Top
Onur Baştürk

Onur Baştürk

obasturk@hurriyet.com.tr

16/02/2019

Şehirde en son ne oldu

SERGİYE GİT VE MAHSUR KAL!

Mecidiyeköy’deki eski likör fabrikası binası aralık ayından itibaren bir süreliğine Pilevneli Galeri’ye tahsis edilmiş ve burada yapılan ilk sergiye iki ayda 39 bin kişi akın etmişti.

Haliyle Pilevneli Project’in fabrika alanında yapacağı ikinci sergi merakla bekleniyordu.

Ve geçtiğimiz salı fabrika alanı içinde üç sergi birden açıldı.

İlki, “Kağıt”. Türk sanatçıların kağıt üzerine yaptığı işlerinden dev bir seçki.

Ben içlerinde en çok Kemal Özen, Ayşe Bezenmiş, Merve Morkoç işlerine takıldım kaldım.

İkinci sergi Kezban Arca Batıbeki’nin “Vaad Edilmemiş Topraklar”ı.

Üçüncüsü ise fotoğraflardan oluşan bir tür belgesel:

Genç Cumhuriyetin cesur hamlesi olarak likör ve kanyak fabrikası.

Salı akşamüstü sağanak yağmur ve korkunç Mecidiyeköy trafiğine rağmen açılış kalabalığı inanılmazdı. Koca fabrika insan seliydi.

Gez gez bitmeyen sergileri arkadaşımla beraber turlarken işittiğimiz en acayip cümle şuydu:

Bir ziyaretçinin devasa bir eserin önündeyken, “Bundan ne güzel afiş olur değil mi?” demesi!

Fabrikadan çıkış ise maalesef imkansızdı.

Çünkü Mecidiyeköy trafiği hâlâ kilitti.

Dolayısıyla sergiden çıkanlar yakındaki kahveciye ya da Fairmont’un barına sığınıp yoğunluğun dinmesini bekledi.

Fairmont’un otel barı fena değilmiş doğrusu.

Pilevneli Project, Fabrika çıkışına bir mekan kondursa gayet iyi iş yapar.

BİR CUMARTESİ ‘AZUR’U

Yeniköy’ün son dönemde yükselişte olan mekanı Azur’a bir cumartesi gecesi gittim.

İki katı da tıklım tıkış olan mekanda en çok dikkatimi çeken şey: Herkes ne kadar özenli, hatta süslü püslü giyinip gelmişti öyle...

Tüm kalabalığın bir şey kutladığını sanmıyorum.

Herhalde mekanın kendini konumladığı yerden dolayı bu ekstra giyim kuşam. Oysa Azur’un menüsü çoğu balıkçı gibi: Mezeleri var, sonra kalamarı balığı...

Azur’un belki de tek ekstrası kabuklu deniz ürünlerine geniş yer ayırması. Fiyatlar pahalı mı, evet pahalı. Ama gelen de onu bilerek geliyor zaten.

Servisi ise çok iyi değil. Ne yiyeceğiniz konusunda kafanız karışıksa ekip çok iyi yönlendirmiyor. Işık hızıyla yaptıkları tek şey, habire servis yenilemek...

1 SAAT İÇİNDE 52 KİŞİYLE TANIŞTIM

Akaretler’deki W Studios’un salonunda 52 kadın 52 erkek, yani toplam 104 kişiydik.

Bir salondaydık ama ortam zifiri karanlıktı! Birbirimizi hiç görmüyorduk.

Sevgililer Günü’nde gerçekleşen, çarşamba günü de bahsettiğim “Karanlıkta tanışma” etkinliğinden bahsediyorum.

Merak ettim katıldım ve 1 saat içinde 52 kişiyle tanıştım.

İyi ama tanışma faslı nasıl gerçekleşti? Kurallar neydi?

Karanlıkta hiç görmediğin biriyle tanışmak nasıl bir duyguydu?

Hangi soruda koptum?

Karşımdakilere kendimi tanıtırken neden bazen “Merhaba ben Klark” dedim?

Hepsi yarına, bugüne sığmaz arkadaşlar...

Esas konu başkaydı Ertuğrul Bey

 Magazin Konseyi’nde geçtiğimiz pazartesi konularımızdan biri de şuydu:

Eda Taşpınar bir fotoğraf paylaşıyor. Çok fazla eleştiri alınca da fotoğrafı yorumlara kapatıyor. Bizde Taşpınar’ın bu davranışını yorumlamıştık.

Sonuçta bu ünlülerin çok sık yaptığı bir şey.

Fotoğrafı koyuyorlar ama gelen tepkilere dayanamayıp bazen o paylaşımı kaldırıyor bazen de yoruma kapatıyorlar.

Ertuğrul Özkök bu konuyla ilgili bizi şöyle eleştirmiş: Hiçbiri olağanüstü güzel bir kadın fotoğrafı diyememiş, acaba bizim Magazin Konseyi de muhafazakarlaşıyor mu? İyi de Ertuğrul Bey mevzu Eda’nın ya da fotoğrafın olağanüstülüğü değildi ki.

Konu daha çok “yorumlara kapatma” meselesiydi.

Güncel bir sosyal medya derdi yani: Eleştiriye ya da bazen hakarete dayanmak ya da dayanamamak meselesi...

Yoksa Konsey hâlâ “olduğu gibi”, merak etmeyin.

Ayrıca Eda’nın bundan çok daha güzel ve cesur pozları var.

Bu fotoğraf onların yanında sıradan bile kalıyor.

Şehirde  en son  ne oldu

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp