Top
Melike Karakartal

Melike Karakartal

mkarakartal@hurriyet.com.tr

20/06/2017

En “has” canlı: Erkekler!


Birincisi insan olacaksın. (Yani canlı türü olarak “insan” demek istiyorum. Kedi, köpek, ağaç, tüm bunlar insan denen canlı tarafından kesintisiz işkenceye uğrayan canlı varlıklar, malum.)
Rahat yaşamanın diğer şartı şart ise erkek olmak.
O zaman senden güzeli yok! Oh, giy şortunu çık sokaklara, serin serin... Sıcakladın mı, üstünü çıkar otur parktaki bankta... Metroda, otobüste aç bacaklarını yayıla yayıla otur...
Aynılarını kadın yapsa parkta “sıkıntı yok”, “sıkıntı yok” diye dolaşan bir grup erkek akbaba gibi üşüşür kadının başına. Bacağını açıp oturan kadın olsa başka anlaşılır. Şort giymek zaten hep dert...
Erkek merkezde, dünyanın efendisi, kadınlar eşya, olmadı figüran ve hizmetkar, süslemek isterseniz “Hayatın tadı, rengi”...
Ancak anne olduklarında bir değer katabiliyorlar hayata erkek egemen dünyamızda...
Hep hizmet, tam hizmet! Toplu alanlarda hep dertli. Şort giyer otobüste tekmelenir, olmadı taciz edilir, hep kendini korumak zorunda “başında bir erkeği” yoksa.
Haliyle hayat da “Kadınlarımız... Kadınlarımızı koruyalım...” gibi erkek egemen dünyadan çıkmış ifadelerle dolu.
Bu dünyanın uygulamaları da bol. Pozitif ayrımcılık kılıfında bir dolu abuk sabuk karar çıkıyor mekanizmalardan. Aslında bunlar iyilik değil, aksine insanlık suçu.
Bursa’da kadınlar, kendilerine tahsis edilmiş vagonlarda seyahat ederlerse tacizden kurtulacaklar ya... Hafta sonu Banu Tuna’nın haberinde Bursa Belediye Başkanı her şeyi konuşmuş, bir tek sorunun kendisinden bahsetmemiş. Taciz konusunda bir kelam yok, toplumun bu büyük yarası konusunda bir kelam yok, eğitim konusunda, bilinçlendirme konusunda bir kelam yok...
“Siyaset yapmayın” da demiş, “Ben buraya 500 kadın toplar tezahürat yaptırırım” da demiş, bir tek eğitimden, tacizin nasıl çözüleceğinden bahsetmemiş.
Vagon ayırınca rahatlayacağız, tek çözüm bu!
İnsan böyle sözlerle karşılaşınca yılgınlık duygusu içine düşüyor.
“Burası böyle kardeşim, bazı insanlar da böyle, ne yapalım, biz mi değiştireceğiz” diyoruz.
İnsanların canına kast eden adamların, tacizcilerin serbest bırakıldığı, o özlenen “insani” koşulların bir türlü oluşmadığı bir dönemde yaşarken ümitsizliğe kapılmak kolay. Kolay ama adaletsizliğe karşı çıkmadan da değişen bir şey olmuyor.
Kimse itiraz etmediğinde, verilmiş en haksız, en anlamsız, en “yok daha neler” dedirten kararlarlar bile gün geliyor norm haline dönüşüyor.
Konuyu “Her şey bir gaz ve toz bulutuydu”ya doğru götürüyorum ama geri geleceğim muhterem Habitus okuru: İnsanlar, kadınlar, erkekler, kediler, köpekler, mikroorganizmalar, arılar, çiçekler, daha doğrusu tüm insanlar, tüm hayvanlar, bitkiler, yaşayan tüm organizmalar bu dünyayı oluşturan mozaiğin, puzzle’ın bir parçası.
Biri eksik olduğunda denge bozuluyor, anlam kayboluyor. Hiçbirimiz birbirimizden üstün değiliz, hiçbir tür birbirinden üstün değil.
Fakat yaşadığımız yerde, “canlı türü” olarak sadece insanların, insanlar içinde de erkeklerin “en has canlı” olarak kabul edildiğini, her türlü düzenlemenin onlara göre yapıldığını gördüğümüzde, eh bir zahmet ayağa kalkıp “dur” diyeceğiz!
Kadınlara saldıran, taciz eden adamları cezalandırmayan, serbest bırakarak ödüllendiren bir hukuk sisteminde, kadınları pembe vagonlara mı hapsederek çözüm bulabiliyoruz? Yapabildiğimizin en iyisi bu mu?
Eğitmeyelim kimseyi, tacizin anormalliğini, kadınları rahatsız etmenin, münasebetsizce yakın durmanın anormalliğini anlatmayalım, en ağır cezaları vermeyelim ama kadınları mı hapsedelim?
Bu mu aklımıza yatan en güzel çözüm?

Ağızlık neye yetmiyor?

İstanbul’da Şehir Hatları vapurlarına kafessiz köpek alınmama uygulaması “insan üstün bir varlıktır” demek, “hayvan, eşyadır” demek...
Bir köpeğin diğer insanlara rahatsızlık verme sebebi nedir? Isırma ihtimali ve havlaması. Bunlar için yeterli bir önlem var: Ağızlık. Ağızlık takan bir hayvanın diğer insanlara zarar verme ihtimali yok. O halde kafes nedendir?
Hayvanseverler, daha doğrusu hayatı-dünyayı-evreni tüm canlılarıyla, tüm ihtimalleriyle, içinde barındırdığı tüm güzellikleriyle ayrım yapmadan seven insanlar, hayatlarını paylaştıkları hayvanlarını da aile bireyi olarak görürler.
Şehir Hatları bu haksız, fonksiyonsuz, çirkin uygulamasına derhal son vermeli...
Kafese kapatılacak bir canlı türü varsa, o da insanlar arasında bu arada...
Adına da “tacizci” diyoruz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp