Top
Ayşe Arman

Ayşe Arman

aarman@hurriyet.com.tr

10/07/2019

Cinsel istismarcı öğretmen korunuyor mu? Adalet Bakanlığı’nın duruma el atmasını istiyoruz!

Allah, bu yazıda sözü edilen erkek öğretmeni bildiği gibi yapsın!

Cinsel istismarcı öğretmen korunuyor mu Adalet Bakanlığı’nın duruma el atmasını istiyoruz

Ama önce adalet cezasını versin.

Adalet Bakanlığı da duruma el atsın.

Bunu tüm kalbimle diliyorum.

*

İşte bir vahim rezalet daha...

Antalya’da yaşandı.

Bütün kadın örgütlerinin haberi var.

Ama sanık öğretmen hakkında Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından beraat mütalaası ile tahliye kararı verilmiş.

Aileler ve kadın örgütleri isyanlarda...

Gerçekten de delirmemek mümkün değil. Çünkü göz göre göre suçlular korunuyor. Olayın üzeri kapatılmaya çalışılıyor.

*

Yine bir okul...

Yine bir erkek öğretmen...

50’li yaşlarında...

Söz konusu öğretmen, Antalya’da bir okulda 2009-2010 yılından beri öğretmenlik yapıyor. İstismara maruz kaldığı iddia edilen çocuklar, birinci sınıftan itibaren okuttuğu çocuklar. 9-10 yaşlardaki küçücük kız çocukları.

Bu yaştaki çocukların cinsel deneyimi olamayacağı için ifadeleri ve tasvirleriyle durumun vahameti ortaya çıkmış.

Aileler de şikâyette bulunmuş.

Bir kere o aileleri tebrik ediyorum. Olayı hasıraltı etmemişler. 17 çocuğun ailesi de “Bu adam bizim çocuklarımıza istismarda bulundu. Şikâyetçiyiz! Gereken cezanın verilmesini talep ediyoruz” demiş.

Sıkı durun, şu anda şikâyetçi olan 25 aile var.

Çünkü geçmiş dönemde yaptığı iğrençlikler de ortaya çıkmış durumda. 8 aile daha eklenmiş yani, kim bilir daha kaç mağdur çocuk ve aile vardır...

Çocukların maruz kaldığı istismar akıl alır gibi değil!

Ayrıntıları yazsam, kanınız donar.

Yemin ederim ağlayarak okudum ifadeleri...

*

Ama bu davada gizlilik kararı var.

O yüzden tüm ayrıntıları yazamıyorum.

Aileler buna da itiraz ediyorlar, “Neden gizlilik kararı var? Neden öğretmen korunuyor? Neden kamuoyu gerçekleri öğrenemiyor?” diye...

Gerçekten de susup oturmayı insan olan kendine yakıştıramaz. Bir şeyler yapmak gerekiyor. Olacak şey değil çünkü. Toplu bir cinsel istismar vakasından söz ediyoruz.

Düşünün, tam 17 çocuğun ailesi savcılığa başvurdu. Hepsi mi yalan söylüyor? Hepsi mi iftira atıyor? Amaçları ne olabilir ki? Dahası farklı sosyo-ekonomik kesimlerden gelen aileler. Akıl var, mantık var, neden böyle bir işe kalkışsınlar? Neden kafayı bir hocaya taksınlar? Biz ne zaman çocuklarımıza güvenmeyi öğreneceğiz? Peki bu çocuklar yarın öbür gün başka bir cinsel istismara uğrarsa nasıl seslerini çıkarabilirler? Tepelerine vurup, “Otur oturduğu yerde, sesini çıkarma!” demek çare mi? Oysa biz çocuklarımıza böyle bir durum karşısında seslerini yükseltmelerini öğretmeye çalışıyoruz!

Ben susmayacağım. Yarın o istismara uğrayan çocuklardan birinin annesiyle konuştuklarımı sizinle paylaşacağım. Her nasılsa bu dava kapatılmak isteniyor. Kapatılmasına asla izin vermemeliyiz. Hepimiz kanımızın son damlasına kadar itiraz etmeliyiz. O çocuklardan biri bizim çocuğumuz da olabilirdi. Biz bu ülkede bir şeylerin değişmesini istiyorsak, bu kepazelikleri yapanların hak ettikleri cezaları almaları gerekiyor.

*

Vahim olan, bu çocuklar 4 yıl boyunca ‘Zümrüt Apartmanı’nda anlatılan iğrençliğin 100 kat fazlasına maruz kalmış durumda.

Mahkeme ise “Kimse duymamış, kimse görmemiş” diyerek sanığı aklama derdinde.

2018’in Ekim ayında çıktı bu iğrençlik ortaya.

Ne var ki soruşturmanın aynı savcı tarafından yürütülmesi gerekirken, üç ayrı savcı tarafından ayrı ayrı yürütüldü.

Yani 17 ayrı dava açıldı.

Ve farklı mahkemelerde...

Çocukların aileleri, davaların birleştirilmesi talebinde bulundu ama nedense bu talep reddedildi.

Oysa tek dava olarak görülmesi gerekiyordu. Çünkü söz konusu olan toplu cinsel istismardı. Birleştirilmediği için mağdur ve tanık ifadelerinin ayrı ayrı alınması yoluna gidildi. Bu da neye sebep oldu? O küçücük çocukların defalarca ifade vermesine...

Sonunda da “Anlatım farklılıkları var, ifadeler çelişkili, yer ve zaman tam belirtilmiyor” dendi ve işin içinden çıkıldı, savcı beraat ve tahliye istedi. Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da talep kabul edildi.

*

Durun, bitmedi...

Milli Eğitim’e bu sanıkla ilgili başka soruşturma olup olmadığını da soruldu...

Ne çıktı dersiniz?

2016 yılında bir öğrenci velisi tarafından bu öğretmenle ilgili BİMER’e de şikâyette bulunulmuş. Ve o dönem, o dosyayla ilgili okul müdürü ve okul yardımcısı tanık olarak dinlenmiş. Yani söz konusu bu öğretmenin bu tür vukuatları daha önceden de var. Ama aynı müdür ve müdür yardımcısı bu 17 çocukla ilgili dava söz konusu olunca, “Şok olduk! Haberimiz yoktu” diye açıklama yapmış.

Niye şok oluyorlar anlamadım. Söz konusu öğretmen daha önce de şikâyet edilmiş. Ama nedense bilmelerine rağmen bundan hiç söz etmemişler. O ilk soruşturma, 2018 Nisan’da sonuçlandırılmış. Acıklı olan, 4 erkek çocuğun ifadesi alınmış. Ve müdür yardımcısının kızının. Tabii ki “Yok böyle bir şey!” demişler. Örtbas etmişler.

Sonra 2018 Eylül’de bu 17 çocuğun davası patlak vermiş. Geçmişte böyle bir soruşturma olduğunu bile bile okul müdürü nasıl “Haberimiz yoktu, çok şaşırdık!” diye ifade vermiş anlamak mümkün değil.

*

Bu nasıl bir rezalettir!

Kim koruyor bu adamı, neden koruyor? Bir de deniyor ki “Ortada delil yok! Bu 17 aile iftira atıyor!” Öğretmene inanıyorlar da çocuklara neden inanmıyorlar? Çocuklar neden yalan söylesin? Saçmalığın daniskası!

Hepsinin ortak söylediği tek şey var: “Çocuklarımız cinsel istismara uğradı ve öğretmen serbest!”

Ve perişanlar, “Yanına kâr mı kalacak?!” diye...

YARIN: Çocuğu istismara uğrayan bir anne anlatıyor...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp