Top
Savas özbey

Savas özbey

hiperaktif@hurriyet.com.tr

25/10/2019

Dünyada sulh uzayda sulh

Paris’te, Shangri-La Oteli’nin Eyfel’e bakan lüks suitlerinden biri...
“War of the Worlds” dizisinin başrol oyuncularından Gabriel Byrne ve Elizabeth McGovern ile sohbet ediyoruz.
FOX’un yeni dizisini önümüzdeki çarşamba akşamı FX’te izlemeye başlayacaksınız.
Hikaye aslında tanıdık: Adi uzaylılar durduk yere bize bulaşıyor; dünya saldırı altında ve insanlık hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Top tabii ki yine bizim ceza sahamızda.
Yıkılan, mahvolan bizim şehirlerimiz, bizim dünyamız.
“Ben bu filmi gördüydüm” diyeceksiniz... Son derece normal.
Hikayenin aslı, H. G. Wells’in 1897’de yazdığı “Dünyaların Savaşı” romanına dayanıyor ve bugüne kadar envai versiyonu çekildi.
Peki, 100 seneden fazla zaman önce yazılan bir bilimkurgu, bugün niçin hâlâ bu kadar popüler?
Elizabeth McGovern, aradan geçen bunca zamanda hem çok şeyin değiştiğini hem hiçbir şeyin değişmediğini düşünüyor:
“O zaman sanayi devrimi yaşanıyordu. İnsanoğlu bilmediği ve kendisi dışında gelişen yeni bir dünyaya uyum sağlamaya çalışıyordu.
Bugün de durum aynı. Dijital devrim, iklim krizi, terör, mülteciler...
Bunlar bizim dışımızda gelişen ve etki edemeden uyum sağlamamız gereken büyük değişiklikler...”
Yani dizinin insanı bu kadar yakalamasının nedeni, uygarlığımızın içinden geçtiği sorunlar ve bunların bilinçaltımızdaki etkileri.

Başka bir dünya mümkün mü?

Bir anda kendinize gelseniz ve yaşadığınız apartmanda, sokakta, mahallede herkesin ölmüş olduğunu fark etseniz...
Kimi bankta, kimi kaldırımda, kimi köpeğini, kimi çocuğunu gezdirirken...
Zaten hep onlar bize saldırır, mücadele hiç onların gezegeninde geçmez.
Halbuki artık 122 sene öncesinde değiliz. Uzay araçları yapabiliyoruz, Ay’a çıktık, Mars’a yerleşme hayalleri kuruyoruz.
Belki de biz saldıracağız.
“Dünyanın saldırıya uğraması” fikri niçin bu kadar gerçekçi?
Daha da önemlisi, insanların birleşip “biz” olabilmesi için ille de bir “ortak düşman” ya da “onlar” fikrine mi ihtiyaç var? 69 yaşındaki Gabriel Byrne, hayattan süzdükleriyle bunu biraz iç acıtıcı buluyor:
“İster bir canavar, ister kötü bir kral, ister komünistler, ister yapay zeka, isterse de çevre sorunları... Bir araya gelebilmek için birlikte mücadele edeceğimiz bir ‘öteki’ne ihtiyaç duyuyoruz.
Belki de bu kadar karanlık ve kanlı olmayan bir dünya mümkündür.”
Çarşamba akşamı diziyi izlediğinizde kendinizi efektlere ve tempoya kaptırıp bunları hiç düşünmemek gibi bir lüksünüz var elbette.
Ama ya uzaylılar gerçekten varsa ve onları biz gerçek yapıyorsak?

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp