Top
Erdal Sağlam

Erdal Sağlam

erdal.saglam@radikal.com.tr

28/01/2019

Piyasalar sıcak paranın keyfini çıkarıyor

Piyasalar son dönemde ne kadar sıcak para girişinin hisse senetlerine, ne kadarının sermaye artırımı nedeniyle tek bir bankaya geldiğini tartışıyor. Arada bu girişin ne kadar süreceğini soranlar var ama genel tavır şimdilik mevcut akışın keyfini sürmek yönünde.

Sıcak para girişinin asıl nedeninin küresel gelişmelere bağlı olduğunu, hatta buradan yola çıkarak yılın tümünde girişlerin hızlı seyredeceğini ileri sürenler de var. Küresel iklim böyle devam etse bile, içeride özellikle seçim sonrasında olabilecekleri fazla tartışarak ağızlarının tadını bozmak istemeyenler çoğunlukta diyebiliriz.

Aslına bakacak olursak; piyasa oyuncuları bu konulara şimdilik kafa yormak istemeseler de, özellikle Hazine kökenli iktisatçılar tek defalık gelirler nedeniyle sürdüğü anlaşılan mali disiplin görüntüsünün kötüleşebileceğini, büyüme oranlarındaki düşüşün ne kadar derin olacağını ve bunun bütçe gelirlerini nasıl etkileyeceğini, hangi yapısal tedbirlerin alınması gerektiğini, seçimden sonra ciddi yapısal tedbirler gelmezse neler olabileceğini, büyümeyi desteklemek için mali alanın olup olmadığını, varsa ne kadar olduğunu, ekonomi için yeni bir hikaye oluşturulup oluşturulamayacağını, ekonomide yeni çıpa ihtiyacını tartışmaya başladılar.

Bu kaygıları dile getiren piyasa oyuncusu hiç yok dersek abartmış oluruz. Önümüzdeki dönem için biriken risklerin etkilerini görmeye çalışan banka iktisatçıları da var. Ancak böyle dönemlerde hep olduğu gibi, Banka Hazinecileri iktisatçılarını duymak istemiyorlar. Banka üst yönetimleri de ilk üç aylık bilanço sonuçlarını düşünerek şimdilik ileriye dönük riskleri sadece dinleyip, mevcut olumlu havadan faydalanma yolunu seçiyorlar ve keyif devam ediyor.

KALICI İYİLEŞME İÇİN

Bankaların analizlerinde Merkez Bankası’nın kararından sora toplam 2.5 milyar dolarlık sıcak para girişi olduğu, bu havanın biraz daha devam edebileceği görüşü hakim. Ancak mart ayından başlayarak üç ay boyunca, aylık ortalama 9 milyar dolarlık dış finansman ihtiyacı bulunması, kur ve faizlerde meydana gelen düşüşlerin kalıcı olmayacağı yorumlarına neden oluyor.

Hazine’nin Merkez Bankası karından aldığı paranın büyük bölümünü harcadığı, daha müteahhitlik alacaklarının ödeneceğini, seçimlere kadar yeni harcama kalemlerinin gelme ihtimalini göz önüne aldığınızda, bazı analistlerin “olumlu havanın geriye dönmesinin seçimleri bile beklemeyebileceği” tezine katılabilirsiniz.

Hazine’nin Merkez Bankası parasını alıp iç borçlanmayı seçimlere kadar daraltarak bono faizlerini düşürme niyetinin, seçim sonrasında yeniden faizleri artırma ihtimali, bence bonoya yabancı girişini engelleyen bir unsur. Şu anda ağırlıklı girişin hisse senedine olduğunu, mart ayındaki büyüme rakamlarının açıklanmasıyla bu konuda da sıkıntı olabileceğini, yine gözardı etmemek gerekiyor.

Küresel büyüme tahminlerindeki düşüş gelişmiş ülkelerde faiz artışlarını engelliyor, oralarda kar göremeyen sıcak para bizim gibi ülkelere geliyor, bunların hepsi doğru da bence bu uygun ortamı fırsat olarak kullanıp, büyüme sıkıntısını atlatabilecek bir politikanın olmaması asıl sorunumuz.

Böyle bir politika umarız seçimden hemen sonra oluşturulup, içeriye ve dışarıya güven verilir de kalıcı iyimserlikten o zaman söz etmeye başlarız. Bu arada Suriye konusunda piyasaları da bozacak, sekter bir gelişmenin içinde kendimizi bulmazsak...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp