Top
Dr. Nuri Soysal

Dr. Nuri Soysal

nsoysal@ihi.com.tr

03/02/2014

Yaşlanmanın 7 belirtisi

“Bizi ne yaşlandırıyor” diye sorduğumuzda hepimizin vereceği ilk cevap yaşımızın ilerlemesi olur.

Oysa bizi yaşlandıran sadece yaşımızın ilerlemesi değildir. Her yaş alan da yaşlanmaz.

Bizi ne yaşlandırıyor diye sorduğumuzda hepimizin vereceği ilk cevap yaşımızın ilerlemesi olur. Ama bu cevabı verdiğimizde de yetersiz bir açıklama yapmış oluruz. Çünkü bizi yaşlandıran sadece yaşımızın ilerlemesi değildir. Her yaş alan da yaşlanmaz.
Her yıl yeni yaşımızla birlikte bizde meydana gelen, yıllar geçtikçe de katlanarak artan değişimlerin altında çevresel faktörler vardır. Bu çevresel faktörlerin arasında gün içinde ne kadar güneş ışınlarına maruz kaldığımız, kullandığımız kozmetik ürünler, beslenme şeklimiz, alkol ve sigara kullanıp kullanmadığımız, duygusal stres faktörlerimiz etkilidir.
Tüm bu etkenlerin el ele tutuşmasıyla da yaşlanmaya başlarız. Biz kendimizde hangi belirtileri görürsek yaşlandığımızı anlayabiliriz sorusunun cevabını vermek istersek, başlıca şu 7 belirtiyi gördüğümüzde ‘tamam ben yaşlanıyorum artık’ diyebilmemiz mümkün olur. 
Cildimizin esnekliğini kaybetmesi. 
Yüzümüzdeki kırışıklıklarda artış meydana gelmesi. 
Cildimizdeki gevşemeye bağlı olarak cilt altı yağ dokumuzun azalması. 
Yüzümüzün iskelet yapısındaki orta ve alt kısımların giderek canlı, diri görüntüsünü kaybetmesi. 
Yüzün genişliğinde hafif bir artma oluşması. 
Çene ucunun belirginleşmesi. 
Elmacık kemiklerinin derinin elastikiyetini yitirmesiyle birlikte daha fazla ortaya çıkması
Yaşlanmanın ilk belirtileri 30’lu yaşlarda, kendilerini göstermeye başlar. Üst göz kapağı cildinde bollaşma ve gözlerin dış kesimlerinde kazayağı olarak adlandırılan çizgilerde belirginleşme olur. 40’lı yaşlarda, burun kenarlarından dudaklara uzanan çukurlukta artış, alın çizgilerinde belirginleşme olur.
50’li yaşlarda, boyunda kırışıklıklar ortaya çıkar, çene çizgileri daha belirgin bir hal alır, gıdı oluşur ve burun ucu daha sarkık bir hal alır.

YAŞLANMAYI AZALTAN YÖNTEMLER KULLANILIYOR

Yüzdeki yaşlanmanın etkilerini azaltmak için tek bir yöntem yoktur. Hangi tıbbi müdahaleye başvurulacağına karar vermeden önce, kişinin mevcut durumu ve hekimin yapabilecekleri bir arada değerlendirilip, en uygun yöntem seçilmelidir. Günümüzde en yaygın kullanılan yöntemler şunlardır:
Botoks: Yüzde ilk belirginleşen çizgiler daha çok mimik kaslarının kullanılması ile ortaya çıkan dinamik yüz çizgileridir. Bu gruptaki çizgiler için “botoks” en fazla uygulanan yöntemdir.
Botoksun etkisi ilk uygulamada kısa sürse de tekrarlayan uygulamalarda hem bu süre uzar, hem de çizgilerin kalıcı hale dönüşme süreci önemli ölçüde ertelenmiş olur.
Ancak bu yöntemin kişinin anatomisi, deri yapısı ve çizgilenmenin boyutu göz önünde bulundurularak, genel yüz ifadesini bozmayacak şekilde uygulanması gerekir.
Peeling: Güneş ışığı gibi dış etkenlerin ciltte yarattığı değişiklerin ve ufak cilt kırışıklarının giderilmesi için cildin üst tabakalarının soyulması anlamına gelen “peeling” uygulamaları yapılabilir.
Bu yöntemde cilt mekanik olarak soyulabileceği gibi, kimyasal maddeler uygulanarak da soyulabilir.
Cerrahi müdahale: Daha ileri yaşlanma bulguları geliştiğinde ise düzelme sağlamak için artık cerrahi işlemler ile sarkan cildin gerginleştirilmesi gereklidir. Bu yöntemde aşağıya doğru yer değiştiren yüzdeki yağ dokularının, kaşların ve boynun eski konumlarına getirilmesi için asma işlemlerinin yapılması gerekir.
Göz kapaklarındaki değişiklerin giderilmesi için göz kapağı ameliyatlarının bu işlemle birlikte uygulanabilir. 

Dolgu madde enjeksiyonu

Yüzde ilk belirginleşen çizgilerin derinleşmesinin yanı sıra oluşan sarkma ve doku kaybı; hacim kaybının oluşmasına yol açar. Bunların giderilmesi ise dolgu maddelerinin enjeksiyonu ile sağlanabilir. Dolgu maddeleri ile kalıcı çizgilerin altı doldurulmakta, yüzün hacim kaybı olan yerlerine yeniden hacim kazandırılarak, daha genç bir görünüm sağlanabilir. Dolgu maddelerinin enjeksiyonu, yaygın olarak botoks uygulamaları ile birlikte uygulanmaktadır. Hazır dolgu maddeleri için günümüzde etkili olanı hyalüronik asittir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp