Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

12/10/2019

YÖK’ün kafa karışıklığı ve eğitimde hasat zamanı

YÖK fakülte barajlarını yükseltti! Hukuk için 190 bin olan başarı sırası şartı, 125 bin olarak belirlendi. Daha önce baraj olmayan Diş Hekimliği’ne 80 bin, Eczacılık’a da 100 bin başarı sırası şartı getirildi!

Tıp, mühendislik ve eğitim fakültelerinde ise baraj değişmedi.

Baraj, tıp fakültelerinde 50 bin, Mimarlık’ta 250 bin, Mühendislik (Orman, Ziraat, Su Ürünleri/Su Bilimleri Fakülteleri programları ile Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği programları hariç; Ziraat Fakültelerinin Gıda Mühendisliği programları dâhil) ile Öğretmenlik (Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programı dâhil) 300 bindi!

YÖK’ten yapılan açıklamaya göre, isteyen vakıf üniversitesi başarı sırasını daha da yukarı çekebilecek!

Ve bakalım, kaliteyi yükseltmek için barajı yukarı çeken vakıf üniversitesi çıkacak mı?

Bu uygulamayla, amaç, kalite mi yoksa ticaret mi? Çok daha net belli olacak!

Eğitim fakülteleri ile özellikle inşaat mühendisliğine yönelik bir yaptırımın gelmemesi, YÖK’ün eğitimi de depremi de zerre kadar ciddiye almadığının önemli bir göstergesi.

Hukuk ve sağlıkla ilgili bölümler elbette önemli, barajı yükseltmeleri de iyi oldu ama eğitim ve yaşam da bir o kadar önemli. Umarız, bu konuda da yeni bir düzenlemeye gidilir!..

Bu konuda, ne olur kimse “Kontenjanlar çok da o yüzden” demesin, çünkü hem o kontenjanlar çok şişik hem de yüz binlerce öğretmen ve mühendis fazlamız var!..

İcraat var mı?

Eğitime çok büyük yatırımlar yapıldı. Çok iddialı söylemlerde bulunuldu.

Bekleyin denildi, beklendi ve şimdi hasat zamanı!

Bakalım ortaya neler çıkacak?..

Geçen öğretim yılı yeni hazırlıklarla geçmiş, yapılanları görmek için gelecek öğretim yılının beklenmesi söylenmişti.

Tıpkı daha öncekiler gibi!

Yeni öğretim yılı öyle ya da böyle başladı. Hele bir zaman geçsin, taşlar yerli yerine otursun denildi. O süre de geçti ve şimdi merakla bekleniyor. Bakalım torbadan neler çıkacak?..

Sınavlar ve dershaneye bağımlılık azalacak mı yoksa daha da artacak mı?

Öğretmen atamalarında daha adil bir düzen gelecek mi? Mülakat kalkacak, liyakat gelecek mi?

Mesleki eğitime ağırlık verilecek mi?

Yabancı dille eğitime geçilecek mi? En azından bazı derslerde?

Yeni atama yapılacak mı? Ücretli, sözleşmeli öğretmen ayrımına son verilecek mi?

Parçalanmış öğretmen aileleri birleştirilecek mi?

Öğrenciler, ilgi ve yeteneklerine göre takip edilip, yönlendirilecek mi?

Okullar deprem ve diğer afetlere karşı daha güvenli hale gelecek mi?

Zorunlu bağışlara son verilecek mi?

Hijyen koşulları sağlanacak mı?

Yukarıdaki listeye daha onlarca madde eklenebilir, çünkü çok fazla sözler verildi.

Umarız bir kez daha hayal kırıklığı yaşanmaz...

Eğitim = Kalite

Eğitim ve kalite sözcükleri ne zamandır bir arada kullanılamıyor.

MEB ve YÖK, akıllarınca, kendilerine göre önlemler alıyor. Bazı meslekleri ve bazı okulları nitelikli/niteliksiz diye sınıflandırıyor!

Böylesi bir mantığı onaylamak mümkün değil.

Hangi meslek bir diğerine göre daha önemsiz olabilir ki?..

Ya da hangi okullara nitelikli, hangilerine niteliksiz denilebilir ki!

Nasıl ki her çocuk önemli ve her öğrencinin başarılı olabileceği bir alan varsa, her okul ve her meslek de kaliteyi hak ediyor! MEB ve YÖK’e düşen görev okulları, meslekleri ve öğrencileri ayrıştırmak değil, hiç ayırt etmeksizin hepsini, kendi alanında, en iyi yapmaktır...

Özetin özeti: Kalite adına yapılanlar bile kalitesizlik sinyalleri veriyorsa, tuzun koktuğu noktadayız demektir!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp