Top
Osman Müftüoğlu

Osman Müftüoğlu

yasasinhayat@hurriyet.com.tr

11/09/2019

Su içmenin de püf noktaları var

SUSUZLUK HiSSiNi BEKLEMEYiN!

Çocuklar susuzluk hislerini ifade etmekte zorlandıkları, yaşlılar ve hastalar da susuzluklarının farkına varamadıkları için, su ihtiyacını karşılarken süreci susuzluk duygusu ile yönetmek doğru olmayabiliyor.
Temiz ve güvenli su içmek de mühim bir ayrıntı, dikkat edin. Plastik değil cam şişelerde satılan suları tercih edin. Pahalı geliyorsa yanınızda mataranızı taşıyın. Plastik doğanın en büyük tehdididir. Bu tehdide aracılık etmeyin.

YEMEKTE SU İÇMEYİN!

Su içme işini yemekle iç içe sürdürmek doğru değil. Yemek sırasında su içmemekte fayda var. Nedeni şu: Yemek yerken içtiğiniz su her şeyden önce midede doygunluk ve dolgunluk hissi yaratacaktır. Bu da beslenme ritminizi aksatır. Ayrıca midenin gıdaları sindirme süreçlerini bozabileceği için yemek yerken, hatta hemen öncesi ve sonrasında su içmemenizde fayda var.
Bunun tam tersini savunanlar, yemekte su içmeyi faydalı bulanlar da var. Haklı olabilirler. Onlara göre yemekle içilen su sindirimi kolaylaştırır, midenin boşalmasını hızlandırır. Bence herkes kendi ritmi ve zamanlamasını bedenini dinleyerek oluşturmalıdır.

ILIK SUYU TERCİH EDİN

Suyu çok soğuk veya sıcak değil ılık için. Ayakta değil, oturarak içmeyi tercih edin. Yavaş ve sakin için. Suyun ağzınızda bir süre kalmasına izin verin. Bu sonuncusu tükürük üretiminizi artıracak, hazım gücünüze katkı sağlayacak, ağız ve diş sağlığınızı da güçlendirecektir.
Yumuşak değil sert suları tercih edin. Bunlar daha çok mineral içeren, alkali güçleri daha yüksek sulardır.

NE KADAR SU?

Yetişkin biri, hiçbir fiziksel faaliyet göstermese bile günde ortalama 2-2.5 litre suya ihtiyaç duyuyor. Bedenimizdeki suyun bir kısmı bağırsak ve böbrekler, bir kısmı cilt-terleme, bir kısmı da solunum yoluyla bizi terk ediyor.
Aktivitemiz ne kadar fazla, bulunduğumuz ortam ve hava şartları ne kadar sıcaksa kaybettiğimiz, bir başka deyişle ihtiyaç duyduğumuz suyun miktarı da o oranda artıyor. İdrar söktürücü bir ilaç kullanıyorsak, ishal ya da kusma gibi bir sorunumuz varsa doğal olarak kaybımız da fazlalaşıyor.
Yetişkin biri günlük enerji harcamasının her bir kalorisi için 1-1.5 ml, kilosu başına da 25-30 ml suya ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla 1500-1800 kalori harcayan bir kadının 1.5-2 litre; 2000-2500 kalori harcayan bir erkeğin 2-2.2 litre suya ihtiyacı var.
Su ihtiyacımızı sadece suyla da karşılamıyoruz. Sıvı içecekler, sıvıdan zengin besinler, sıvı ağırlıklı gıdalar da (Meşrubatlar, bol sulu meyveler, sulu yemekler, çorbalar) su ihtiyacımızı gidermede işimize yarıyor.
Ama hiçbir şey keyifle yudumladığımız bir bardak kaliteli suyun yerini -en azından psikolojik açıdan- tutmuyor, tutamıyor!

KARPUZU KAÇIRMAYIN!

Yaz bitti, bitiyor. Yazın en lezzetli ve faydalı meyvesi karpuzun da sonu geliyor. Bu müthiş meyvenin son ürünlerinden bugünlerde daha sık ve bol faydalanmak gerekiyor.
Sağlığımız için neredeyse her meyve faydalı ama bazıları mucizevi etkilere sahip. Her şeyden önce karpuzun zannedildiği kadar yüksek bir kalorisi yok. 100 gram karpuz yediğinizde ortalama 30 kalori civarında enerji yükleniyorsunuz. Yani abartmaz, kararında yerseniz diyet yaparken bile menülerinizde yer alabilecek bir besin.
Dahası çok güçlü bir vitamin, mineral içeriği var. Pek çok mineralden – örneğin potasyumdan- ve vitaminden –örneğin C ve E vitamininden- zengin bir yiyecek. Bol sulu bir meyve olması da başka bir avantaj.
Potasyum ve su içeriği nedeniyle böbrekler için iyi bir çalıştırıcı işlevi üstlenebiliyor. B vitamini içeriği de fena değil. Yeteri kadar B1 ve B6 vitamini içeriyor.
Çok önemli iki ayrı özelliği daha var. Birincisi müthiş bir likopen kaynağı olması. Kırmızı mucize olarak da bilinen likopen prostat kanserinden kalp krizini önlemeye, meme kanserinden cildi güzelleştirmeye kadar pek çok alanda mükemmel etkileri olan güçlü bir antioksidan.
İkincisi ise sitrulin isimli maddeden zengin olması. Karpuzun özellikle kırmızı kısmının alt bölümündeki pembe-beyaz tabakada bol miktarda sitrulin var. Sitrulin arginine ve daha sonra da nitrik oksit üretimine katkı sağlayan önemli bir madde. Damarları korumadan cinsel gücü artırmaya pek çok alanda işe yarıyor.

PANİK ATAK MI, KALP KRİZİ Mİ?

Göğüs ağrısı ve çarpıntı şikayetleri ile sık sık acil servislerin kapısını aşındıranların önemli bir bölümünde sorunun kalpte değil, beyinde, daha doğrusu düşünce sisteminde olduğu kesin gibidir.
Özellikle panik bozukluk sorunu olanlarda panik atakların en sık görülen işaretleri arasında göğüs ağrıları ve çarpıntı şikayeti hep vardır. Bu ağrılara el, ayak ve yüzde uyuşmaların, taşikardi/çarpıntı ataklarının, el titremesi, baş dönmesi, baygınlık vb. işaretlerin de eşlik etmesi son derece önemli bir ayrıntıdır.
Ayrıca bu kişilerin çoğunun daha önceden bu tip atakları yaşamış olması da dikkati çeken bir bulgudur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp