişmeyecek! Örneğin, insanoğlu var olduğu sürece, hizmet sektörü hep var olacak. Nüfus artacak, ortalama yaş yükselecek. Yani insana dair tüm meslekler dün olduğu gibi yarın da hep var olacak!..

Tıp tümüyle mühendislerin ve dijital makinelerin kontrolüne girebilir, hasta ve yaşlı bakımı ile eğitimde robotlar öne çıkabilir. Peki ya kuaförlük, aşçılık gibi direkt damağa ve görünüme etki eden meslekler? Sanki onlara artan bir şekilde daha çok ihtiyaç olacak.

Dijital oyun yazılımı ve tasarımı, hibrit araba tamirciliği, bilgi güvenlik sistemleri gibi meslekleri öne çıkartanlar var. Önemli ama geleceğin mesleği olmayacak kadar sıradanlar.

Yıllar önce de genetik ve mekatronik mühendisliği bu şekilde pazarlandı, peki ne oldu? Mezunların çoğu işsiz!

Gelecekte tıpkı yabancı dil gibi dijital teknolojiler eğitimin bir parçası olacak ve bilene çok fazla artı bir getirisi olmayacak.

Görünen o ki bugün olduğu gibi gelecekte de yaratıcılık, girişimcilik, iş bitiricilik, mesleklerden çok daha fazla aranan özellikler olacak!..

Bu yüzden, gelecek arayışına girerken, meslekten çok hangi sektöre yöneleceğinize karar vermek ve kendinizi köreltmemek, sanki daha doğu bir karar olacak...

Hayalinizin peşinden gidin!

Üniversite tercihleri konusunda kafalar karmakarışık.

Adayların üzerinde yoğun baskı var.

Her kafadan bir ses çıkıyor ve herkes bir öneride bulunuyor ama bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Sen ne istiyorsun, hayalin nedir?” diye sormuyor!

Oysa, hayat da onun, gelecek de!

Peki, doğru olan ne?..

Üniversite sıralamalarında, siz, siz olun, sevdanızdan asla vazgeçmeyin. Eğer bugüne kadar hayalini kurduğunuz bir meslek yoksa onu bir an önce bulmalısınız yoksa yaşam boyu bir uçtan ötekine savrulup durursunuz!..

Bu konuda herkese aynı reçeteyi sunmak yanlışların en büyüğü olur. Her birimiz ayrı bir kişilik olduğumuza göre, genele göre değil, bireye göre tercih modellerinin oluşturulması gerekir. Çünkü Ayşe için doğru olan bir tercih sıralaması, aynı konumdaki Meltem için hiç doğru olmayabilir...

Bu yüzden şöyle bir yol haritası çizmek, herkes için en makul çözüm yolu olacaktır.

Kazandığınızda gidip kayıt yaptırmayacağınız fakülteyi kesinlikle tercih listenizi almayın.

Kayıt yaptırıp da sonuna kadar götürüp, mezun olmayacağınız fakülteyi de hiç düşünmeyin.

Mezun olduktan sonra, o mesleği yapmayı düşünmüyorsanız, tercih etmeden önce bir kez daha düşünün.

Tercih listenize aldığınız fakülte ya da yüksekokullardan herhangi birini kazandığınızda, tekrar sınava girmeyi düşünüyorsanız, o liste yanlış bir listedir.

Birinci ya da sonuncu tercihinize girdiğinizde aynı heyecanı duymuyorsanız, ek yerleştirme dönemini beklemenizi öneririz!

Ek yerleştirme?

Ek yerleştirme konusunda çok soru geliyor. İşte ayrıntılar:

Birinci yerleştirme sonunda boş kalan kontenjanlara öğrenci yerleştiriliyor.

Birinci yerleştirmede hiçbir yeri kazanamayan adaylar başvurabiliyor.

Yeni bir tercih listesi hazırlanıyor.

Ek yerleştirme tercih listesi hazırlarken, kendi puanınızdan daha düşük yerleri tercih edebiliyorsunuz.

Hiç aklınıza gelmeyen, on binlerce yeni bir şans söz konusu.

Kazandığınızda, benim ne işim vardı burada diyeceğiniz bir yeri tercih etmektense, ek yerleştirme şansını kullanmak, daha doğru olabilir...

Özetin özeti: Geleceğe, değişime, gelişime direnenler değil, erken yakalayanlar ve ona hazır olanlar damga vuracak!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp