Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

05/09/2020

2 gün okul, 5 gün tatil

MEB’de senaryo çok.

Bunlardan biri de iki gün okul, beş gün tatilmiş!

Ne kadar doğru bilemiyoruz.

Yeni derslik yapılmadığına göre seyrekleştirilmiş eğitim için bir seçenek olabilir.

Hayata geçer ya da geçmez ama öğrencilerin çok hoşuna gittiği kesin!..

“İşte bu!”, “Özlemini çektiğimiz eğitim modeli”, “MEB nihayet aradığı sistemi buldu” diye yapılan yarı şaka, yarı ciddi değerlendirmeler aldı başını gidiyor!..

Bakalım daha neler göreceğiz?..

Uzaktan eğitime teknolojik destek!

Bu arada, uzaktan eğitim de artık olmazsa olmazımız haline geldi. 

Pandemi süreci bitse bile, yarı uzaktan, yarı yüz yüze “hibrit eğitim”e kalıcı olarak bakabiliriz. 

Bu yüzden, eğitime yönelik tüm teknolojik harcamalarda KDV oranı yüzde 1’e inmelidir! Yoksa zaten sıkıntılı olan eğitimdeki fırsat eşitsizliği daha yüksek boyutlara tırmanabilir!

Uzaktan eğitimin, erişilebilir olduğu kadar, yararlanılabilir hale de gelmesi gerekir ki eşit koşullarda bir yarış olsun.

Devlet vergi, bankalar faiz, üretici ve aracı firmalar da kâr oranlarında fedakârlık yaparak bu sürece katkıda bulunabilir.

Altyapı donanımı?

Bilgisayar ya da tablet her evde yok.

Dahası, her öğrencinin ve öğretmenin de kendine özel bilgisayarı ya da tableti bulunmuyor.

Hele ki anne babanın öğretmen olduğu evlerde iki üç de öğrenci varsa ihtiyaçlar çok daha fazla artabiliyor.

İşte bu yüzden, tıpkı öğretim ücretlerinde olduğu gibi bilgisayar, tablet, internet ve diğer eğitim materyallerinde KDV oranı yüzde 1’e çekilmeli ve taksitle ama faizsiz kampanyalar ya da kredi olanakları sağlanmalıdır!

Aşı süreci gibi teknik donanım süreci de uzayabilir bu yüzden derslerin gerekirse her yere erişebilirliği olan ulusal televizyon kanallarında ölü saatlerde tekrarı sağlanabilir...

Yapmış olmak için bir şeyler yapılmaz. 

Biz yaptık dayatması hiç hoş karşılanmaz.

En iyisi biziz, bizden daha iyisi yok, bulduğunuzla yetinin söylemleri de çok gereksiz.

Sonuçta, ortada sıkıntılı bir durum var ve bu süreci hep birlikte aşacağız.

Koronayla mücadelenin belki de çok daha fazlasını eğitim konusunda vermek zorundayız.

Aşı bulunduğunda, korona riski ortadan kalkar ama kayıp nesiller oluşursa onları yeniden hayata kazandırmak pek de o kadar kolay olmayabilir!..

Çocuklarımızı eğitimden ve okuldan soğutmamalıyız.

Ve bunu yaparken de sağlıklarını zerre kadar riske atmamalıyız.

Bu da o kadar zor olmamalı.

Eğer istersek, başaramayacağımız, üstesinden gelemeyeceğimiz bir sorun yoktur!

Bunu daha önce defalarca test ettik, yine başarırız...

Ebeveynlere yeni görev

Eğitimin tüm yükünü ebeveynler çekiyor. Sınıftaki öğretmen rolü onlara kaldı!..

Aile büyükleri uzaktan eğitimin garantörü durumunda. En ufak bir aksaklıkta tüm işi gücü bırakıp çocuklarıyla birlikte ekran başında zaman geçiriyorlar.

Öğrencilerin saat kaçta derse başlayacağını, ders izlerken dikkat dağınıklığının olup olmadığını, verilmesi gereken cevapları, yapılması gereken hesaplamaları, dersin gırgır şamatayla mı yoksa pürdikkat izlenip izlenmediğini hep onlar takip ediyor!

Sabah derslerinde ekran karşısında uyuyan çok oluyormuş. “Nasıl ayakta tutacağımı bilemedim” diye arayış içinde olan anneler var.

Öğrenciler bir de öylesine lükse alıştılar ki, yüz yüze eğitim başladığında, evde olduğu gibi hizmet beklerlerse hiç şaşırtıcı olmaz!..

Evde olan veliler için çocuklarının eğitimiyle ilgilenmek aşırıya kaçılmadığı sürece bir görev ve keyif ama dozunu iyi ayarlamak gerekir. Yoksa ilk havlu atan onlar olabilir!..

Çalışan anne babalar için uzaktan eğitim hele evde bir aile büyüğü ya da eğitimden, teknolojiden anlayan birileri yoksa, bazen eziyetlerin ve aksaklıkların en büyüğü olabiliyor.

MEB’in tüm bu durumları göz önünde bulundurarak, uzaktan eğitimde yol kat etmesi, sistemin kalıcılığı ve işlevi konusunda çok önemli olacaktır!..

Özetin özeti: Herkes görev başına...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp