CHPnin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Mustafa Sarıgülü biri tesadüfi olan iki etkinlikte izledik. Sarıgül büyük kalabalıklar topluyor.
Bizim Melis Alphan, Çekmeköyde izlemiş; önceki gün izlediklerimizi ve tespitlerimizi gayet güzel anlatmış.
Bizim de katkı olarak ekleyeceklerimiz var.
Yardımcıları, şimdiye kadar yaptığı üç mitingin dikkat çektiğini belirttiler.
Kendisini ciddi danışmanlar ve anketçiler izliyor, anında rapor veriyorlar. Sonra halkın arasına girip günün yoklamasını yapıyorlar. Gittikleri yerlerden kalabalıkları metrekare ve polis kayıtlarıyla tespit ediyorlar.
Sancaktepedeki mitingi 71 bin, Çekmeköydekini 45 bin ve önceki günkü Bakırköyü de 52 bin kişinin izlediğini söylediler.
Bu arada belirtmek gerekiyor.
Sarıgül meydanlarda henüz tek adam...
MHPdeki kıpırdanma dikkat çekiyor.
Sebahat Tuncel-Ertuğrul Kürkçünün Halkların Demokratik Partisi (HDP), birçok yerde örgütlenmeye başlayan Sol Grup ve İPyi de bir güç olarak görmeliyiz.
Ve AKPnin meydanlara çıkmadığını düşünürsek, Tayyip Erdoğanın kafasından neler geçtiği bilinmediğinden, her türlü yorum ve tahminin geçersiz olduğunu da düşünmemiz gerekiyor.
Sarıgülü daha ileriki günlerde yorumlamak gerekir.
Çünkü arazide tek tabanca şimdi.
YÜZDE 46 ORAN
Sarıgül, ilk kez muhalefet dozunu biraz da olsa gösterdi. İstanbulda 39 ilçeden 25inde öndeyiz dedi. CHPnin İstanbul hedefinin % 46 oy olduğu belirtiliyor.
Kitabını getirenleri imzaladı... Herkesle sıcak ilişki kuruyor; başkan seçilirse ayrımcılık yapmayacağını özellikle vurguluyor; AKPli de benim kardeşim diyor. Türbanlılara gayet sıcak davranıyor; hatta Bakırköy Meydanından ayrılırken kendisine yoğun sevgi gösterisinde bulunanlardan türbanlı bir öğrenci bina önündeki pankartı işaret etti:
(O) ille de çalacaksa bir ıslık da sen çal!
TDH RAHATSIZLIĞI
-Kurucusu olduğu TDHnin bazı pankartları meydanlardan eksik olmuyor. Bir CHPli bize Hoşuma gitmiyor, Sarıgül CHPye geldi, onlar da dışarıdan biri gibi davranıyorlar. Kendi başlarına sloganlar üretiyorlar.
İlle de çalacaksa bir ıslık da sen çal! veya Fetih 2014 İstanbul pankartları CHPnin belirlediği sloganlar mıdır?
-Bakırköy Özgürlük Meydanından Mustafa Sarıgülü uğurlayanların arasında epeyce bir kadın kalabalığı vardı. Mektupla iş talebinde bulunan, kendisinin unutulmaması için kartvizitini verenler görülüyordu.
Bu orta sınıfın yaş aralığı 35-50 arasında; bunlar laik ve demokrat kitle ancak çoğu da yoksul insanlar. Ekonomik sıkıntıları mutlaka büyük.
BAKIRKÖYDE NİŞANTAŞI
Sarıgül partisinin değerini biliyor; Güç benim değil CHPnin gücü dedi... Dert dinlemeyeceğiz, laf atmayacağız dedi. Konuşmasında Ateş Ünal Erzene sokuşturmaları vardı Sarıgülün... Bütün gün koltuğuna yapışmayacaksın... Ramazanda, bayramlarda, yılbaşında halkın arasında olacaksın... Sabah 06.00dan akşam 11.00e kadar çalışacaksın... Nankör olmayacaksın. Geçmişte yaptıklarından dolayı şimdi ortalığa bile çıkamıyorsun gibi... Bir yakınının, Ateş Beyle barışacak mısınız? sorusuna ağır bir karşılık verdiği ve O zaman ben aday olmam dediği biliniyor. Bu Erzeni listede görmek istemediğinin açık bir ifadesi.
Bakırköye kim aday olabilir ya da gönlünden geçen isim kim? Bakırköydeki mitinginde Ahmet Bahadırlının, Selçuk Biberin ve Ceyhun Yağlıcıoğlunun pankartları zayıftı... Oğul Aktuna, otobüsün önünden Sarıgüle Hoş geldiniz dedi. En ağırlıklı gösteriyi yapan ve bir ara Sarıgülün otobüsüne de binen Ali Fatinoğlu, diğer aday adaylarının da binmemesi için bir süre sonra inerek, ekibiyle birlikte tuttuğu bando ile meydana kadar yürüdü. Miting alanının içindeki dev outdoorda Sarıgül-Fatinoğlu el ele, omuz omuza, iktidara sloganı ile yayın yaptıran Fatinoğlunun Bakırköyde Nişantaşı yaratacağım projesine atıfta bulunarak, Belediye başkan adayımız, Bakırköye Nişantaşı modelini uygulayacak kişidir demesi, adayın kim olacağı konusunda bir işaret sayıldı.
Hırsız var
Hırsız var/soygun var/çete var/kumpas var/adalet yok.
Ayna var/karakol var/adliye var/mahkeme var/adalet yok!
Av. Celal ÜLGEN
Meclis üyelikleri eğilim yoklamasıyla belirlenecek
CHP örgütün gazını aldı
CHPde Adnan Keskin, Gökhan Günaydın, Umut Oran, Bülent Tezcan ve Bihlun Tamaylıgilden oluşan 5 kişilik Komite ilginç bir karar alarak, partinin güçlü olduğu yerlerde meclis üyelikleri için eğilim yoklaması kararı aldı. Listede Şişli'nin yer almaması dikkat çekti.
Eğilim yoklamasının tarihleri ve ilçeleri aşağıdadır:
-25 Ocak: Adalar, Ataşehir, Kadıköy, Kartal, Maltepe, Beşiktaş, Sarıyer, Avcılar, Bakırköy, Büyükçekmece, Çatalca, Silivri; Balçova, Buca, Gaziemir, Konak, Narlıdere, Bornova, Çiğli, Karşıyaka; Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Keçiören, Mamak, Yenimahalle; Çukurova, Seyhan, Yüreğir; Antakya, Arsuz, Defne, İskenderun; Konyaaltı, Muratpaşa; Giresun; Atakum; Akdeniz, Mezitli, Yenişehir; Menteşe, Seydikemer, Bodrum, Fethiye, Marmaris.
-8 Şubat: Nilüfer, Osmangazi, Yıldırım; Altıeylül, Karesi; Çorum merkez ilçe; Merkezefendi, Pamukkale; Hacıbektaş; Şehzadeler, Yunus Emre; Edirne Merkez, Keşan, Uzunköprü; Kırklareli Merkez ilçe; Babaeski, Lüleburgaz; Süleymanpaşa, Çerkezköy, Çorlu; Şahinbey, Şehitkamil; Zonguldak Merkez ilçe, Ereğli.
Bu yerlerin dışında kalan yerlerde ise il ve ilçe başkanlıklarının diledikleri takdirde seçim takvimi içinde ve kendi denetimlerinde eğilim yoklaması yapabilecekler.
Şükrü Elekdağ: Sevgiye giden yol saygı kazanmaktan geçer
BAŞBAKANın Japonya ziyaretinde İstanbulun Asya yakasında bir Türk-Japon Üniveristesinin kurulması çok önemli. İşadamlarımız ve siyasi liderlerimizin Japonyadan öğrenecekleri ve örnek alacakları çok şey var.
Ben Japonyada Büyükelçi olarak bulundum; bir gün Haliçteki köprünün yapımcısı i... ile Türkiyeye gelirken bana ne demişti biliyor musunuz? Japonyada bizim tezimiz: Sevilmenin yolu, saygınlık kazanmaktan geçer.
TÜRKİYEdeki her türlü ahlaksızlık ve yolsuzluğu da içinde barındıran utanç verici kaos ortamı dolayısıyla, Başbakan Erdoğanın Japonyaya yapmış olduğu resmi ziyaret sırasında iki ülke arasında ekonomik işbirliği alanında atılması kararlaştırılan adımlar basınımıza pek yansımadı. Bunlar arasında, ülkelerimiz arasında bilimsel ve teknolojik işbirliğinin gelişmesine ciddi katkılarda bulunabilecek bir proje de yer alıyor. Bu da, İstanbulun Asya yakasında bir Türk-Japon Üniversitesinin kurulması...
Bence, bu proje çok önemli, zira bilim ve teknoloji alanında sağlayacağı yararlara ilaveten, iş adamlarımız ile siyasi liderlerimizin Japonyadan öğrenecekleri ve örnek alacakları çok şey var. Japonyadaki Büyükelçilik görevim sırasında yaşadığım aşağıdaki olay bunu çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Yıl 1973... Ünlü bir Japon firması olan Ishikava-Jima-Harima (IHI) tarafından inşa edilen Haliç Köprüsünün açılış merasimine katılmak üzere Tokyodan İstanbula uçuyorum. Yanımda firmanın yönetim kurulu başkanı Taguchi San oturuyor. IHI birinci Boğaz Köprüsü ihalesine de girmiş ama kazanamamıştı. Bu nedenle ülkemizi birkaç kere ziyaret etmiş olan Taguchi San, Türkiye hakkında hayli geniş bilgiye sahipti. Türkiye tarihini incelemişti ve ülkemize karşı duyduğu büyük ilgiyi her fırsatta dile getiriyordu. Bu ilgi bir ölçüde de, o sıralarda Pendik Tersanesi ile IHI arasında ortaklık kurulması amacıyla cereyan eden ateşli müzakerelerden kaynaklandığı söylenebilirdi.
(Tersane girişimi sonuçlanmadı, ancak IHI bilahare Fatih Köprüsünü inşa etti).
Sohbetimiz sırasında, Taguchi San bir ara elindeki Time dergisinin sayfalarını çevirmeye başladı. Derginin ortasındaki içeri doğru kıvrılmış sayfaları da açınca ortaya dört sayfayı kapsayan çok görkemli bir ilan çıktı. Reklamın başında IHInin ismi, ortasında da inşa ettiği 500.000 tonluk muazzam tankerlerden birinin resmi yer alıyordu.
Reklamda yine üst tarafta büyük harflerle ICHI-BAN ifadesi yazılmış ve bunun Dünyada Birinci anlamına geldiği İngilizce izah edilmişti. Reklamda, ayrıca, IHInin dünyanın en büyük tankerlerini, en büyük vinçlerini, en büyük jeneratörlerini, en büyük liman yükleme ve boşaltma sistemlerini yaptığı belirtilerek, bu tür teknolojiler alanında dünyada en önde olduğu vurgulanıyordu.
Reklam hakkında birkaç övücü sözden sonra yol arkadaşıma sordum:
Petrol krizi ve Süveyşin kapalı olması nedeniyle dev tankerleriniz muhakkak ki IHI için büyük bir kazanç kaynağı... Ama, reklamdaki diğer devasa makine ve aletlerden aynı ölçüde kâr ediyor musunuz?
Taguchi San, dev tankerlere talebin çok yüksek olduğunu ve firmanın bu alandaki kazancının memnuniyet verici olduğunu, ancak bunun dışındaki imalattan fazla kâr etmediklerini söyleyince, ben kendisine, o zaman, bunları herhalde firmanızın dünya çapında reklamını yapmak için üretiyorsunuz dedim. Bu sözlerime muhatabımın tepkisi şöyle oldu:
Hayır, Sayın Büyükelçi. Bu makinaları, IHInin değil Japonyanın reklamı için üretiyorum. Amacım, dünyaya Japonların üstün yeteneklerini ve yaratıcılıklarını göstermektir. Japonyanın dünyada olumsuz bir imajı var. Komşularımız bizi hiç sevmezler. Batılı ülkeler de bize sempati duymazlar. Kültürümüzü yadırgar, bize hor bakarlar. Bu önyargıları değiştirmek için, önce Japonyaya karşı saygı uyandırmak lazım. Evet, önce saygı... Bunu sevgi izler. (First, they have to esteem us, then they may like us). İşte, ben bu saygı hissini uyandırmak için dev tankerleri ve dev makineleri yapıyorum. Japonyada bizim tezimiz: Sevilmenin yolu, saygınlık kazanmaktan geçer.
Bu konuşmamızdan üç yıl sonra KEİDANREN başkanlığına seçilen Taguchi San sözlerini şöyle noktaladı:
Kusuruma bakmayın ama, sizin de pek sevildiğiniz söylenemez
Türkiyenin de, bizim yolumuzu izlemekten başka çaresi yok. Türkiye de sevgiye giden yolun saygınlık kazanmaktan geçtiği bilinciyle hareket etmeli!...
Bu konuşmanın üzerinden şimdi 41 yıl geçmiş bulunuyor. Bugün, Japonyanın dünyada kazanmış olduğu sempati ve üstün saygınlık, Taguchi Sanın sevilmenin yolu saygınlık kazanmaktan geçer tezinin ne denli gerçekçi olduğunu kanıtlamıyor mu? Türkiyenin şu sıralarda içinde bulunduğu kahredici perişanlığa bakınca da, durumumuzu Taguchi Sanın mantığıyla irdeleme zorunluluğunu idrak etmemiz gerekmiyor mu?
Şükrü M. ELEKDAĞ-Em. Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, 22.23. Dönem CHP Milletvekili
Sarıgül Tercanlıların gecesinde
ERZİNCAN Tercanlıların federasyon gecesine kimler katıldı...
Evet, bu toplantı niye yapıldı önce onu anlatalım.
Erzincan Tercanlıların İstanbulda 60 bin seçmeni varmış; İstanbulda bulunan 20yi aşkın Erzincan Tercan köylerinden oluşan hemşehri derneği...
Salonda derinden bir türkü diyor ki:
Dua edin şu ayrılık savuşa/bacı kardaş birbirine kavuşa...
İstanbuldaki Tercanlıların 20ye yakın köy ve belde derneğini federasyona dönüştürmüşler. Şimdi moda ya; Anadolu kentleri İstanbulda örgütleniyor, sonra federasyon oluyorlar; bunların başında Sivas, Kastamonu, Trabzon, Giresun, Elazığ ve Erzurumlular geliyor. Çeşitli vesilerle bir araya geliyorlar; eğleniyorlar;
bu arada hemşehrileri veya tanınmış bir sanatçı ile yöre türkülerini dinliyorlar. Erzincanın bir ilçesinin fertlerinin İstanbulda federasyon olması, 3 bin kişilik bir çatı örgütü demek... Yerel yönetim seçimleri öncesinde de adaylarını bir araya getirip kamuoyuna tanıtıyorlar. Bak bizim gücümüz budur demek istiyorlar; partilerden kontenjan talep edebiliyorlar.
Memleketlerindeki Kaymakam ve Belediye Başkanlarını da İstanbula davet ediyorlar; onlar sorunlarını anlatıyorlar; gerektiğinde şefkatli işadamları tarafından da gerekli ihtiyaçları da karşılanıyor. İmece mi, demek lazım... Tabii bunlar göçün yarattığı hasretin bir ölçüde giderilmesi oluyor bu toplantılar. Evet Tercanlıların, Kadıköyde Büyük Anadolu Kulübündeki federasyon gecesinde aynen bunlar oldu. AKPlilerin pek olmadığı bir geceydi. Alevi siyasetçiler ağırlıklıydı;
konuşulanlar da Kartal ve Maltepe seçimleri idi.
KİMLER KATILDI
Kimleri mi gördük; Mehmet Moğultay, Mustafa Kul (Maltepe Belediye Başkan aday adayı)
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer (Kemahlı), Kadir Ögüt (Çankırılı) ve eski milletvekili ve sendikacı Rıdvan Budak (Tercanlı, federasyonun 2. başkanı), Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ve Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve Bakırköy aday adayı Dr. Bülent Kerimoğlu da vardı.
En çok ilgi gören de, Tercan Belediye Başkanı MHPli Mehmet Yıldız ve ilçe kaymakamıydı.
Yeşiller Partisi Milletvekili Özcan Mutlu hemşehrilerini yalnız bırakmamak için Berlinden gelmişti.
Geceye Kılıçdaroğlu ve Erzincanlı olan eski Cumhurbaşkanı Fahri Korutürkün oğlu, CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, Tercan Dernekleri Federasyonu Başkanı Süleyman Güzele birer kutlama mesajı gönderdiler.
SARIGÜLÜ ÖZTÜRK KARŞILADI
Yemekte, CHP Kadıköy yakasının adaylık kulisleri içinde bulduk kendimizi derken, Mustafa Sarıgülün geceye katılacağı bildirildi. Nitekim bir süre sonra Sarıgül, alkışlar arasında hemşehrileri ile buluştu.
Sarıgülün gelişinde ve gidişinde Selami Öztürkün Sarıgüle bir büyükşehir başkanı gibi davranarak saygı göstermesi konukların dikkatini çekti.
Çünkü Öztürk, şimdiye kadar hiçbir Büyükşehir Belediye Başkanını ağırlamamıştı.
Şimdiye kadar Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve Kadir Topbaşın Kadıköy Belediyesini ziyaret ettiği pek hatırlanmıyor.
Sarıgül, salona girdiğinde Tercanlıları Etrafı dağlık, ortası bağlık, rüzgarı sert, delikanlısının mert olduğu... diye tanıttı.
Antalyadaki Özel İdarenin gayrimenkulleri üzerindeki oyunlar
2Blerden ortaya attığı bedeli -20 milyar dolar- toplayamayan iktidarın çıkardığı yasa ile İl Özel İdarelerini kaldırarak amaçladığı ince oyun ortaya çıkmaya başladı. İktidar, Özel İdare Mallarını şimdiden satmaya başladı; daha doğrusu Valiler eliyle el koyuyor.
Valiler, Başbakanın talimatını yerine getiriyorlar.
Bu gayrimenkuller kimlere satılacak; kimler için rant kapısı olacak.
İstanbuldan sonra Antalyada da bunun ilk belirtileri alındı. CHP Antalya Milletkvekili Yıldıray Sapanın, Konyaaltı Sahilinin 30 Martta kadar İl Özel İdaresine bırakılmasının ardından İl Genel Meclisinin ilçe belediyesine devri için girişimde bulunduğuna dikkat çekti. İl Genel Meclisinin Konyaaltı sahili konusundaki iyi niyetli girişimlerinden sonuç alınamayacağını belirterek İktidarın hedefi sahili uluslararası rant lobilerinin ortağı olan yandaşlarına vermek. Bu yüzden ipe un serip sahili belediyelere vermeye yanaşmıyorlar.
Uluslararası rant lobileri ile onların AKP yandaşı yerli ortaklarının kimler olduğu da, olacağı da ortadadır. Tüm Antalya, sahilini rantçılardan korumak için duyarlı ve uyanık olmalıdır. Konyaaltı ve Larada elde kalan bir avuç sahil halka açık olarak kalmalı, ilgili belediyelere verilmelidir.
MİLLİ PARK-SİT DİNLEMİYORLAR
Antalya Milletvekili Sapan, Erdoğanın sık sık otellerinde tatil yaptığı Fettah Tamincenin, Phaselis Antik Kenti sınırlarını zorlayarak yapmayı planladığı yeni bir otel projesine de dikkat çekti. Söz konusu otelin, Beydağları Olimpos Milli Parkı sınırları içinde olduğu gibi, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanınına girdiğine yönelik iddiaların bulunduğunu belirten Sapan, Phaselis Antik Kentini doğrudan olumsuz etkileyecek alandaki 5 yıldızlı otel için Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, ÇED gerekli değildir raporu verilmesini de hiç yadırgamadık. Çünkü işin içinde yandaşlar olunca bu raporların kolaylıkla verildiğini biliyoruz. Karşılığında bağışların kimlere yapıldığını da görüyoruz. Rant için milli parklara saldırdıkları yetmiyormuş gibi şimdi de antik kentlere göz dikiyorlar. Ama artık Türk halkı gerçekleri, yapılan vurgunu gördü
Küçük bir atölye için bile ÇED raporu istenirken doğanın içine tarihi bir mekana nasıl otel izni verilir?