Top
06/10/2019

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

Ahmet Güneştekin’in “Belleğin Alfabesi” sergisinin açılışı için buradayız.

Hava hafif kararmış.

Biraz sonra sağ tarafımızda daha ilk bakışta insanı altüst eden o muazzam yapı önümüze çıkıyor.

Haydar Aliyev Kültür Merkezi...

*

Bu binayı ilk kez Cüneyt Özdemir’in yazısında okumuş ve çok merak etmiştim.

Gerçekten onun anlattığı kadar varmış.

Bir mimari şaheser... Estetik bir mucize...

Ve Ahmet Güneştekin’in, bu şaheser yapının önüne yerleştirilen “Ölümsüzlük Odası” adlı eseri, sanat ve mimarinin ölümsüzlüğünü anlatıyordu...

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

Zaha Hadid 31 Ekim 1950 günü Bağdat’ta doğdu. Üç kardeşin en büyüğüydü.

Babası Muhammed Hadid Sünni bir Müslüman’dı ama çocuğunu Batılı anlayışla yetiştirmek için Bağdat’taki bir Katolik okuluna verdi. Orada Müslüman çocukların yanında, Yahudi ve Hıristiyan çocuklarıyla birlikte eğitim gördü. Okuldaki kızların hepsinin dinine göre eğitim veriliyordu.

Çocuklarını sık sık Avrupa’ya götürür, oradaki kültürel yapıları gezdirirdi.

*

Daha sonra Beyrut’ta Amerikan üniversitesinde matematik okudu. Oradan Londra Mimarlık Akademisi... Ve sonra işte o müthiş kariyer geldi...

Önce sadece tasarımlar vardı. Bir tür mimari ütopya inşa ediyordu. Hayali binalardı bunlar. Kimse o binaların birer gerçek haline dönüşebileceğini aklından bile geçirmiyordu. Bir tür zamane Leonardo da Vinci’si gibi bakılıyordu.

*

Sonra o tasarımların uygulandığı mega yapılar geldi...

Ve sonunda, mimarinin en önemli ödüllerinden Pritzker’i alan ilk kadın mimar olma başarısı...

*

Mimarlık dünyasında onun için “Kavislerin Kraliçesi” deniyordu...

Bu bina onun ispatıydı... Doğu’nun yumuşak kavislerinin...

Bakü benim için işte bu olağanüstü kadının bir eseri ile ilk tanışma fırsatı oldu.

GEHRY’NİN GUGGENHEİM’I MI HADİD’İN HAYDAR ALİYEV’İ Mİ

AÇILIŞTAN önce bu şahane yapının önünde epey dolaştım...

Aklıma yıllar önce gittiğim Bilboa’daki Guggenheim Müzesi geldi...

Onu da Frank Gehry tasarlamıştı. O da olağanüstü bir binaydı...

İnsan ister istemez bir karşılaştırma yapıyor...

Hiç şüphesiz Frank Gehry’nin tasarladığı yapı da olağanüstü...

Ancak bende bıraktığı duygu şu oldu. Mimar orada bir sanatçı haline dönüşüp kendi tasarımını sanat eseri haline getirmiş.

Bu da içinde sergilenen eserleri biraz eziyor.

*

Oysa Zaha Hadid sanatçıyı kaybetmeyen bir bina tasarlamış.

Devasa ama insanı ezmeyen bir yapı...

Bir de binaların dış ve iç ışığı... İkisinde de Zaha Hadid’inki ağır basıyordu.

*

O nedenle bu iki olağanüstü tasarımcının yaptığı binalar arasındaki tercihim Haydar Aliyev Merkezi oldu.

BU ŞAHESER YAPININ İKİ KAHRAMANI DAHA VAR

Birincisi ülkesinin parasından küçümsenmeyecek bir bölümü böyle bir kültür merkezine ayırma vizyonuna sahip bir devlet adamı. Müslüman bir ülkenin devlet başkanı...

İlham Aliyev...

İkincisi, bu tasarımı inşaat haline getiren bir inşaat şirketi...

DAAX ve onun başkanı Hasan Gozal...

Doğubayazıt doğumlu, Ankara Yükseliş Koleji’nde okumuş, Bilkent Üniversitesi’nden mezun bir işinsanının şirketi.

ÇAMLICA’NIN YERİNDE BİR ZAHA HADİD OLABİLİRDİ

ZAHA Hadid, Katolik okulunda, Amerikan üniversitesinde okumuştu ama en büyük hayali bir Müslüman ülkeyle ilgiliydi.

Bir 21’inci yüzyıl camisi...

Bu hayali kafasına daha çok küçükken bir İspanya gezisinde girmişti. Babasıyla gittiği İspanya’da Kurtuba’daki camiye hayran oldu. En büyük ideali İstanbul’a bir cami tasarlamaktı.

Mimar Sinan hayranıydı, ama çağında hatta ilerisinde yaşayan bir tasarımcıydı.

Onun modernitesi, muhafazakâr iktidarın cami anlayışına uymadı. Türkiye, klasik mimarinin Çamlıca’daki tasarımını tercih ederken, aşağı yukarı aynı yıllarda Azerbaycan onun modernitesinin yansıması olan kültür merkezini tercih etti.

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

BEİJİNG HAVALİMANI VE IRAK MERKEZ BANKASI

ZAHA Hadid 31 Mart 2016 günü Miami’de kalp krizi geçirdi. Kaldırıldığı hastanede öldü. Bakü’de onun bu harika eserini gezdiğimiz günden bir hafta önce Çin başkenti Beijing’in yeni havalimanı Daxing açıldı.

Denizyıldızı şeklindeki bu harika binanın tasarımını da Zaha Hadid yapmıştı.

Zaha Hadid’in çok istediği ama öldüğü için göremeyeceği son eseri Bağdat’taki Irak Merkez Bankası binası olacaktı.

Onun tasarladığı bu binayı da DAAX yapıyormuş. Ne yazık ki Hadid kendi doğduğu memleketinde yapılacak olan bu eserin tamamlanmasını da göremedi.

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

MİHRİBAN ALİYEVA VE İKİ KIZI SERGİDE - BAKÜ MAGAZİN 1

GÜNEŞTEKİN’in sergisinin açılışına Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın eşi Mihriban Aliyeva ve iki kızı da katıldı.

Aliyeva gerçekten çok güzel bir kadın. Sergiyle ilgili gözlemlerini anlatırken, “Bugüne kadar bu kültür merkezinde gerçekleşen en kalabalık sergi oldu” dedi.

Bana ve başka birçok insana göre de Ahmet Güneştekin’in bugüne kadarki en görkemli sergisiydi.

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

AKİF BEKİ LGBT RENKLERİ ÖNÜNDE: HASTAG NETFLİX - BAKÜ MAGAZİN 2

AÇILIŞ öncesi Karar gazetesi yazarı Akif Beki’yi Ölümsüzlük Odası adlı eserin önüne götürüp fotoğrafını çektim.

Sonra da gösterip “Bak LGBT renkleri önündesin” diye şaka yaptım.

Netflix’teki eşcinsel içerikli filmlere tepki göstermiş, bunlar için uyarıcı işaret konmasını istemişti.

O ise gökkuşağının renkleri diyordu.

Akif’i en azından gökkuşağı renkleri ile barıştırdım. Arkadaşımız Selçuk Ramazanoğlu da şakasını patlattı:

“Altına hastag Netflix yaz...”

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

ŞORTLU ADANA KEBAPÇISININ SMOKİNLİ İLK FOTOĞRAFI - BAKÜ MAGAZİN 3

BAKÜ’ye gelen grupta
Adana İl Sınırı kebapçısının sahibi Adnan da vardı.

“Vedat Milor’un bile beğendiği, Şener Şen ve Mehmet Turgut’un kebapçısı” olarak bilinen Adana İl Sınırı, Nişantaşı’nda eski sosyetenin gözde mekânı Park Şamdan’ın yerine taşındı.

Mekân sosyetik mahalleye gitti ama Adnan, duvardaki Miles Davis, Maria Callas posterleri arasında hâlâ şortla dolaşıyordu.

Bakü’de onu işte böyle smokinle fotoğrafladık. Yani Adnan yeni mahallesine ayak uydurdu.

Katolik okulunda okuyan Müslüman bir kızın zaferi

GÜNEŞTEKİN’İN SMOKİNİ MÜZESİNE GİRECEK Mİ - BAKÜ MAGAZİN 4

AÇILIŞ gecesinin en çok konuşulan konularından biri Ahmet Güneştekin’in smokiniydi. Milimetric’in diktiği smokin özel olarak tasarlanmıştı.

Üzerine Ahmet Güneştekin’in çeşitli eserleri desen olarak işlenmişti. Güneştekin son iki ayda 12 kilo verince smokin de üzerine çok iyi oturmuş.

Böyle elbiseler ileride sanatçının koleksiyonlarına da girer. Herhalde bu da Güneştekin’in hayal ettiği Batman Müzesi’ne konur...

Bu arada Milimetric kurucusu Kağan Gökalp’in Louis Vuitton’un İngilizce alışveriş rehberine girdiğini de öğrendik. 

AÇILIŞLARDA KİM NEYLE DİKKATİ ÇEKTİ - BAKÜ MAGAZİN 5

AÇILIŞA Türkiye’den de çok sayıda insan katıldı.

İnci Aksoy: Mankenlerden bile güzel taşıdığı elbiseleri, renkli gözlükleri ve zarafeti ile...

Elif Dürüst: Uzun elbisesi ve her zamanki modernitesi ile...

Balçiçek İlter: Televizyonculuktan ayrılmış olsa bile hiç bitmeyen televizyonculuk ışığı ile...

Sedef Orman: Hiç bitmeyen neşesi, kahkahaları ve cıvıl cıvıl tişörtleri ile...

Aslı Pamir: Sabaha kadar bitmeyen enerjisi, babasından genetik gibi geçmiş harika diplomasisiyle...

Aslı Hatemi: Alerji nedeniyle makyaj yapmadığı halde, makyajlıdan bile çarpıcı duran gözleriyle...

Selçuk Yöntem Bakü’den neden erken döndü

BAKÜ’deki açılışa Selçuk Yöntem de davetliydi. Onunla güzel bir sabah yürüyüşü yaptık.

Daha doğrusu yapamadık.

Yolda o kadar çok insan onu tanıdı ve fotoğraf çektirdi ki...

Ancak yürüyüşten kısa süre sonra acı bir haber geldi.

Tarık Ünlüoğlu ölmüştü.

Selçuk’un 47 yıllık arkadaşıymış. Haberi alınca çok ağladı ve açılışa katılmadan döndü.

BAKÜ GÜZEL BİR ORTA AVRUPA ŞEHRİ OLMUŞ - BAKÜ GÖZLEM 1

BAKÜ’ye son defa gideli 10 yıldan fazla zaman oldu.

Şehirde muazzam bir değişiklik var.

Sahil bandı parkları ve yürüyüş alanları ile çok iyi. Gece şehrin ışıklandırmasını çok sevdim. Eski binalar ve geniş yolları ile güzel bir Orta Avrupa şehrini andırıyor. Yeni binalar şehre çok çarpıcı bir modernite getirmiş.

DAAX Holding’in yaptığı Ateş Kuleleri’nin mimarisi çok etkileyici. Gece üzerine verilen ışık oyunları şehre güzel bir renklilik getiriyor.

CAN ORTABAŞ’IN BAKÜ’DE BULDUĞU LİMON KEKİĞİ - BAKÜ GÖZLEM 2

SABAHLARI Hazar kıyısındaki yürüyüş parkurunda Türkiye’nin en büyük arbotriumuna sahip olan Can Ortabaş’la birlikte yürüdük.

Bana bu parktaki bitkileri anlattı.

Harika bir kaktüs bölümü yapılmış, çok sayıda zeytin ağacı dikilmişti.

Yol kenarlarındaki lavanta bölümlerinden mis gibi koku yayılıyordu.

Can küçük bir bölümdeki yapraklardan bir kaçını koparıp bana koklattı ve ne olduğunu sordu. “Limon kekiği”ymiş...

ALİYEV HAVALİMANI İLE BİZİMKİNİN FARKI - BAKÜ GÖZLEM 3

HAVALİMANLARINDA hep inanç odalarının nasıl düzenlendiğine bakarım. Haydar Aliyev Havalimanı’ndaki düzenlemeye de baktım.

Panolarda “Prayer Room” yazıyordu.

“İbadet Odası”...

Yani herhangi bir inanca göre düzenleme yapılmamış. O havalimanından geçen her inançtan insan dikkate alınmıştı. Münih Havalimanı’nda ve Dalaman Havalimanı’nda da aynı anlayış hâkim.

Ancak İstanbul Havalimanı’nda panolarda sadece “Mescid” yazıyor. Oysa burası bir hub liman... Geçen yolcunun en azından yarısı çeşitli inançlardan...

Bana göre burada da genel bir kavram kullanılması daha zarif olur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp