Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

04/09/2020

KPSS dayatması, YÖK ve üniversiteler?

Adeta bir sınav ülkesi olduk. Sınavların biri bitiyor, bir diğeri başlıyor.

Her şey daha iyi bir gelecek için ama ne kadarımız mutlu sona ulaşıyor?

İşte onu ne siz sorun ne de biz söyleyelim!

Öğrenci perişan, veli perişan, kurumlar perişan ama değişen hiçbir şey yok!..

Önce Liselere Giriş Sınavı (LGS), ardından çok daha zor olan YKS ve tamam üniversite bitti, artık hayata atılacağım derken KPSS!

Onca eziyet, zaman kaybı ve masraf yetmemiş olacak ki arkadan bir de alan sınavı, mülakat geliyor!

Gel de çık işin içinden!..

LGS, YKS ve benzeri diğer sınavlar çocuklarımızı değersizleştirmenin ötesinde ne işe yarıyor?

Kaçı seviniyor, kaçı kahroluyor?

Zoru başarıp, hayata atılmayı beklerken, önlerine çekilen Çin Seddi misali KPSS engelini aşmak hiç de kolay değil!

Bazen ne kadar başarılı olursanız olun, hatta Türkiye birincisi de olsanız, eğer kadro yoksa, atanmanız mümkün olmuyor!.. “KPSS’ye girenlerin çektiği çile bu kadarla kalsa, hadi katlanılabilir” diyenler çıkabilir ama sınav sonuçları iki yıl geçerli olacak diye daha iyi sıralaması olanların değil de çok geride olanların atanması anlaşılır gibi değil!..

2019 KPSS’lilere yapılan haksızlık tüm ilgili kurumların sırtında kambur gibi duruyor. MEB, YÖK ve ÖSYM bu vicdani sorumluluktan bir an önce kurtulmalı!..

Peki ya alan sınavına ne demeli?

Genel kültür ve eğitim bilimleri elbette önemli ama alanında yetkinlik de bir o kadar önemli!

Oranlar kesinlikle yeniden gözden geçirilmelidir!..

Mülakatın ise mantıklı bir açıklaması yok gibi!

Olmasın mı? Elbette olabilir ama liyakate, yetkinliğe, sunuma ve en önemlisi de mesleki sevdaya bakılmalı!

Torpil ve yandaşlık hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmemeli! Çünkü bu sınavlara kefil olan devlet. Ve devlet, her gencine karşı adil olmalıdır! Yoksa güven erozyonuna uğrar ki buna da hiç kimsenin hakkı olmamalı!..

KPSS köleliği

KPSS kölelerinin çektiği onca çile yetmezmiş gibi şimdi bir de pandeminin tavan yaptığı şu günlerde yollara düşecek, ne kadar hijyenik olduğu tartışmalı ortamlarda sınava girecekler!

Umarız ne kendilerine ne de ailelerine en ufak bir zarar gelmez. Yoksa, bunun da vebalı çok büyük olur!

Peki, onca sınavın kime ne yararı var?

Daha nitelikli elemanlar mı seçiliyor, gençler daha mı mutlu ve en önemlisi de kazanan kim?

Atılan taş, ürkütülen kurbağaya değiyor mu?

Keşke herkesin karşı olduğu bu deli saçması sınavlar yerine, başka neler yapılabilir, biraz da onları konuşabilsek!..

Çocuklarımız sadece bizlerin gözünün nuru değil, ülkemizin de geleceği!

Bu sınavlarla enerjilerini tüketip, onları değersizleştirmek, hem onlara hem de ülkemize karşı yapılacak en büyük hatalardan biri ve biz bunu artan bir şekilde her yıl yapıyoruz!

Çözümün ne, diyenler elbette olacaktır. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!

Eğitim tarihimizi birazcık araştırmak yeter de artar!

Mevcut sistemin kocaman bir kandırmaca olduğuna karar verirsek, devamı kendiliğinden gelecektir! Önce onu kabul etmeliyiz ki arkası gelsin!..

Üniversiteler ne zaman açılacak?

Görünen o ki güz döneminde üniversitelerin pek çoğunda uzaktan eğitim yapılacak!

Dünya üniversiteleri aylar öncesinde buna karar verdi! Bizimkilerin önemli bir bölümü de peyderpey uzaktan eğitim kararı alıyor. Ama bir de kararsızlar var ki hâlâ neyi bekliyorlar anlamak mümkün değil! Bir an önce karar vermeleri gerekiyor ki öğrenciler de ona göre hareket etsin!

Ev mi tutacaklar, yurtta mı kalacaklar, nasıl bir ulaşım programı yapacaklar belli değil!

Hantallığı artık dillere destan olan bu üniversiteler için bu kararı almak o kadar zor mu? Peki, Yeni YÖK bu işe ne diyor?

Akademik özgürlüğe evet ama kararsızlık özgürlüğüne hayır mı diyecek, yoksa öğrenci ve velilerden yana mı tavır alacak?

Özetin özeti: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık vurguladığı gibi, o makamlar keyif makamı değil, hizmet makamı. Birileri onlara bunu hatırlatmalı!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp