Top
Ayşegül Domaniç Yelçe

Ayşegül Domaniç Yelçe

yelcester@gmail.com

10/05/2019

“Dünya Çölyak Farkındalık Ayı”

Çölyak Hastalığı; buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahıllarda bulunan glüten proteininin ince bağırsakta oluşturduğu bir alerjiden kaynaklanıyor. Çok sinsi ilerleyen bu hastalığın tedavisi henüz bulunamadı. Bu yüzden Çölyak hastalarının ömür boyu özel bir perhiz uygulamaları gerekiyor.

İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı “Dünya Çölyak Farkındalık Ayı”. Ülkemizde de Bakırköy Belediyesi Kent Konseyi ve Çölyakla Yaşam Derneği’nin birlikte girişimleri sonucunda 2010 yılında 9 Mayıs tarihi “Dünya Çölyak Günü” olarak kabul edilmiş bulunuyor. Mayıs ayında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, Çölyak konusundaki farkındalığı arttırmak ve konuya dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve konu gündemde tutulmaya çalışılıyor.

Çölyak hastalığı (ya da Gluten Enteropatisi) bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus (tüysü oluşumlar) denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyerek ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığı. Çölyak hastalığı genetik bir hastalık. Bu hastalık kendini yaşamın herhangi bir bölümünde; bebeklikte, çocuklukta, ergenlikte, orta yaşta ya da yaşlılıkta gösterebiliyor.

Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülen Çölyak hastalığının öne çıkan belirtileri: karın bölgesinde şişkinlik, kaslarda zayıflık, kansızlık, yoğun gaz şikâyeti, dışkıda anormallikler (ishal ya da kabızlık), ağızda çıkan aftlar, halsizlik ve iştahsızlık, eklemlerde ve kemiklerde oluşan ağrılar, ciltte kaşıntılar ve döküntüler.

Çölyak’ın teşhisi, belirtileri başka hastalıklarla karışabildiği için oldukça zor. Doğru teşhis için özel kan testleri ve endoskopi yapılması gerekiyor. Endoskopik inceleme sırasında ince bağırsakların ilk kısmı olarak kabul edilen duodenum mukozası tetkik ediliyor. Bu tetkik sonucunda eğer kan ve patoloji sonuçları birbirini destekler nitelikteyse Çölyak hastalığı tanısı konuluyor ve Çölyak diyeti uygulaması öneriliyor. Bu hastalık vücutta yağ, protein ve karbonhidratların yanı sıra başlıca vitaminlerin ve minerallerin eksikliklerine de yol açıyor.

Konunun uzmanlarından, Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Gastroenteroloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Çölyak hastalığı olanlarda demir eksikliğine bağlı kansızlık da görülebileceğini; hastalığın neden olduğu demir eksikliğinin ağızdan alınan demir ilaçları ile tedavi edilemeyeceğini söylüyor. Çünkü demirin emilim yeri olan bağırsaklar hastalanmış olduğundan, ağızdan alınan demir preparatı emilip kana karışamıyor ve dışkı ile vücuttan atılıyor. Bu yüzden demir eksikliği bulunan ve demir preparatlarına cevap vermeyen hastalarda Çölyak hastalığının araştırılması gerekiyor.

Dr. Başaranoğlu Türkiye’de tanımlanmış 88 bin 790 Çölyak hastası bulunduğunu belirtiyor. Ve Çölyak hastalarının, sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürebilmek için diyet kurallarına sıkı sıkıya uymak zorunda olduklarını; zira bu hastalığın diyette en ufak bir gevşekliğe izin vermeyeceğini ifade ediyor.

Prof. Başaranoğlu, sözlerini; devletimizin uzun yıllardır Çölyak hastaları için heyet raporu düzenlenmesine izin verdiğini, raporlu olmanın hastanın glütensiz besinler için devletten ödenek almasını sağladığını, eskiden senede bir yenilenmesi gereken raporların artık üç senede bir yenilendiğini söyleyerek sonlandırıyor.  

Yukarıda da söylediğim gibi, Çölyak hastalığı yaşamın herhangi bir evresinde ortaya çıkabiliyor. Anne ve babaların, çocuklarındaki hastalığı bir an önce kontrol altına alabilmek için dikkatli olmaları, herhangi bir belirti gözlemlemeleri durumunda hemen uzman bir hekime başvurmaları gerekiyor.

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp