Top
22/07/2015

IŞİD cirit atıyor

''KOBANİ'yi yeniden inşa edeceğiz" pankartı Ankara'nın en işlek caddelerinden Kızılay Yüksel Caddesi'nde, gençler stant açmış, "20 Temmuz'da Kobani'deyiz", Kobani'nin geçen yıl IŞİD'den temizlendiği gün. Onun yıldönümünde her gruptan genç Kobani'ye gitmek için bir aydır hazırlık yapıyor. Dünya âlem gençlerin 20 Temmuz'da Suruç'ta olacağını biliyor. Bu arada IŞİD de. Güvenlik ve istihbarat nerede? Urfa Valiliği dün toplantıları vs yasaklıyor, gülünç ve hazin.
IŞİD tehlikesini dile getirenlere "hain, işbirlikçi" suçlaması. Dış basın aylardır Türkiye-IŞİD tehlikesini yazıyor, bu yüzden turizmde iptaller birbirini izliyor, bunu yazanlara "eyyy" diye başlayan "alçak, namussuz" hakaretleri, "Güçlü Türkiye istemiyorlar" aldatmacaları.
İçeride ve dışarıda, ne zaman, kim uyarırsa, o suçlu. Kemal Kılıçdaroğlu "IŞİD temizliği için işbirliği" önerdiğinde, Davutoğlu parlak zekâsını gösteriyor, "Kılıçdaroğlu'nun aklına ihtiyacımız yok". Senin kimseye ihtiyacın yok, al işte ağabeyinle birlikte yönettiğiniz Türkiye.

 

'İÇ MESELE'

 

Dışişleri Bakanı iken Davutoğlu NTV'de IŞİD'i anlatıyor:
"IŞİD radikal terör örgütü gibi görülebilir ama yapı itibariyle içinde Türkmenler, Sünni Araplar, Kürtler gibi kitleler var. O katılımı bilmek gerek, ilerleyen bir güç var, var. Önceki dışlanmalar, hakaretler, geniş reaksiyon doğurdu, öfke birikimi yarattı".
Bir terör örgütüne, geçen yıl benzeri olmayan bu tanımdan sonra, Davutoğlu bugün Suruç felaketine "Terör saldırısı" diyor, çok geç kalmış bir tanım, hazin ve vahim.
Başbakan iken Erdoğan Suriye'deki içsavaşı kastederek, "Suriye bizim iç meselemizdir" diyor. Neden iç meselemiz, bilinmez ama Suruç'la birlikte şimdi gerçekten "iç meselen".

 

AKÇAKALE

 


Yerinde bir dakika bile kalmaması gereken Urfa Valisi ne ölçüde haberdar bilemem, kendisine haber vermek isterim, "IŞİD Urfa'da asıl Akçakale'de üslenmiş durumda". Suruç'a sızması gençlerin Suruç'ta toplanmaları nedeniyle, yoksa IŞİD'in kalesi Akçakale. Onun dışında Türkiye'nin pek çok yerine dağılmış durumda.
32 masum genç hayatını kaybediyor, İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, Urfa Valisi, istihbaratçılar ve devamı hâlâ görevde. Soma, Reyhanlı, Roboski, say sayabildiğin kadar ve diğer cinayetlerde olduğu gibi.

 


Suruç: Üçlü koalisyona gerekçe

 


SURUÇ felaketi üzerinde en çok düşünmesi gerekenlerden biri MHP lideri Devlet Bahçeli.
İşte ortada, AKP bu ülkeyi yönetemiyor, yönetemediği gibi, iç ve dış politikasıyla başımız beladan kurtulmuyor. Bazen maden ocağı, bazen canlı bomba, bazen asansör, bazen mevsimlik işçi, katliam ve cinayetler seri halde birbirini izliyor. Rant ve yolsuzluk sarsıntılarını da unutmadan, huzur ve güvenini çoktan yitiren, ikiye bölünmüş bir ülke.
AKP bu ülkeyi yönetemiyor. Hiçbir iç ve dış gelişmeyi okuyamıyor. Dünyada ve içeride her olaya yabancı kalıyor. Karşıdaki kim olursa olsun, bir başka ülke, yerli ya da yabancı bir kurum, sivil toplum, onları anlamak yerine, AKP'den gelen ilk tepki, suçlama, yalanlama, hakaret, arkasından "terör üyeliğinden" soruşturma.
AKP bu ülkeyi yönetemiyor. Hiçbir görevli sorumluluğunun gereğini yerine getirmiyor. Bir felaketten diğerine giderken, genel, bıktırıcı laflar dizisi. Aciz ve seyirci.
AKP bu ülkeyi yönetemiyor. Buna rağmen koalisyon, hâlâ AKP ekseninde. Oysa, çoktan hükümetten ayrılması gerek. Bunun koşulu, CHP-MHP koalisyonu, dışarıdan HDP desteği. Buna Bahçeli'nin rıza göstermesi gerek. Suruç çoktan taşmış olan bardağı paramparça ediyor. Suruç felaketi MHP'ye görevini hatırlatıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp