Top
Yalçın Bayer

Yalçın Bayer

ybayer@hurriyet.com.tr

07/03/2019

El âlem hızlı koşuyor

Avrupa’da 2018’de 200 bin civarında elektrikli otomobil satıldığı söyleniyor. Türkiye’de ise bugüne kadar 600-700 civarında satılmış. Bunun nedeni olarak fiyatların yüksek, şarj istasyonu sayısının ise yetersiz olması gösteriliyor. Türkiye’de ilk yerli otomobil elektrikli olacak. Bu konuda hummalı bir çalışmanın sürdüğü de biliniyor.

Özel otomobiller için çalışmalar sürüyor ama elektrikli ağır vasıtalarda henüz çok ileri bir düzeye ulaşılmış değil... Dün Almanya’da iki dostumuzla Frankfurt’tan Darmstadt kentine giderken otobanın her iki tarafındaki elektrik hatları dikkatimizi çekti. Otobanın her iki yanına kilometrelerce, bizdeki eski troleybüslerin kullandığı hatlar gibi teller çekilmiş. ‘Otobanlarda Elektrikli, Yenilikçi Ağır Yük Taşımacılığı’ projesiyle hava kirliliğinin de önemli ölçüde önüne geçilmesi hedefleniyor. Hem elektrik hem de mazot motorları olan hibrid ağır vasıtalar, havai hat sayesinde elektrik motorlarını kullanacaklar. Yani çevreyi kirleten gaz çıkarmayacaklar. Havai hatların olmadığı yollara geçince normal motorlarını kullanacaklar. 15 milyon Euro harcanarak yapılan bu 5 km’lik pilot projeden istenilen netice alınırsa tüm Almanya’ya yayılacak.

MAZOTLU ARACA YASAK

Almanlar çevre konusunda çok hassaslar. Euro 6 standardının altında mazotlu otomobiller bazı şehirlerin belirli bölgelerine sokulmuyor. Şehirlerde birçok caddenin kenarına seyyar hava ölçüm istasyonları yerleştirilmiş. Bu istasyonlarda günün her saati hava kirliliği ölçülüyor. Egzoz gazlarıyla kirliliğe yol açtığı gerekçesiyle mazotlu otoların bu bölgelere girişi yasaklanıyor. Mazotlu otomobil sahiplerinin bu karara karşı itirazları anayasa mahkemesi tarafından reddedilmiş. Şehir idareleri halkın sağlığını korumak için gerekirse böyle kararlar alabilir denmiş. Bu yüzden şimdi mazotlu otomobil sahipleri kara kara düşünüyor. Otomobillerini elden çıkarmak istiyorlar ama değerleri düşük.

FINDIKÇI NASIL KAYBETTİ

SERBEST piyasada fındık baştan 10-12 lira arasında satılıyordu. Aylar sonra gerçek değerini buldu, 15-16 liraya çıktı. Ne var ki üreticiye hiçbir yararı yok artık bu fiyatın. Kaybeden binlerce çiftçi, kazanan tüccar oldu. Üretici diyor ki: “Taban fiyat, fındıkçıyı hoşnut edecek, beklentilerini karşılayacak ve tüccara teslim olmasını önleyecek düzeyde olmalıdır. Hep aynı senaryonun oynanmasını istemiyoruz.”  Şükrü KARAMAN

“DAHA çok Kadıköy" sloganı ile yola çıkan CHP Kadıköy belediye başkan adayı Şerdil Dara Odabaşı’nı tanımak ister misiniz?

‘KADINLAR Birlikte Güçlü Platformu’ndan çağrı: “Türkiye’de ve dünyada kadınların ancak birlikte güçlü olduğunu göstermek için, 8 Mart’ta bulunduğumuz şehirdeki 8 Mart yürüyüşlerine katılıyoruz! ‘Kadınlar durursa hayat durur!’ diyoruz.”

ARILARI KORUMA ADINA NE YAPIYORUZ?

‘MECLİS BALI’

İki yıl önce Milas Zeytin Hasadı Şenliği’nde bizim Kelebek yazarı Yonca Tokbaş ile beraberdik. Yonca, ‘Anadolu Arıları Projesi’nin kurucusu ve fikir annesi. ‘Arı sevgisi’ eğitimleri veriyor çeşitli ülkelerde. Arıların sayısının endişe verici bir hızla azaldığı gözleniyor. Yonca gibi gönüllüler bu konuda farkındalık yaratmak için uğraşıyor. Almanya’da da varlıkları tehlike altında olan arılar, hükümetin koalisyon sözleşmesine bile girmiş. Hıristiyan Birlik Partisi ile Sosyal Demokrat Parti arasındaki koalisyon sözleşmesinde “Arıların korunmasına büyük bir önem atfediyoruz” deniliyor.

Arılar doğaya yeri doldurulmaz bir katkıda bulunuyorlar: Bitkilerin büyük çoğunluğunun tozlaşmasını sağlıyorlar. Alman Tarım Bakanlığı’nın arılarla ilgili programı “Arılar sistem için belirleyicidir” cümlesiyle başlıyormuş. Yani arıların varlığı ile ilgili endişe büyük. Almanya’da belirlenen 570 arı türünün yarısının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu işaret ediliyor. 2017 yılında Alman Tarım Bakanlığı ile Arıcılık Birliği arıların korunmasını tartışmaya yönelik ilk ‘Uluslararası Arı Konferansı’nı düzenlemişler. Dünyanın dört bir yanından 500’ü aşkın uzman katılmış bu konferansa.

Bu tedbirler yetmemiş. Şimdi de Bavyera eyaletinde “Arılar ölmesin” diye imza kampanyası başlatılmış. Kısa sürede 2 milyona yakın imza toplanmış. Amaç eyalet hükümetini arıları korumak için daha sıkı önlemler almaya zorlamakmış. Alınacak önlemler arasında tarım ilaçlarının uygulanmasında daha sıkı kısıtlamalara gidilmesi de var. Fransız ve Alman bilim adamlarının 2009 yılında yaptığı bir araştırmaya göre arıların küresel ekonomiye yıllık katkısı 180 milyar dolar civarındaymış.

2016’da Berlin’de meclisin avlusuna arı kovanları konulmuş. Bunlara ‘Federal Meclis arıları’ deniyor. Yani devletin korumasında yaşayan üç arı kolonisi her yıl 80 ila 100 kilo arasında bal üretiyor. ‘Meclis balı’ adı verilen bal kısmen devlet konuklarına hediye ediliyor, kısmen satılıyor ve geliri arıları korumaya yönelik projelere aktarılıyor.

BİLİYOR MUSUNUZ?

SOSYAL Demokrasi Derneği’nin (SDD) İstanbul şubesi başkanlığına Süha Akıncı’nın yeniden seçildiğini, yönetim kurulunun da Ahmet Akküçük, İlyas Güven, İhsan Aksöz, Nüket Karadeniz, Süleyman Erdoğan ve Hasan Fehmi Ata’dan oluştuğunu...

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, artan talebe rağmen ülkemizde stratejik tarım ürünlerinin üretiminin düşmesi, tarımsal istihdamın azalması üzerine Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye “2002–2019 arasında Türkiye’nin tarımsal ürün talebi ve arzında gerçekleşen değişimleri açıklar mısınız? Kaç kişi tarımsal üretimde istihdam edilmiştir” diye sorduğunu...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp