Top
26/05/2019

Yeni muhafazakâr Türk zengini tanıma kılavuzu

Asya’nın yeni zenginlerini anlatan “Çılgın Asyalı Zenginler” filmini çok severek ve çok eğlenerek seyrettim.

*

Bugün birinci yazı olarak o filmi anlatacaktım, ama sabah uyandığımda önüme öyle bir yazı düştü ki...

Yazı sıram değişti...

Çünkü bu yazı da “muhafazakâr Türkiye’nin yeni zengin Türkleri” ile ilgiliydi.

*

Ben, “eski Türkiye”nin zenginlerini tanırım da yenisininkini pek bilmiyordum.

Ama bu yazıyı yazan içeriden biriydi.

İktidara en yakın gazetelerden biri olan Yeni Şafak’ın en iktidar yanlısı yazarlarından biri olan İsmail Kılıçarslan kaleme almış.

*

“Yeni Türkiye”nin köşe yazarı, yeni zengini nasıl görüyor tabii ki çok ilgimi çekti.

*

Yazının başlığı “Muhafazakâr Orta Sınıf Nasıl Delirdi?”

Başlık öyle ama daha çok yeni zengin sınıfı da anlatıyordu.

*

Benim ilgimi çeken, o yeni muhafazakâr sınıfı anlatırken verdiği örnekler oldu.

Bir gece önceki “Çılgın Asyalı Zenginler” filmini seyreder gibi okudum.

*

Buyurun size eski Türkiye’nin bir köşe yazarının gözüyle, yeni Türkiye’nin bir köşe yazarının kaleme aldığı yeni Türkiye zengininin yeni renkli hayatından çizgiler.

Güzel bir pazar yazısı oldu yani...

Yeni muhafazakâr Türk zengini tanıma kılavuzu

İKTİDAR YAZARINA GÖRE PEMBE DİNDARIN 6 ÖZELLİĞİ

KILIÇARSLAN muhafazakâr zengin sınıfın hallerini şöyle anlatıyor:

*

- BİR: Instagram tesettürcüsünün ‘baby shower’ı: Nargile kafelerden baby shower partilerine, Instagram tesettürcülerinden çay romantizmine kadar birçok yeni hayat tarzı geliştirdiler.

*

- İKİ: Sevdikleri yeni objeler: Tıpkıbasım hatlara, ederinden fazla ödenen tespihlere, değersiz ebrulara büyük ilgi duyarlar.

*

- ÜÇ: Pembe dindarların evlilik teklifi: Pembe dindarlar kendilerine ait yeni bir romantizm yarattı. Mesela, Kâbe’nin önünde evlilik teklifi yapmak moda oldu.

*

- DÖRT: Yeni romantiğin en sevdiği cümle: Bu dilin en yaygın cümlelerinden biri şu oldu: “Abdest suyunu şalımla kurulamak istiyorum”.

*

BEŞ: Yeni zenginin romantik turizmi: Duvarlarında hat levhaları asılı çikolata kafeler, moda haftaları, romantik Bosna turları, ultra romantik Kudüs gezileri...

*

ALTI: Yeni zenginin attığı konum: Bu yaşam kültürü, Çukurambar’da, Başakşehir’de başladı, bugün Fatih’ten Üsküdar’a, Çankırı’dan Samsun’a her yere yayıldı.

YENİ MUHAFAZAKÂRIN ‘TIKÇI’ YENİ VAİZLERİ

KILIÇARSLAN bu yeni zengini eleştirirken, yeni bir “popüler vaiz tipi”nin de ortaya çıktığını söylüyor ve onların özelliklerini de şöyle anlatıyor:

*

-“Tıkçı” vaizler dönemi: Kendi iktidar alanlarını canlarından çok seven bu popüler vaizler, sistematik olmaya inanmak yerine “tık almaya” inanırlar.

*

Kuran’ı savunuyorum diyor ama: Ehli Sünnet’i yahut Kuran’ı savunuyorum ayağıyla kendi “matlaştırıcı iktidar alanı”nı savunurlar.

‘SÜNGERLEŞMİŞ BEYİN’ TARTIŞMA YARATIR MI

KILIÇARSLAN “Acıklı vasat” dediği yeni bir ortamdan söz ediyor. Sadece yeni zenginleri anlatmıyor. Yeni milyonları da şöyle tarif ediyor:

*

- “Bugün, gündelik politika konuşmak dışında hiçbir şey yapmadığı için beyni süngerleşmiş milyonlara sahibiz.”

*

- “Asıl meselenin ne olduğundan habersiz, herhangi birini her an ‘hain’ ilan etmeye hazır, hakikatin tek sahibinin kendisi olduğunu düşünen milyonlar.”

Eski Türkiye’nin muhalif yazarları “bidon kafa” diye bir deyim kullanılınca büyük tartışma çıkmıştı, ağır eleştiriler yapılmıştı.

Yeni Türkiye’de ise şimdi iktidar yanlısı bir yazar, böyle milyonlar için, bir tür ona benzer“sünger kafa” kavramı yarattı. Bakalım bu kavram da tartışılacak mı, yoksa daha sempatik mi bulunacak?

TÜRK ZENGİNİN AKSİNE ÇILGIN ZENGİN ASYALI BEATLES’I ÇİNCE DİNLER

Yeni muhafazakâr Türk zengini tanıma kılavuzu

HOLLYWOOD dahil, geçen yıl sinema dünyasının en çok konuştuğu konulardan biri “Çılgın Asyalı Zenginler” filmiydi...

Büyük bir ticari başarı kazandı. Üzerine o kadar çok yazı okudum ki çok merak ediyordum.

*

Nihayet önceki gece Digiturk’te seyrettim.

Hem de çok keyif alarak seyrettim.

*

- Biraz 1970’li yılların “Küçük Hanımın Şoförü”...

- Biraz Filiz Akın’ın şımarık zengin kızını oynadığı o harika filmler...

- Biraz “Pretty Woman”...

*

Film, 1960’lı yıllarda, Londra’da rezervasyon yaptırdığı halde otele alınmayan Singapurlu bir aile ile başlıyor...

Ve sonra günümüzde, üniversitede tanıştığı Singapur’un en zengin Çinli ailesinin oğlu ile, Singapur’a düğüne giden Çin asıllı Amerikalı kızla devam ediyor.

*

İkisi de Çin kökenli ama arada büyük fark var.

Biri Singapur’da doğup büyümüş, öteki Amerika Birleşik Devletleri’nde.

Biri zengin mi zengin, ötekinin annesi işçi...

*

Filmde en çok hoşuma giden şeylerden biri, başında Beatles’ın “Money, That’s What I Want” şarkısının Çince versiyonunu dinlemek oldu.

ESKİ ZENGİNLE YENİ ZENGİNİN ÜÇ FARKI

Dünyanın her yerinde zenginler birbirine benzer. Ama dünyanın her yerinde yeni zenginler birbirlerine daha da çok benzer.

*

- Eski zenginler için geçerli “Zengin anneler kötüdür, büyükanneler iyidir” tezi en azından yengi zenginler için geçerli değildir.

*

- Eski zengin ailelerde evlenecek çocukların başı annelerden çok babalarla derde girer.

Yeni zengin ailelerde ise evlenecek çocukların başı babalardan çok annelerle derde girer.

BENİM GÖZÜMDE ‘KULÜBENİN ÜÇ BÜYÜKLERİ’ KİMLERDİR

BENİM için, futbol maçı seyrederken en eğlenceli yer saha içi değil, kulübedir.

Kameralar sık sık orayı göstersin isterim. Orada Mourinho, Guardiola ve Jurgen Klopp’tan, oluşan “kulübenin üç büyüklerini” seyretmek çok keyiflidir.

*

Yine benim için, son yıllara kadar Türkiye’de “kulübenin iki büyükleri” vardı...

Fatih Terim ve Alaçatılı arkadaşım Mustafa Denizli...

*

Yine benim için, onların arkasında da Aykut Kocaman, Ersun Yanal, Abdullah Avcı, Rıza Çalımbay, Samet Aybaba, Ertuğrul Sağlam’dan oluşan bir “altılar kulübü” vardı.

*

Bunda futbol koçlarının başarı ve performanslarından çok, bana verdikleri duygular etkili olur. Son yıllara kadar Şenol Güneş hocayı nedense hangisine koyacağıma karar veremezdim.

*

Dün Beşiktaş’tan ayrılışı ile ilgili haberleri okurken fark ettim ki, kulübede ve saha kenarında onu da sık sık görmek istiyorum.

Yani diyeceğim, benim gözümde artık “kulübenin üçler kulübü” var ve biri de kesinlikle Şenol Güneş hoca...

Ona Milli Takım’da yine büyük başarılar diliyorum.

HAFTANIN KLASİK PARÇASI

Bu hafta çıkan klasik müzik parçalarından Niccolo Paganini’nin Cantabile, MS 109/Op.17’sini (çello ve gitar için aranjmanı) çok sevdim.

Jan Vogler ve İsmo Eskelinen çalıyor.

KABRİYOLE ARABANIN İÇİNDE YAŞ ORTALAMASI

Yeni muhafazakâr Türk zengini tanıma kılavuzu

'TARANTİNO manyağı’ denince, başlara bir yere benim adımı da yazın.

Hepimiz dört gözle 26 Temmuz gününü bekliyoruz. Çünkü Tarantino’nun son filmi “Bir Zamanlar Hollywood” o gün gösterime giriyor.

Filmin iki oyuncusu Brad Pitt ve Leonardo DiCaprio geçen hafta Cannes festivalinin kırmızı halısında, 6 dakika boyunca fotoğraflanarak festival rekoru kırdılar.

Filmin yönetmeni Quentin Tarantino 56, Brad Pitt 55, Leonardo DiCaprio 44 yaşında... Yani üstü kapanan kabriyole arabanın içindeki yaş ortalaması 51...

Amerikan Esquire dergisi üçünün harika fotoğraflarını çekmiş. Tek tek baktım...

Brad Pitt, “Sinema sanayisine hepimiz aynı dönemde geldik. Üçümüz de aynı dili konuşuyoruz” diyor.

- Leonardo DiCaprio ise “Bizler 90’lı yılların çocuklarıyız” diyor...

İkisinin de oyunculuğunu çok seviyorum... Tabii Tarantino deyince de...

Kenarında oturduğum şu zaman nehirinde, bütün akan sular duruyor... Yani bu filmi şimdiden çok sevdim...

EYVAH BAŞAK BANA KÖTÜ HABERİ VERDİ

Yeni muhafazakâr Türk zengini tanıma kılavuzu

HÜRRİYET Cumartesi’nin ilgiyle okuduğum yazarı Başak Dizer Tatlıtuğ, Esquire’da çıkan fotoğrafları gördükten sonra tespitini yazmış:

“60’lı yılların modası ve etkisinde olan bir Hemington görseli...”

Fashion dilindeki bu şifreli cümleyi Türkçeye çevirirseniz şu ortaya çıkıyor:

“Geometrik desenli, triko örgüler ve polo yaka tişörtler geliyor.”

Eyvahhhh ki eyvah...

O triko tişörtler ki...

Allah’ın yaratırken bana cömert davranmadığı dar omuzlarımın üzerinden akıp, sarkıp, beni Kahramanlar Mahallesi’nin “Organize İşler” dekorundan fırlamış bir çiroza çeviren o 60 model trikolor geliyor yani...

Gitti bu yazım...

El alem içine çıkamam o triko tişörtlerle...

Katiyen çıkamam...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp