GEÇEN hafta Fenerbahçe 19. şampiyonluğunu Çaykur Rizespor maçı sonrası ilan etti.
Dolayısıyla kamuoyunun gündemi şampiyon takım ve takımı şampiyon yapan isimlerin üzerindeydi. Şüphesiz Ersun Hoca da bu başarının baş mimarlarından biriydi. Sadece Caner hamlesi bile benim bu satırları yazmamın nedenidir. Ersun Hoca, Caneri oynatarak hem kulübesinde bir yabancı santrafora kontenjan açma şansına sahip oldu hem de oynadığı futbolla Caneri takımın ve taraftarın gözbebeği haline getirdi.
Hatırlıyorum ilk yarı bittiğinde Fenerbahçenin en yakın rakibine 9 puanlık bir fark atmasına rağmen bir şehir efsanesi üretilmiş, Ersun Hocanın çalıştırdığı takımlar ikinci yarı düşüşe geçer denmişti. (Aynı başarıyı ilk yarı Bilic, Mancini veya bir başka yabancı hoca yakalasa ne methiyeler dizilirdi.) Ancak beklenen olmadı, Ersun Hocanın takımı düşmedi, sadece biraz tökezledi, bazen sıkıntıya girdi, puan kaybetti. Sadece bu kadar. Ve nihayetinde ligi son yılların en rahat şekliyle şampiyon olarak bitirdi.
ARAŞTIRMADAN KONUŞANLAR...
Bir deli kuyuya bir taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyoruz. Şehir efsanesi üretiyoruz, maalesef araştırmadan bilgi sahibi olmadan yazıyor, yorumlar yapmaktan çekinmiyoruz.
Halbuki biraz araştırılsa görülecek ki Ersun Hocanın çalıştırdığı takımlar içerisinde sadece Manisaspor ikinci yarı düşüş göstermiş. O da hangi hocada olmuyor ki. (Bu arada bizim Futbol Ateşi ekibini kutluyorum, Ersun Hocanın istatistiklerini takım takım veren tek araştırmacı ruhlu program niteliği taşıması sebebiyle.)
Neyse; Ersun Yanal yapılan yorumlara göre rüştünü şampiyon olarak ispat etmiş! Ersun Hoca gibi, bütçesi belli, kadrosu sınırlı Anadolu takımlarını UEFA Kupasına taşıyorsanız, ligde iyi bir sıralamaya hatta ilk beşe oynuyorsanız, hatta ve hatta küme düşmesine kesin gözüyle bakılan bir takımı kümede bırakıyorsanız, bu başarı rüştünü ispat için yeterli değil midir?
ÖZ EVLATLARIMIZA BAKALIM...
CARVALHALe iyi insan diyerek takımlarımızı emanet ederken, Prosineckiyi bir anda göklere çıkarıp, Hagiyi sırf efsane futbolcumuz diye hem de iki kez takımın başına getirirken başta Ersun Yanal olmak üzere, Ertuğrul Sağlama, Mehmet Özdileke, Hikmet Karamana, Tolunay Kafkasa ve dahasına yani kendi öz evlatlarımıza şampiyonluğa oynayan takımları emanet ederken zorlanmamız, yabancı hocalara verdiğimiz şansları, kredileri tanımamamız, yaptığımız acımasız yorumlar zulüm değil de nedir?