Top
Kanat Atkaya

Kanat Atkaya

katkaya@hurriyet.com.tr

14/03/2019

Eski dünya, yeni kuşak

Geleceği ya boş ya karanlık görünüyor.

Böyleyken, bilincin ve kuşkunun yükü altında

Eylemsizlik içinde kocuyor...”

1980’lerde perde kapanırken, 1990’lara girerken, Moda’daki öğrenci evimizin duvarında kahramanlarımızın fotoğraflarının yanında bu dizelerle başlayan bir şiir asılıydı.

Henüz 27 yaşını doldurmadan bir düelloda hayatını kaybeden Mihail Yuryeviç Lermontov’un (1814-1841) “Düşünce” şiiri, 12 Eylül’ün baskıcı ortamında yeşermeye çalışan “bizim kuşağı” anlatırmış gibi gelirdi:

“Zenginiz biz, ta beşikten beri

Babalarımızın yanlışlıkları ve akılsızlıklarıyla!

Yaşam üzüyor bizi; dümdüz, amaçsız bir yol gibi,

Bir şölen gibi yabancı bir bayramda.

Utanç verici umursamazlığımız var iyiye ve kötüye,

Solup gidiyoruz kavgaya girmeden daha;

Yüz kızartıcı korkaklarız tehlikeyi görünce

Ve iğrenç tutsaklarız iktidar karşısında...”

Henüz yolun başında, dünyayı, memleketi değiştirme gücü olan gencecik adamların bir yenilgi burukluğunu yansıtan şiiri bu kadar çok sevmesi bugün “sempatik bir gençlik anısı” olarak değil, “Lermontov da haklı çıktı, biz de haklı çıktık galiba” hissiyle deliyor hafızamı, içimi...

Kabaca yapılan tasnife göre bizler “X kuşağı” idik, ardımızdan “Y kuşağı” geldi, “Milenyum kuşağı” geldi, şimdi sahnede “Z kuşağı” beliriyor...

Geçtiğimiz günlerde arkadaşımız Elif Ferhan Yeşilyurt’un “Nüfus oranları 30’a yaklaştı! İstanbul’a onlar hâkim olacak” başlığıyla yayınlanan röportajı “Z kuşağı” ile ilgili “taze bilgiler” sunuyordu.

Yeşilyurt’un sorularını cevaplayan İÜ Şehir Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Şeker, haberin başlığını şöyle açıyordu:

“Toplumun en genç ve dinamik kuşağı olan Z kuşağı, 5 yıl önce İstanbul nüfusunun yüzde 23’ünü oluştururken, bugün bu oran yüzde 30’a yaklaşmış durumda. Geleneksel kuşak ve X kuşağının oranı giderek azalıyor, Y kuşağı ise varlığını koruyor. Bu durum hızlıca gelen Z kuşağının giderek şehrin hâkimi olmaya başlayacağını gösteriyor...”

Kabaca 2000 yılı ve sonrasında doğanları işaret ediyor Z kuşağı. Teknolojik gelişmelerin şekillendirdiği, bu gelişmelerin içine doğmuş ve özümsemiş bu kuşağı genellemelere, tahminlere, içine dökülmeleri umuduyla hazırlanan kalıplara dayanarak anlamak çabası bir makale boyunu fersah fersah aşacaktır.

Halihazırda İkinci Dünya Savaşı sonrasında doğan “baby boomers” kuşağı temsilcilerinin yönettiği dünyanın vaziyeti ortada.

Eski değerlere, kalıplara dayanarak üretilen, siyasi güç alanını konsolide etmek veya genişletmek için gerçek problemlerin üstünü hamasetten dokunmuş perdelerle örtmek yine geçer akçe olarak görülüyor.

Seçmen kimliği de edinmeye başlayan bu kuşağa uygun siyaset üretilip üretilmediğine yerel seçim atmosferine, adayların vaatlerine bakarak karar verin derim sadece...

Haklarında “Hayal dünyalarının sınırsızlığı ile cevabı bulunamayan sorular soran nesil...”, “Aynı anda aktif bir şekilde pek çok işe dahil olabilen bir kapasite ile zekâları ve becerileri hayranlık uyandıran nesil...” gibi tanımlamalar yapılan, klasik medya veya propaganda aygıtlarına kayıtsız bu nesil de bu dolmayı yutar mı bugünden kestirmek mümkün değil.

Sadece yeni bir dünya kurmak için taşın altına ellerini koyacaklarını ve kendilerinden sonra gelecek “Alfa kuşağı”na (2013-2030 arası doğanlar, doğacak olanlar) daha iyisini devredeceklerini umabiliriz herhalde...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları