Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

19/09/2020

Bu kontenjanlar boş kalmamalı!

Üniversitelerde 100 bin civarında kontenjan boş kaldı!

Evet, evet yanlış anlamadınız, 2.5 milyon adayın başvurduğu üniversite giriş sınavlarında, yüz binlerce aday, rahatlıkla üniversiteli olabilecekken, elinin tersiyle itti!

Neden sorusunun onlarca cevabı var ama en önemlisi, artık üniversiteler ve üniversite diploması gençlere güven vermiyor!

Yüz binlerce boş kontenjan için hiçbir üniversite rektörünün yüreği sızlamıyor, çünkü hesap soran yok. Özellikle de devlet üniversitelerinin rektörlerine!

Keşke bizde de üniversite bütçeleri, kayıt olan ve öğrenimine devam eden öğrenci sayısına göre yapılsa. İşte o zaman öğrenci çekmek ve mevcut öğrencileri ellerinde tutmak için çok daha yoğun bir çaba içerisinde olurlar.

Bugünkü sistem, üniversiteleri hantallaştırıyor ve zaten kıt olan kaynaklarımızın fütursuzca heba edilmesinin ötesinde bir işe yaramıyor!

Maliye Bakanlığı, sürekli olarak kendisinden ek bütçe isteyen üniversitelere, önce aldıklarının hesabını sormalı ki devamına ona göre karar versin. YÖK de kontenjan belirlerken, doluluk oranlarını gözeterek hareket etsin ve kontenjanını doldurmayan hatta tek öğrenci kaydedemeyen bölümlerin öğrenim izinlerini iptal etsin ki bu bölüm hocaları biraz gayret içerisine girsinler!..

Üniversitelerin akademik özerkliğini sonuna kadar destekliyoruz. Çünkü üniversite olmanın olmazsa olmazlarının en başında akademik özerklik geliyor. Ama aynı şekilde, üniversitelerdeki tembellik ve hantallık özgürlüğüne de sonuna kadar karşıyız.

Nedeni ortada.

Yüz bin kontenjan boş kalıyor ve umurlarında değil!..

Neden boş kalmasın!

Üniversite adayları ve aileleri çok yönlü bir durum analizi yaparak son kararlarını ona göre vermeliler!

Örneğin mezuna kalıp, gelecek yıl şanslarını bir kez daha mı denemeliler yoksa bu yıl bir karar verip, girebilecekleri en iyi yere mi girmeliler? Ya da bu sevdadan hepten vaz mı geçmeliler?

Hepsi de zor kararlar!

Gelecek yılı beklemek doğru bir seçenek gibi gözükse de çok yıpratıcı. Dahası, çok yüksek puan beklentiniz varsa o da hayal gibi.

Ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın alacağınız puan, istisnalar hariç, 30’u geçmez. Örneğin 350 ise 380 olur! Bu işinize yarıyorsa bekleyin yoksa, kararınızı diğer yönde kullanın.

Sırf üniversiteli olmak için de bir yere girmenin hiçbir manası yok. Kayıt yaptırdığınızda, gelecek yıl tekrar sınava girmeyi düşünmeyeceğiniz bölümleri tercih listenize alırsanız, doğru hareket etmiş olursunuz!

Yıllardır sınava giriyor ve hayalini kurduğunuz fakülteye giremiyorsanız ve artık son noktayı koymayı düşünüyorsanız, hemen kendinize bir B planı oluşturun ve yolunuza devam edin.

Dünyanın en başarılı ve en mutlu insanları, en çok diploması olanlar değil, işini en iyi yapanlardır!..

Geç kalmayın

Hemen her tercih döneminde, süresi içinde tercih yapılmaz ve bittiğinde ek süre istenir. Ne olur bu kez tercihlerinizi zamanında yapın! Çünkü muhtemelen bu yıl ek süre tanınmayacak.

Peki, ek yerleştirmeyle üniversiteli olanlar diğer öğrencilerin sahip olduğu haklara sahip olacak ve onlarla aynı anda mı eğitime başlayacaklar?

Evet, diğer öğrenciler ne ise onlar da o. Yani hiçbir şekilde mağduriyet yaşanmayacak. Tercih ve kayıt süresinin bu kadar kısa tutulması da bu yüzden.

Özetin özeti: İkinci şans her zaman önemlidir. Balık tam da elinizden kaçtı diye üzülürken, daha büyüğünü yakalamanız mümkün olabiliyor. Bol şanslar...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp