Top
Sedat Ergin

Sedat Ergin

sergin1@hurriyet.com.tr

22/07/2020

Nasıl sonuçlanacağını çok merak ettiğim bir dava

FETÖ’nün kontrolündeki bu mahkeme, 5 Ağustos 2013 tarihinde Ergenekon davasındaki kararlarını açıkladığında, Orgeneral Taşdeler, Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olmak ve aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçunu düzenleyen 312’nci maddesinden müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

*

Kardeşi Hasan Nevzat Taşdeler de ağabeyi gibi askerlik kariyerini seçti ve tümgeneral rütbesine kadar yükseldi. Ve onun yolu da ağabeyi gibi tutukluluğa ve ardından mahkûmiyete çıktı...

Taşdeler, İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığı’nın ‘Kurmay Başkanı’ olarak görev yaparken 15 Temmuz kalkışmasından sonra darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle tutuklanarak hapse atıldı. Yapılan yargılama sonucu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Aldıkları cezalar arasındaki farklardan biri, ağabeyin TCK 312, buna karşılık küçük kardeşin TCK’nın ‘anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçu’nu düzenleyen 309’uncu maddesinden mahkûm olmasıdır.

*

Fotoğrafa baktığımızda, bir tarafta FETÖ’nün kurguladığı bir davanın hedefi, mağduru olan orgeneral ağabey var...

Diğer tarafta, bu orgeneralin FETÖ’nün planlayıp icra ettiği bir darbe girişiminde yer aldığı iddiasıyla suçlanıp mahkûm olan tümgeneral kardeşi...

Burada ilk bakışta bir paradoksun belirdiği ileri sürülebilir; gelgelelim hukuk söz konusu olduğunda dosya kardeşlik ilişkisi değil, dava dosyasındaki deliller üzerinden değerlendirilmek durumundadır.

*

Ancak bu değerlendirmeye geçmeden önce kısa bir duraklama yapalım. Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler’in ismi FETÖ’nün kumpas davalarından Balyoz’da toplam 3.5 yıl hapis yatan emekli tümgeneral Ahmet Yavuz’un ‘Vesayet Savaşları’ isimli kitabında da karşımıza çıkıyor. Yavuz, kitabın 208-209’uncu sayfalarında daha önce maiyetinde çalıştığı için yakından tanıdığı Tümgeneral Taşdeler’le darbe girişiminden 6-7 ay kadar önce yaptıkları bir sohbeti anlatıyor. Bu konuşmadaki konulardan biri FETÖ’nün askeri okul sınavlarının sorularını çalması ve orduda yürüttüğü örgütlenmedir. Yavuz, konuşmalarını şöyle aktarıyor:

O görüşmemizde, FETÖ’nün ordu içinde çok tehlikeli hale geldiğini, Genelkurmay’da istedikleri düzenlemeleri yaptırdıklarını ve subayların gelişmelerden tedirgin olduklarını anlatmıştı. Ben de mücadele etmelerinin görevleri olduğunu söylemiştim.”

*

15 Temmuz’a gelelim... Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz 2016 tarihinde Tümgeneral Taşdeler’in  kurmay başkanı olarak görev yaptığı Harp Akademileri Komutanlığı’nda kurmaylık eğitimi almakta olan öğrencilerin belli bir bölümü, ağırlıklı olarak da Kara Harp Akademisi’nden önemli sayıda öğrenci, darbe gecesi İstanbul ve  hatta başka illerdeki muhtelif darbe faaliyetlerinde rol üstlenmiştir.Kalkışma sırasında Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu, darbeciler tarafından akademi yerleşkesindeki lojmanından alınıp Hadımköy’deki askeri cezaevine götürülerek burada derdest edilmiştir.

Kalkışma sonrasında Harp Akademileri Komutanlığı ile bağlantılı olarak biri komutanlıkta yürütülen darbe faaliyetleri, diğeri Korgeneral Bekiroğlu’nun derdest edilmesi hadisesi olmak üzere iki ayrı dava açılmıştır.

Derdest edilme dosyasıyla ilgili davada İstanbul’daki 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 1 Haziran 2018 tarihinde 9 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çıkmıştır. Harp Akademileri Komutanlığı ile ilgili ana davada ise 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Ağustos 2018 tarihinde 35 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 67 sanığa ise müebbet hapis cezası vermiştir. Taşdeler, bu davada mahkûm olmuştur.

Taşdeler, buna karşılık, Harp Akademileri Komutanlığı davasında mahkûm edilirken, ‘anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış hapis cezasına ek olarak, Bekir- oğlu’nun derdest edilmesi hadisesi bağlamında ‘kişi hürriyetinden yoksun kılınmasına iştirak’ suçundan da 18 yıl hapis cezası almıştır.

*

Kuşkusuz, bir yazının sınırları içinde bu dosyayla ilgili geniş, ayrıntılı bir değerlendirme yapabilmek mümkün değil. Ancak önemli gördüğüm başlıca bir iki noktanın altını çizmek istiyorum.

Bunlardan birincisi, Harp Akademileri Kurmay Başkanı’nın (Taşdeler) buradaki emir-komuta yapısında komutanlık bünyesindeki akademiler ve bu eğitim kurumlarındaki öğretim üyeleri ve öğrencilerden değil, yalnızca komutanlık karargâhı ve buna destek birimlerinden sorumlu olmasıdır.

Daha önemlisi, Taşdeler, 15 Temmuz gecesi darbe faaliyetine kuvvetli bir şekilde karşı durduğunu söylüyor ve o gece yanında görev yapan ve darbecilerle mücadele eden maiyetindeki subaylar da ifadeleriyle kendisini destekliyor. Bu ifadeleri esas aldığımızda, Taşdeler, darbe gecesi Ankara’dan gelen sıkıyönetim direktifine uyulmaması emrini vermiş, nizamiyeleri çıkışa kapatarak darbeye karşı faaliyetleri yönlendirmiştir.

Olay gecesi yaşananlarla ilgili olarak hazırlanan idari tahkikat raporunda Taşdeler’in aleyhinde herhangi bir suçlayıcı tespit ya da değerlendirme yer almıyor.

Ancak dava dosyasında Taşdeler’e karşı bazı tanık ifadeleri de mevcuttur. Bu arada, Taşdeler darbecilerin görevlendirme listesinde isminin karşısında ‘devam’ yazan isimlerden biridir.

*

Buradaki bütün mesele, yargılama sürecinde deliller değerlendirilirken sanığın lehinde olan delillerin terazide ne ölçüde bir ağırlık oluşturabildiğidir. Bu noktada birinci derece mahkemenin gerekçeli kararının Taşdeler’e ilişkin bölümünde, kendisiyle ilgili lehte delillere bir atıf yapılmıyor.

İstinaf aşamasına gelindiğinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27’nci Ceza Dairesi’nin 18 Ekim 2019 tarihinde bütün bir dosya üzerinde tek paragraflık bir ‘onama’ kararı ile yetinmesi dikkat çekiyor. Sonuçta, top bir kez daha doğrudan Yargıtay’ın sahasına düşmektedir.

Taşdeler, 25 Temmuz 2016 tarihinden bu yana Silivri Cezaevi’nde tek kişilik bir hücrede kalmaktadır.

Yargıtay’ın bu dosyada alacağı karar şimdiden merak uyandıran bir konu haline gelmiştir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp