Top
Fatih Çekirge

Fatih Çekirge

fcekirge@hurriyet.com.tr

06/07/2019

Denizlerimizde ölümcül alarm

“Aslanbalığı sokması”...

“Balonbalığı işgali”...

Antalya sahillerinden Ege’ye... 

Ege’den Marmara’ya kadar denizlerimizde bir tropikal işgal yaşanıyor. 

Balıkçılarımız “balonbalığı”ndan dertli.

Denize girenler “zehirli denizanası”ndan “aslanbalığı”na kadar huzursuz.

Yabancı tür işgali nedeniyle yerli balık popülasyonu tehdit altında.

Balonbalığı, aslanbalığı yerli balıkları öldürüyor.

Deniz dibinde mercanlar beyazlıyor. Deniz florası can çekişiyor.

Buna bir de karadan atıklar ve denizden kirletmeler eklenince, “iç ve dış işgal” denizlerimizde hayatı karartıyor.

Peki ne oldu?

Ne oluyor? 

Avustralya’nın o ölümcül kutu denizanası bizim denizlerimize nasıl geldi?

Kim bu işgalciler?

Cevabı dün Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Topaloğlu verdi.

Gerçi televizyonlarda pek haber olamadı. 

Ama söyledikleri gerçekten “ölümcül bir alarm” niteliğindeydi.

Topaloğlu aynen şöyle dedi:

Süveyş Kanalı genişletilince türlerin Akdeniz’e akını başladı. Kızıldeniz kökenli pek çok türün Akdenize girdiğini çalışmalarımız sonucu raporladık. Araştırmalar, bin yabancı türün Akdenize girdiğini ve bunun 450 tanesinin denizlerimizde istenmeyen tür olduğunu gösterdi. Araştırmalar bu türlerin içinde 70 kadar balık türü olduğunu gösteriyor. Ancak her geçen gün bu sayı artıyor. Bunlar denizlerimiz açısından çok ciddi sonuçlar.”

Topaloğlu devam ediyor:

“Bunların en çok bilinen örneği ise aslanbalığı ve balonbalığı. Bunun yanı sıra yeni denizanası türlerini sularımızda gözlemliyoruz. Hatta kutu denizanası adı verilen, Avusturalyanın en tehlikeli canlısı olarak kabul edilen canlıyla aynı aile grubundan denizanaları da Akdeniz, hatta Ayvalık’ta bile rapor edildi. Bunlar bizim denizlerimizin ekosistemine ciddi zararlar veriyor.”

ÇÖZÜM VAR MI?

Çevre Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ne kadar ilgi duydu?

Ne tür önlemler üzerine düşünülüyor?

Bizim denizlerimiz tehdit altında... Akdeniz tehdit altında...

Denizlerimiz “ölümcül yeni türlerin” işgaline uğradı...

Şu ana kadar denizlerimizde 450 istilacı tür tespit edilmiş olması alarmdır.

Küresel ısınmanın yarattığı hortumları, aşırı sıcaklıkları, selleri zaten yaşıyoruz.

Bir de bu işgal çıktı. 

İşgal demek yalnızca bir ülkenin askerlerinin başka bir ülkenin topraklarını, denizlerini işgal etmesi değildir.

Bu daha “ölümcül” bir işgaldir...

Geleceğin işgalidir...

Bu konuda nasıl bir önlem alınır. 

Neler yapılabilir?

Çok zor bir konu...

KORUMA ALANI NASIL YANAR?

DATÇA’nın en güzel bölgesi Palamutbükü koruma altındadır.

Ama işte bir yangın...

Kül etti...

Kuşlar, makiler, çamlar eridi gitti.

Peki bu yangını söndürmek için kim uğraştı?

Bölge itfaiyesi... Vatandaşlar da canla başla çalıştı.

Yeterli miydi?

Elbette yeterli olamadı.

Koruma alanı ilan ediyorsak, orayı koruyacak özel birimler de kurulmalı.

Yoksa cennetler böyle cehenneme dönüyor.

Orman Bakanlığı özel koruma ve söndürme birimleri kuramaz mı?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp