Önceki gün açıklanan Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantısına ilişkin tutanaklar, piyasalarda yeni bir faiz artırımı nın tartışılmasına neden oluyor. Merkez Bankasının enflasyon eğilimindeki bozulmanın yakından takip edildiğini ve gelişmelere göre tepki verileceğini belirtmesi yeni faiz artışı beklentisi yaratırken, elbette zamanlaması önemli olacak.
Merkezin uzun aradan sonra yaptığı yüklü faiz artışı ile piyasalara biraz güven gelirken, bazı bankacılar Şubat ayı enflasyonunun yüksek çıkması ve TLdeki değer kaybı devam ederse, Merkezin faiz oranlarını yeniden artırarak tepki vereceğini belirtiyorlar.
Ancak Merkezin tam seçim öncesinde yeni bir faiz artırımı yapacağını, şahsen tahmin etmiyorum. TLdeki trendin durup, enflasyonda olumlu gelişmeler beklediğimden değil, sadece siyasi tepki nedeniyle, gerektiği durumda bile faiz artışının yapılamayacağını düşünüyorum.
Özetle; Nisan ayı PPK toplantısında Merkez Bankasının yeni bir faiz artırımı kararı vermesini, daha yüksek bir ihtimal olarak görüyorum.
Çünkü 30 Mart seçimlerinden sonra özellikle enerji fiyatlarında artık kaçınılmaz olan yüksek oranlı zamların gelmeye başlaması, bunun da enflasyon üzerinde baskı oluşturması kaçınılmaz olacak. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarında yüzde 15-20 oranında gereken zammın, daha da ötelenmesi söz konusu olamayacak. Herkes biliyor ki; enerji KİTleri arasında sürekli kalem oyunları yapılarak, zararlar düşük tutulmaya çalışılıyor ama açık çok büyüdü. O nedenle gereken zammın hepsi olmasa bile, bir kısmının Nisan başında uygulamaya konacağını, bunun da enflasyona etki etmeye başlayacağını tahmin ediyorum.
PPK açıklamasından anladığımız kadarıyla, piyasalar gibi Merkez Bankası da TLnin değer kaybının sürmesinin de etkisiyle, enflasyonda yüksek eğilimin devam etmesini bekliyor. Bunun üzerine Nisandaki enerji zamlarının gelmesi ile enflasyondaki artış eğiliminin sürmesi kaçınılmaz.
KAÇINILMAZ ENERJİ ZAMLARI
PPK açıklamasında beklentilerin üzerinde gelen Ocak ayı TÜFE enflasyonunda vergi ayarlamaları, TLdeki zayıflık ve gıda fiyatlarındaki gelişmelerin etkili olduğu belirtilirken, enflasyonun bir süre yüzde 5 olan hedefin üzerinde seyredeceği de kaydedildi. PPK tutanaklarında seyrin gözlenip enflasyon hedefe uyumlu hale gelene kadar sıkı para duruşunun devam edeceği kaydediliyor.
Siyasetteki yeni dalganın da etkisiyle TLnin yeniden zayıfladığı bir döneme girdiği, yanısıra küresel ekonomideki verilerin karmaşık sinyaller gönderdiğini kaydeden bankacılar, bu arada büyümede bir miktar fren gözükse de, seçimler nedeniyle özellikle iç talebin çok fazla sıkılamadığına dikkat çekiyorlar. Dolayasıyla enflasyon eğiliminin devam ettiğini düşünen piyasa oyuncuları, bu kararlı tutumu nedeniyle, önümüzdeki hafta açıklanacak enflasyon verilerinin yeni faiz artırımı gerektirebileceğini düşünüyorlar.
Ancak, dediğimiz gibi Merkezin seçimlere kadar yeni bir faiz artırımına gitmesi fazla beklenmemeli. Enflasyonun yüksek çıkması ve TLnin değer kaybının devam etmesi halinde Merkez Bankasının faiz artırımı yapmak yerine, yüzde 10 olan haftalık repo ihaleleriyle fonlamayı kısıp, gecelik borç verme faizinden daha fazla fonlama yapması bekleniyor. Piyasa yapıcısı bankalar için yüzde 11,5, normal bankaların yüzde 12den fon sağlanacak bu yolun açılmasıyla, piyasadaki ortalama fon maliyetleri yükseltilmiş olacak. Merkez, veriler kötü gelse bile, böylesine bir orta yolu denemeyi tercih edecektir.