Top
02/10/2019

Bir gezici, bir anti-gezici ve bir Kürt yazarı birleştirir

Olay şuydu.

Birbiriyle hiçbir ilgisi olmayan, bir araya gelmeleri belki de hiç mümkün olmayan üç tanınmış isim bir mesajı desteklemek için retweet etmişler. Ve tesadüfen isimleri alt alta gelmiş.

*

Bunlardan biri Ersoy Dede...

Star gazetesi yazarı...

İktidarı ve Erdoğan’ı en çok destekleyen yazarlardan biri...

“Gezi”yi “Hükümeti yıkmaya yönelik kalkışma” olarak gören ve çok sert tepki veren gazetecilerden...

Bir gezici, bir anti-gezici ve bir Kürt yazarı birleştirir

İkincisi Levent Üzümcü...

Tiyatro ve sinema oyuncusu...

İktidara ve Erdoğan’a en sert muhalefet eden aydınlardan biri...

“Gezi”yi “Demokratik bir halk hareketi” olarak gören ve destekleyen bir sanatçı...

*

Üçüncüsü Mehmet Sanrı...

Barzani görüşlerine yakın gazeteci.

“Kürdistan” dediği için yargılanmış biri...

Ama aynı zamanda PKK’nın aydınlara yönelik tehdidine karşı çıkan ortak bildiriye imza atan Kürt aydını.

*

Bu üç insanın yolları ıssız dağda da kalabalık cadde de kesişmez...

Ama baktım pazar günü Ahmet Güneştekin’in dün Bakü’de Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nde açılan sergisi için attığı bir mesajı desteklemek için retweet etmişler.

*

İşte sanat budur... Bir sergi, bu üç farklı aydını hiç olmazsa bir konuda yan yana getirebiliyorsa...

Umut var demektir.

Bir gezici, bir anti-gezici ve bir Kürt yazarı birleştirir

YAHU KIRAÇ ARKADAŞ KAHVALTIYI DA SEN HAZIRLA

Bitiyorum böyle manasız laflara...

Ne demiş bu arkadaş?

“Şehirli kadın çocuğa bakmıyor, evde kahvaltı bile hazırlamıyor...”

Artık manasızlığa yorum yapmak da manasız geliyor. Tam okuyup geçiyordum, adına takıldım.

Kıraç...

Merak edip ne anlama geliyor diye sözlüğe baktım.

“İşi nitelikli olmayan, ekilebilse bile verimi çok az olan toprak”mış...

İçimden gelen ses arkadaşa şöyle seslendi:

“Eee öyleyse sen hazırla kahvaltıyı... Çocuğun altını sen değiştiriver...”

MESUT ÖZİL VE BAŞIBOŞ BUZAĞININ ÖLÜMÜ

Geçen cumartesi günü Financial Times yazarı Janan Ganesh, Mesut Özil için çok ilginç bir yazı yazdı.

Başlığı şöyleydi:

“Mesut Özil ve maverickin ölümü”...

O da bizim gibi Özil’in son zamanlarda Arsenal’de yer bulamamasından dolayı üzgün.

“Son 10 yılın göze en hoş gelen oyuncularından biriydi” diyor...

*

Ama bu durumu onun performans eksikliğinden çok, futbola hâkim olan veri analizi ve yönetim bilimine bağlıyor.

Her şeyin rakamlara bağlandığını ve bunun da Özil gibi yalnız karakterlerin aleyhine çalıştığını belirtiyor.

Her şeyin rakama bağlandığını, bunu da başka değerleri olan sporcuları devre dışı bıraktığını söylüyor.

Bir gezici, bir anti-gezici ve bir Kürt yazarı birleştirir

 “Bugün Hollywood’da da müzik sektöründe de daha az maverick karakterler var” diyor.

Bir zamanlar, Zico, Glenn Hoddle, Michel Platini gibi birçok Öziller vardı. Bunlar takımın dışında gibi duran ama oyuna renk getiren kişilerdi.

Sonuç olarak da şunu ekliyor:

“Özillerin azalması futbolda bir boşluk yaratacaktır...”

*

Mesut Özil’in Türkiye’deki en büyük hayranı muhtemelen Mustafa Taviloğlu’dur...

Ben de ilk 5’e girerim.

Financial Times’taki analiz çok ilginç...  Ama, ben şahsen Özil’in takımda yeterince yer bulamamasını, dik kafalılığına, koçla sorun yaşamasına ve futbolun tamamen teknik analize dayandırılmasına bağlayamıyorum.

*

Özil’in son Dünya Kupası’ndan beri, kendi psikolojisini yönetme konusunda sorunu var. O konuda benim analizimi de ikinci yazıda anlatayım.

30 YAŞ SPORCUNUN HANGİ AYI AĞUSTOSU MU, ARALIK AYI MI

Mesut Özil’in, hayatı ile ilgili kitapta, Almanya’da büyümüş bir Türk çocuğunun Alman akılcılığı ile Türk duygusallığı arasında nasıl harika bir denge kurduğu anlatılıyordu.

Nedendir bilmiyorum, Özil özellikle Arsenal’e gittikten sonra Türk tarafı çok ağır basmaya başladı. Bunun neticesinde onun Alman rasyonalizmi giderek arka planda kaldı.

Oysa rasyonalizm onun Türk tarafından gelen duygusallığını çok güzel dengeliyordu.

Bu da futbolunu etkilemeye başladı.

Yaşı artık 30... Bundan sonraki kariyeri nasıl olacak derseniz...

Janan Ganesh yazısında “30 yaş eskiden bir sporcunun hayatında aralık ayıydı ama artık ağustos ayı” diyor...

Yani daha Avrupa kariyeri devam edebilirdi.

Ama psikolojisinin yönetiminde bu dengeyi kaybettiği için artık kariyerini Türkiye’de sürdürme ihtimali ağır bastı.

Ama ben de Ganesh gibi düşünüyorum.

Futbol, bu başıboş yalnız buzağılarla gözüme daha güzel görünüyor.

Yani Özillere ihtiyacımız var.

MESUT BAŞIBOŞ BUZAĞI MI DİK KAFALI YALNIZ DANA MI

“MAVERICK” kelimesinin sözlük anlamları şu:

“Sahipsiz, başıboş dana, buzağı”, “Damgalanmamış tosun”...

Bir de şu anlamları var:

“Dik kafalı”, “asi”, “Törelere, kurallara uymayan kimse”, “Parti disiplinine uymayan şahıs”...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp